Askeri ve güvenlik açısından önemine baktığımızda, Kıbrıs, Türkiye’nin güneyden gelebilecek tehditlere karşı ileri savunma hattıdır. Tür...
Askeri ve güvenlik açısından önemine baktığımızda, Kıbrıs,
Türkiye’nin güneyden gelebilecek tehditlere karşı ileri savunma hattıdır. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki varlığı (KKTC’deki Barış Kuvvetleri) Doğu
Akdeniz’de denge unsuru oluşturur. Adadaki Türk varlığı sayesinde Türkiye, NATO’nun
güney kanadında stratejik bir denge sağlamaktadır. Olası bir Kıbrıs’ın
Yunanistan’a bağlanması (ENOSİS), Türkiye’yi Ege ve Akdeniz’de tamamen
kuşatılmış hâle getirir.
Enerji ve ekonomik faktörler bakımından ele
alındığında; Kıbrıs çevresinde zengin doğal gaz rezervleri bulunmaktadır
(Afrodit, Leviathan, Zohr sahaları). Türkiye’nin enerji güvenliği ve deniz
yetki alanlarının korunması açısından Kıbrıs kilit noktadadır. KKTC ile
yapılan anlaşmalar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge
(MEB) iddialarını güçlendirir.
Türk dünyası ve milletler arası siyaset bağlantısına
göre değerlendirdiğimizde; KKTC, Türkiye’nin dış politikasında bağımsız Türk
devleti olarak desteklediği en önemli unsurlardan biridir.Türkiye’nin
Kıbrıs’taki etkinliği, Türk dünyasının Doğu Akdeniz’e açılan kapısı
konumundadır.Aynı zamanda, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde (AB, ABD,
NATO) elindeki en önemli müzakere kozlarından biridir.
Milli ve
tarihi boyutu; 1571’den 1878’e kadar Osmanlı hâkimiyetinde olan Kıbrıs, Türk
tarihinin doğal parçasıdır.1974 Barış Harekâtı ile ada üzerindeki Türk
nüfusu soykırım ve asimilasyondan korunmuştur.Kıbrıs Türklerinin
güvenliği, Türkiye’nin ulusal güvenlik ve tarihî sorumluluğu olarak
görülür.
Kıbrıs, Doğu Akdeniz’in merkezinde, Türkiye’nin
güney sahillerine yalnızca 65 mil (yaklaşık 100 km) uzaklıktadır.
Ada, Akdeniz’in doğu-batı deniz ticaret yollarını
ve Orta Doğu’ya giden enerji hatlarını kontrol etme imkânı sağlar.
Bu konum, Türkiye’ye deniz hâkimiyet alanı (Mavi
Vatan doktrini) açısından büyük bir derinlik kazandırır.
Kıbrıs Adası, Doğu Akdeniz’in merkezinde yer
almasıyla, Türkiye’nin güvenlik, enerji, deniz yetki alanları ve bölgesel nüfuz
stratejisinde hayati bir rol oynamaktadır. Türkiye açısından Kıbrıs yalnızca
tarihsel bir miras değil, aynı zamanda jeopolitik denge unsuru ve stratejik
güvenlik hattıdır.
Stratejik değer olarak; çok boyutlu ele aldığımızda,
konumu merkez oluşturmaktadır. Doğu Akdeniz’in merkezinde; Orta Doğu, Afrika ve
Avrupa arasındaki geçiş hattı, Türkiye’ye deniz ulaşım ve askeri harekât
üstünlüğü sağlar, bölgesel nüfuz alanı genişletir.
Askeri güvenlik açısından, güneyden gelebilecek
tehditlere karşı ileri savunma yapılabilmesi bakımından, Türkiye’nin ulusal güvenliğini güçlendirir.
NATO’nun güney kanadında denge unsuru oluşturur.
Enerji ve Ekonomi boyutunda, ada çevresinde
hidrokarbon rezervleri ve enerji nakil hatları bakımından değerlendireceğimiz
zaman; Türkiye’nin enerji güvenliğini destekler, ekonomik jeostratejik avantaj
sağlar.
Deniz yetki alanları münhasır bir stratejik değer
olarak,”Mavi Vatan” konsepti içinde kilit öneme sahiptir. Deniz yetki
alanlarının korunmasını ve Doğu Akdeniz’deki varlığını meşrulaştırmasını
sağlar.
