“15 Temmuz ve FETÖ’nun meclis tarafından yeterince soruşturulup soruşturulmadığı” meselesi hem siyasi hem hukuki açıdan karmaşık. Net bi...
“15 Temmuz ve FETÖ’nun meclis tarafından yeterince
soruşturulup soruşturulmadığı” meselesi hem siyasi hem hukuki açıdan karmaşık.
Net bir “soruşturma yapılmıyor” biçiminde söylemek tam da doğru değil, ama
eleştirilen noktalar da var. Durumu analiz ederek konunun anlaşılmasına, olası
sebepleri, eleştirileri ve muhtemel kısıtlamaları tartmaya çalışayım.
Durumu değerlendirdiğimizde; Türkiye Büyük Millet
Meclisi (TBMM), “FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi ve faaliyetlerini
araştırmak” amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurdu. (Daily Sabah) Komisyon
raporu da hazırlandı. Raporda FETÖ’nün devletteki yapılanması, silahlı eylem
potansiyeli, devlet kurumlarına sızma stratejisi gibi konular ele alınıyor.
Komisyon, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) darbe öncesi istihbarat
zaaflarını ve yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Raporun “çözüm
önerileri” kısmında kamuda istihdam sisteminin, personel alımlarının yeniden
düzenlenmesi gerektiği önerisi var. (Anadolu Ajansı)
Ancak eleştirilerde mevcuttur. Bazı muhalefet
partileri ve eleştirmenler, Meclis Komisyonu’nun raporunun “gerçekten derin ve
tüm yönleriyle bir aydınlatma yapmadığını” iddia ediyor. Örneğin HDP, komisyon
raporuna muhalefet şerhi bırakmış.
Bazı analistlere göre rapor belirli bir eksiklikte
duruyor ve “siyasi ayağı”, yani FETÖ ile bağlantılı olabileceği düşünülen
siyasi ilişkiler yeterince sorgulanmamış olabilir. Nordic Monitor’a göre “en
kapsamlı meclis araştırmasının raporu hâlâ resmen yayınlanmamış” ve bu,
“hükümetin bazı üst düzey mensuplarının sorumluluğu açığa çıkmasın” kaygısıyla
yapılmış olabilir. Meclis içi bazı
konuşmalarda, “FETÖ’nün siyasi ayağı hâlâ gizemini koruyor” gibi uyarılar var. (TBMM)
Hukuki süreçler işliyor. Meclis komisyonunun
araştırması, siyasi ve idari düzeyde “araştırma” mahiyeti taşıyor; bu araştırma
komisyonu, mahkeme hükmü veren bir yargı organı değil. Dolayısıyla “tüm suç
işleyenler yargılandı mı” sorusu ayrı bir boyut.
Ceza soruşturmaları ve yargı süreci somut olarak yargı
makamlarınca yürütülüyor. Anayasa Mahkemesi kararlarında da FETÖ’nün devlet içi
yapılanması ve kurumsal tehdidi vurgulanmış durumda. (Anayasa Mahkemesi)
Öte yandan birçok kişi FETÖ bağlantılı olmakla
suçlanıp tutuklandı, yargılandılar. (Anadolu Ajansı)
Kamuoyunda,
“yeterince soruşturulmuyor” gibi bir düşünce hâkimdir. Burada eleştirilerin
temelinde yatan bazı sebepler şöyle:
Raporun Tam Yayınlanmaması veya Gizli Kalması: Kritik bir nokta olarak, bazı
kaynaklara göre komisyon raporunun tam hali kamuoyuna tam olarak şeffaf biçimde
sunulmamış ya da bazı bölümleri kısıtlı erişime açık olabilir. Nordak Monitor)
Siyasi Hesaplar: Bazıları, 15 Temmuz’un ve FETÖ meselesinin siyasi
olarak “iktidar için bir araç” hâline geldiğini düşünüyor. Mesela komisyonun
bazı kritik bulgularını bastırabileceği ya da raporu “resmî çizgiyle uyumlu”
bir şekilde şekillendirebileceği iddia ediliyor.
Devlet İçinde Derin Yapılanma: FETÖ’nün devlette uzun yıllar süren
sızma stratejisi olduğu, kamu kurumlarının farklı kademelerinde hâlâ “kripto”
yapı kalıntılarının olabileceği iddia ediliyor. Bu da tam bir arındırma ve net
yüzleşme sürecini zorlaştırıyor. Güvenlik ve
Gizlilik Kısıtlamaları: Bazı bilgilerin “gizli istihbarat”
veya “ulusal güvenlik” kapsamında değerlendirilerek kamuya açıklanması zor
olabilir. Böylece meclis komisyonu bile bazı bilgilere tam erişemeyebilir veya
erişim sınırlı olabilir.
Zamanla İlgili: Komisyon dar bir zaman dilimiyle kurulmuş olabilir
(“3 ay” gibi süreler dile getirildi) ve bu süre bazı eleştirmenlere göre olayın
tüm katmanlarını anlamak için yetersiz kalmış olabilir.
İktidarın Siyasal Gücü: İktidar partilerinin mecliste güçlü
olması, komisyonun yapısını ve raporun içeriğini etkilemiş olabilir. Bazı
muhalefet partileri, komisyonun tam bağımsız bir çalışma yürütmediğini
savunuyor.
Genel bir değerlendirme yapacak isek; “Meclis hiç soruşturmuyor” ifadesi tam doğru
değil — bir araştırma komisyonu kurulmuş, rapor hazırlanmış.
Ama Eleştiriler Gerçekçi: Raporun eksik kaldığı, tam
şeffaflığın sağlanmadığı ve siyasi saiklerle bazı konuların gölgede bırakıldığı
yönünde ciddi eleştiriler var.
Soruşturmanın Doğası: Meclis araştırması ile yargısal
soruşturma farklı şeylerdir. Meclis komisyonu “araştırma” yapar, yargı “suç”u
kovuşturur. Bazı eleştirmenlere göre yargı kısmı da yeterince “derin” olmamış
olabileceği görüşü var.
Demokratik ülkelerde; parlamento, millet adına denetim
işleviyürütür. Devlet bünyesinde gelişen olumsuzlukları bilme hakkına sahip
olan vatandaşları, hükümet doğru bilgilendirme sorumluluğu vardır. 2002
tarihinden günümüze kadar, hükümetin birçok konuda vatandaşa istediği bilgileri
yönlendirme şeklinde yapmaktadır. Medyanın etkisizleştirilmiş olması, basın
yoluyla bilgi edinmenin de önüne geçildiği iddiaları mevcuttur.
15 Temmuz hadisesi öncesinde, iktidardaki AKP’nin
hemen bütün kadroları, bu örgütle ortak faaliyetlerinin olması, meclisin
tarafsız ve gerçek bir araştırmanın önünde bir engel olduğu iddiaları zaman
zaman iktidar mensuplarının iç mücadelesinde beyan ettiklerini biliyoruz.
Buna rağmen, gelecekte buna benzer hadislere prim
vermemek için, devletin içine sızmaların ve küresel güçlerin etki alanlarına imkân
vermemek, mutlaka “meclis araştırma komisyonunun” çalışmalarını kamuoyunun
bilgisine sunulması hayati öneme haizdir. Yoksa siyasette iktidar olanlar, zan
altında kalacakları kaçınılmazdır. Devlete güven sarsılmasının önüne de
geçilmesi gerekir.
NESİM YALVARICI
NOT: “15 Temmuz ve FETÖ’nun
meclis tarafından yeterince soruşturulup soruşturulmadığı” konusunu ele
alacağız.
YORUMLAR