ABD’nin emperyalist siyaseti tarihsel olarak askeri, ekonomik ve kültürel araçlarla yürütülüyor. Bunu “önlemek” veya “dengelemek” sadece...
ABD’nin emperyalist siyaseti tarihsel olarak askeri,
ekonomik ve kültürel araçlarla yürütülüyor. Bunu “önlemek” veya “dengelemek”
sadece tek bir ülkenin değil, daha çok kolektif uluslararası çabaların
konusu olabilir. Genel olarak üç düzlemde ele almak mümkündür:
Devletler
düzeyinde:
Çok kutupluluk güçlendirilmesi: Rusya, Çin, AB, Hindistan, Türkiye
gibi aktörler arası işbirliğiyle ABD’nin tek merkezli gücü dengelenebilir.
Bölgesel ittifaklar: NATO dışındaki güvenlik örgütleri (ŞİÖ, BRICS,
Avrasya entegrasyon projeleri) alternatif kutuplar yaratabilir.
Enerji ve ticaret bağımsızlığı: Doların küresel hegemonik rolünü
kırmak için ulusal paralarla ticaret, enerji koridorlarının çeşitlendirilmesi.
Askerî bağımsızlık: Savunma sanayinde yerlileşme ve ABD’ye bağımlı olmama
politikaları.
Milli
politikalar/Toplumsal yapı:
Ulusal bilinç: ABD’nin kültürel hegemonyasına (Hollywood, medya,
internet tekelleri) karşı yerel kültür ve kimliklerin korunması.
Sivil direniş: Halkların emperyalist müdahalelere karşı örgütlü
tepkisi (boykotlar, protestolar, bağımsız medya desteği).
Eğitim politikaları: Emperyalizmin tarihsel sonuçlarını öğreten eğitim
sistemleri, genç nesillerde bağımsızlık bilinci oluşturur.
Uluslararası
hukuk ve Diplomasi:
BM reformu: Veto sisteminin gözden geçirilmesi, ABD’nin tek
taraflı müdahalelerinin önlenmesi.
Uluslararası mahkemeler: ABD’nin yasa dışı işgallerine veya
yaptırımlarına karşı uluslararası hukuk yollarının aktif kullanımı.
Bağımsız medya ve bilgi akışı: Dezenformasyona karşı küresel
alternatif medya ağlarının güçlendirilmesi.
ABD emperyalizmi tek başına “yasaklanamaz” ama dengeleyici
ittifaklar, ekonomik bağımsızlık, askeri özerklik ve toplumsal
bilinç yoluyla sınırlandırılabilir. Özellikle, doların etkin gücünü
kırabilecek finansal yapılanmaları ve kültürel yönden yapılan baskıların
etkisini sürdüren İngilizcenin etkisini en aza indirmektir. Zira insanların
ihtiyaçlarını ifade edeceği farklı dilleri her platformda genel geçer hale
getirmek halinde, gerek günlük ihtiyaçlarımızı, gerekse akademik ve diplomatik
iletişimdeki üstünlüğünü kırmak gerekmektedir. Özellikle uluslararası
toplantılarda, herkesin kendi dili ile konuşabilmeyi zorunlu hale getirmek gerekir. Zira “dünya hükümeti yoluyla dünya
hâkimiyetine” giden yol, tek iletişim olarak düşünülmekte olan İngilizcenin
egemenliğine son verilmesi gereklidir.
NESİM YALVARICI
YORUMLAR