Tarihi ve
kültürel bağlarımızın olması, önemli bir stratejik boyutu oluşturur. Milli ve
tarihi boyutu; 1571’den 1878’e kadar Osmanlı hâkimiyetinde olan Kıbrıs, Türk
tarihinin doğal parçasıdır.1974 Barış Harekâtı ile ada üzerindeki Türk
nüfusu soykırım ve asimilasyondan korunmuştur. Kıbrıs Türklerinin
güvenliği, Türkiye’nin ulusal güvenlik ve tarihî sorumluluğu olarak
görülür.Osmanlı mirası, Türk halkının adada varlığı son derece önemlidir.
Uluslararası diplomaside elimizde önemli bir koz
olmaktadır. Yunanistan ile aramızda, stratejik koz olmak özelliğindedir.
Türkiye’nin dış politikada manevra kabiliyetini arttırır, müzakere gücü sağlar.
En önemli stratejik boyutu, Türk dünyası ile
bağlantılı olarak, KKTC, bağımsız Türk devletleri olarak Doğu Akdeniz’de yer
almakta, Türkiye’nin Türk dünyasındaki liderliğini güçlendirir ve bölgesel
dayanışmayı sağlar.
Stratejik bir değerlendirme yapıldığında;
Kıbrıs, Türkiye’nin Akdeniz’deki deniz yetki
alanlarının merkezinde yer almakta olup, enerji kaynaklarına erişim ve
deniz ulaşım hatlarının kontrolü bakımından stratejik bir kaledir.
Türkiye’nin adadaki askerî varlığı, Yunanistan’ın
Ege ve Akdeniz’deki genişleme planlarına karşı caydırıcı güç
oluşturmaktadır.
KKTC’nin siyasi varlığı, uluslararası tanınma
süreci olmasa bile, Türk diplomasisinin Doğu Akdeniz’deki meşruiyet
dayanağıdır.
Tehdit ve
fırsat yönünü ele aldığımızda; hangi unsurların tehdit, hangisinin fırsat
olduğunu bilmemizde yarar vardır.
Bölgesel
Aktörler; Yunanistan, GKRY (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) ittifakı AB müdahalesi,
ABD üs politikası tehdit olarak görülür. Türkiye’nin deniz gücü ve diplomatik
manevra alanını genişletme olanağı ise fırsat olarak görülür.
Enerji
rekabetine göre bir değerlendirme yaptığımızda; Münhasır Ekonomik Bölge
(MEB)anlaşmazlıkları, tehdit olarak görülmektedir. Enerji merkezli bölgesel iş
birlikleri geliştirme imkânı fırsat olarak değerlendirilmektedir.
Bu meyanda, uluslararası baskılar ele
alındığında, AB yaptırımları, Tanınma sorunları, tehdit olmaktadır. KKTC’nin
uluslararası görünürlüğünü arttırma, Türk dünyası desteğini güçlendirme ise
fırsat olmaktadır.
Netice
olarak, Kıbrıs, Türkiye için yalnızca askerî ya da siyasi değil, varoluşsal
bir jeopolitik konudur.
Ada üzerindeki Türk varlığı, Doğu Akdeniz’deki güç dengesinin temel unsurudur.
Daha etkili
olabilmemiz için alternatif önermeler olmalıdır. Bunlar; KKTC’nin uluslararası
görünürlüğü artırılmalı (Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı
aracılığıyla).
Türkiye’nin “Mavi Vatan” politikası kapsamında deniz
yetki alanları haritaları güçlendirilmelidir.
Adadaki askerî ve teknolojik varlık, savunma
sanayii yatırımlarıyla desteklenmelidir.
Enerji arama ve sondaj faaliyetleri ortak Türk-KKTC
şirketler birliği (konsorsiyumu) üzerinden yürütülmelidir.
Her şeye rağmen, herkesin bilmesi gerekli
kararlığımızı deklere edebilmeliyiz. Milli duyarlılık bütünlüğü içinde
gerekçeleri ile her platformda gündeme getirilmelidir. Çünkü Kıbrıs,
Türkiye’nin jeopolitik kalpgâhıdır. Doğu Akdeniz’in ise enerji ve
güvenlik merkezidir. Türkiye için Kıbrıs’tan vazgeçmek, sadece toprak
değil; deniz hâkimiyeti, enerji bağımsızlığı ve bölgesel etkinliği kaybetmek
anlamına gelir.
NESİM YALVARICI
YORUMLAR