Bu ifade, Devlet Bahçeli ve Banu Avar’a aittir. İsabetle tespit edilmiş bir isimdir doğrusu… Neden mi? Çünkü gizli bir el...
Bu ifade, Devlet Bahçeli ve Banu Avar’a aittir.
İsabetle tespit edilmiş bir isimdir doğrusu…
Neden mi?
Çünkü gizli bir el, gizli bir mahfilde organize bir şekilde
ve toplum mühendisliği marifeti ile kurulan bir yapıdır.
Oryantalist düşüncenin en ince detaylarına kadar
tasarlanarak Türk toplumuna sunulmuştur.
Dincisini de, dinsizini de hatta milli duyarlılığı olan
kişilerinde etkileneceği bir yapı…
Liberaller bu yapının omurgasını oluşturmaktadır.
Öyle hassas bir yapı oluşturuldu ki, toplumsal reaksiyon
odakları bu yapının ya içinde, ya da yanında yer aldı.
Karşısında ise;
Bu yapıya gösterdiği tepkilerle, olumlu puan getirecek sıra
dışı (marjinal) sol ve ekalliyet (etnisite)ye dayalı siyasi yapılanma…
Devletin stratejik merkezleri -demokrasi gereği sayılarak,-
kozmik bilgiler, sıradan insanların elinde mahremiyet izale edilerek derdest
edildi…
Kurumlar bir bir çökertildi, yerine yenileri ikame
edilemediği gibi, eski durumu arar vaziyete geldik.
“Kalem kurnazlığı” ve “kelam kurnazlığı” ile millete olaylar
çarpıtılarak anlatıldı.
Son ekonomik veriler ve genel gidişat durumu iyi
göstermiyor.
Zira malum yapı içinde aykırı sesler gelmeye başladı…
Bilinen bir hikâyedir; “batan gemiyi terk etmeler”
başlamıştır.
Rüzgar atık kuvvetli esmiyor…17/25 depremi, herkeste vuruk(travma)
yarattı.
Bu “vuruk” travma iki
dalga ile kendisini gösterecektir.
Birinci dalga,
Yedi Nisan
milletvekili seçimlerinde, milletvekili adayı seçilemeyenler,
İkinci dalga ise, yedi Haziran seçim sonuçlarından sonra…
Anlaşılan artık dikiş tutmayan yamalı bohça, sökün
edecektir.
Tıpkı ANAP gibi…
Nitekim Cumhurbaşkanı Kaçak-Sarayda yeni bir partinin
çalışmalarını başlatmış bile…
Konudan uzaklaşmadan, ALACAKARANLIK hikâyesi nedir?
Ona temas edelim.
İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanı iken;
Siirt’te, hiç
sevmediği Türk milliyetçisi Ziya Gökalp’a ait bir şiir okuduğu için,
Anayasanın 312.maddesince halkı din ve etnik ayrımcılığı
tahrikten dört ay Pınarhisar ceza evinde
Yatmak üzere cezaya çarptırılır.
12Aralık 1997de başkanlığı düşer,
26 mart - 1999'da ceza evine girer,-24 temmuz 1999 de ceza evinden çıkar.
Mensubu bulunduğu siyasi parti kapatılır.
Artık Tayyip Erdoğan için ABD seyahatleri başlamıştır.
17-21 Nisan1995,17-22 Kasım 1996,20-23 Aralık 1996,26 Mart
1998,16 Temmuz 2000 tarihlerinde periyodik olarak ABD ziyaretle başlar.
Rahmetli Necmettin Erbakan’ın deyimiyle, “Yahudi Haim Naum
doktirini”ni hayata geçirmek üzere düğmeye basılır.
Bu süreçlerde kimlerle görüşülür; CİA Kürt masası şefi Hanry
Barkey, Graham Fulken, Karanlıklar prensi olarak bilinen Richard Porly…
14 Ağustos 2001 de Alacakaranlık partisini AKP, kurulur…
Bu arada, milletvekili seçilebilmesi yasal yönden sakıncalı
olan Recep Tayyip Erdoğan, ilk genel seçimde, AKP’nin tek başına iktidar
olmasına rağmen, Deniz Baykallı CHP nin desteği ile milletvekili olarak meclise
girebilmenin yolu açılır.
Meşhur Siirt seçimlerinin organizasyonu ile…
Batının girmeye cesaret edemediği bölgedeki bütün kaleler ve
yer altı yer üstü ekonomik kaynaklar kısa sürede, batının eline geçivermedi mi?
Evet, alacakaranlık partisinin kısaca hikâyesi…
Bir buçuk milyon Müslüman katledildi…
BOP kuruldu, eş başkan Tayyip Erdoğan Oldu.
Kapılar ABD’ye sonuna kadar açıldı.
Açılmaya da devam etmekte…
İfadelerimde eksik var, ama yanlış yok. Takdir şuur
sahiplerinindir.
YORUMLAR