İsrail’in Orta Doğu’daki hedefleri, dinsel-tarihsel deneyimlerinden, güvenlik kaygılarından ve bölgesel dengelerden beslenir. Bunlar tek...
İsrail’in Orta Doğu’daki hedefleri, dinsel-tarihsel
deneyimlerinden, güvenlik kaygılarından ve bölgesel dengelerden beslenir.
Bunlar tek bir boyutla sınırlı değil; askeri, siyasi, ekonomik ve jeopolitik
katmanları vardır. Ana hatlarıyla izaha muhtaç bir durum vardır.
Güvenlik ve
Hayatta kalma;
Sınır güvenliği: Filistin, Hizbullah (Lübnan) ve İran destekli
gruplardan gelebilecek tehditleri sınırlandırmak. Stabil bir koruma alanı
oluşturmak…
Askeri üstünlük: Bölgedeki tüm ülkeler karşısında teknolojik ve
nükleer caydırıcılığını sürdürmek. Tahrif edilmiş Mukaddes kitaplarında,
kendilerine vaat edilen toprakları alabilmek…
Terörle mücadele: Hamas, Hizbullah, Filistin kurtuluş örgütü ve benzeri
aktörlerin etkinliğini azaltmak. İngiliz egemenliğinden devraldıkları,
Filistin’de, kendilerinden önce yaşayan Arap ve Filistinlilerin haklarını gasp
etmek üzere geliştirdikleri baskıcı politikalarla, vücuda getirilen
yapılanmaların etkisizleştirilmesi. Bölgede etkin bir İsrail devletinin
kurulması.
Normalleşme
ve diplomatik açılım:
Arap devletleriyle ilişkiler: Abraham Anlaşmaları çerçevesinde
BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan ile başlayan süreci Suudi Arabistan gibi kilit
aktörlere genişletmek. Zaman kazanmak suretiyle elde ettiği kazanımların
sindirilmesine dönük politikalardır.
Türkiye, Mısır ve Ürdün’le faydacı ilişkiler: demografik ve askeri üstünlüğü olan
bu üç devletle ticari ilişkilerle, bu devletleri nötr hale getirebilmek üzere, Ticaret
ve enerji üzerinden dengeli ilişkiler kurmak.
Filistin
sorunu: Filistin devletinin engellenmesi: İsrail, Batı Şeria’daki
yerleşim politikalarıyla iki devletli çözümü zora sokuyor.
Gazze’nin kontrol altında tutulması: Hamas’ın askeri kapasitesini
sınırlandırmak, bölgeyi denetim altında tutmak.
İran’ı
sınırlandırmak:
Nükleer programın engellenmesi: İran’ın nükleer silah sahibi
olmasını stratejik tehdit olarak görüyor.
Bölgesel etkinliğinin kırılması: Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’deki
İran etkisini sınırlamaya çalışıyor. Bu politika, ABD’nin asya-pasifik
bölgesinde müdahalesinde güven altında tutmaya dönüktür.
Enerji ve
ekonomi: Doğu Akdeniz gazı: Leviathan ve Tamar gibi doğalgaz sahalarını
bölgesel ihracat aracına dönüştürmek.
Ekonomi merkezli diplomasi: Körfez ülkeleriyle ticaret,
teknoloji ve savunma alanında işbirliği.
ABD ile
stratejik ortaklığını koruma: ABD’nin askeri, diplomatik ve finansal desteğini
sürdürmek, Washington’un Orta Doğu’daki en güvenilir müttefiki konumunu
korumak.
Uzun vadeli
stratejik hedefi:
Bölgesel liderlik: Doğrudan hegemonya iddiası olmadan, teknoloji,
güvenlik ve enerji alanlarında “vazgeçilmez aktör” olmak.
Filistin sorununu kendi lehine dondurmak: Uluslararası baskıyı minimumda
tutarak statükoyu yönetmek. Filistin’de söz sahibi siyasilerin konumunu
muhafaza ederek, mevcut durumu korumak.
İsrail’in görünen hedefleri bilinse
de, temelde, ABD menfaatlerinin bölgede korunmasına dönüktür. ABD; Dünya egemenliği için tek kutuplu güç haline
gelmek isteği, İsrail’in bir “terminal” gibi kullanılmasını zorunlu hale
getirmektedir. Jeopolitik stratejide, gerek deniz hâkimiyet, gerekse kara
hâkimiyet teorisinde bu durumun önemi açıklanmaktadır.
ABD’nin varlığını sağlayan Yahudi
kökenli ailelerin finansal ve medya desteği, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın
ittifakı, İsrail in bu günkü şımarık ve küstah siyasetine zemin hazırlarken,
değerlerinden giderek uzaklaşmakta olan diğer milletler, uygulanan politikalar
karşısında çaresiz kalmaktadırlar.
NESİM YALVARICI
YORUMLAR