TÜRKLÜĞÜN ANADOLUYA AÇILAN KAPISI; MUŞ

  Muş'ta, Müslüman Türklerin yerleşim tarihçesi, Anadolu'nun Türkleşme süreciyle yakından bağlantılıdır. Bu süreç, özellikle Malaz...

 


Muş'ta, Müslüman Türklerin yerleşim tarihçesi, Anadolu'nun Türkleşme süreciyle yakından bağlantılıdır. Bu süreç, özellikle Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra hız kazanmıştır. Ancak, arkeolojik kalıntılar ve balballar, mezar ve kullanılan avadanlıkların varlığı Anadolu’nun Türkleşme tarihinin daha öncelere dayandığı gün yüzüne çıkmıştır. Ne var ki, gerek Varto’da metfun bulunan “ Koçkar baba ve Muş’un kuzeybatı istikametindeki “sergi Baba”  mezarları da 1071 den önce Türkmenlerin gelip yerleşmelerine belge olacak nitelikte belgesel bir kalıntıdır.

Tarihsel gelişimin ana hatları şu şekildedir.

Erken dönem yerleşimler: Muş bölgesi, MÖ 13. yüzyılda Urartulara bağlı Nairi ülkesi sınırları içindeydi. Daha sonra erken dönem Türkler, Medler, Persler, Roma ve Bizans gibi birçok uygarlığın egemenliğine girdi. Bu gün hala, arkeoloji ve tarih bilimcilerinin ortaklaşa çalışma yaparak, höyük, ören yerleri, araştırmaları beklemektedir. Anadolu medeniyetler müzesi hükmünde bir yer olması, bu bölgemizde de, milletimizin izlerinin tespit edilerek, bize sağlıklı hüküm vermemize yardımcı olacaktır.

Araplar 641 yılında bölgeyi ele geçirdi ve şehre “Tarun” adını verdiler. İslam orduları, Anadolu’ya girmeleri, Halid bin velidin oğlu Hz. Süleyman tarafından olmuştur. Diyarbakır fethinden sonra, Abbasîler dönemine kadar ilerleme yapılamamıştır.

10. asrın başlarında, Türklerin İslam’a girmeleri, “alperenlerin” gönülleri fethi ve coğrafi keşifler” görevi verilen kişilerin bölgemizde mezarlarının bulunması, Müslüman Türklerin bu coğrafyaya ilgisini göstermektedir. Varto’da Koçkar baba, Muş ziyaret köyünün kuzeyinde Sergi Dağının tepesinde “Sergi Baba’nın” varlığı bunu göstermektedir. Ziyaret köyü adını oradan almaktadır.

Türklerin gelişi ve Selçuklu dönemi; 1071 Malazgirt Zaferi sonrası, Selçuklu Türkleri Anadolu’ya kalıcı olarak yerleşmeye başladı.1100–1102 yılları arasında Muş, Sökmen el-Kutbî tarafından ele geçirildi ve Ahlat şahlar Beyliği’ne bağlandı. Bu dönemden itibaren bölgeye göçebe Türkmen toplulukları yerleşmeye başladı ve Müslüman Türk nüfusu arttı.

1515 yılında Yavuz Sultan Selim’in doğu seferiyle Muş, Osmanlı topraklarına katıldı. Bu dönemde, nüfus üstünlüğü elde etmek üzere, Konya ve Kırşehir Civarındaki Yörük Türkmenlerin yerleştiği ve bakiyeleri halen bilinmektedir. Cibranlılar ve Karaca aşireti örnek verilebilir. Bir uç beyi olan Hasan paşanın 1030 yılında Bizans ve Gürcü prenslerinin oyununa gelerek şehit edilmesi, Pasinlerden Zap bölgesine kadar olan yerlerin idaresi onun maiyetinde idi. Ancak Ahlat ve Malazgirt Hasan Paşanın şehadetinden sonra, Hasan Paşanın maiyetine armağan olarak verildi. Hasan anlı aşireti işte bu aşirettir.

Muş, Osmanlı döneminde Van Beylerbeyliği ’ne, 1879’da ise Bitlis eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu.

Bu dönemde Müslüman Türk nüfusu daha da yoğunlaştı; camiler, medreseler ve vakıflar kuruldu. Ancak, Türk olmayan unsurların vergi vermeyişi, Selçukludaki uygulanan farsça dilinin devlet dili haline getirilmesi, vergiyi Türklerden almaları, askeri sınıfı sadece Türkmenlerden almaları sebebiyle, Türkmenler, muafiyetten istifade edebilmek için maalesef asimilasyona uğrayarak, dillerini değiştirdikleri gibi etnik yönden de kendilerini farklı etnik yapı içinde kabul ettiler. Bu gün, kurmanç yapılanmasının bölgemizdeki temeli de Osmanlı ve Selçuklunun yanlış politikaları sayesindedir.

Türkmenler; Muş’a, Emevi Abbasî mücadelesi esnasında, bu gün Kerkük ve Musul bölgesindeki Türkmenlerin baskıdan kaçarak bu bölgeye gelmesi ile oluşturur. Muş Türkçesinin Türkmen lehçesinin aynısı olması sebebiyle anlayabiliyoruz. Muş’un köklü ailelerinin geldiği yerler şecerelerinde de belli olduğu üzere, Erbil, Musul, Kerkük, Halep ve Şam bölgesidir ki 1200 lü yıllara kadar bu coğrafyalarda Türkmen aşiretleri yaşamaktadır. Bu gün dahi nüfusun yoğunluğu Türkmen’dir.

Hali hazırda, bir Kerküklü bir Muşlu ile mahalli şive ile konuşacak olsa, hangisinin Kerküklü, hangisinin Muşlu olduğunu anlayamazsınız. Ha keza, Urfa, Bitlis, Harput aynı durumdadırlar. Ermeni katliamları ve 1914-1917 arasında, Osmanlı-Rus savaşında, göçe zorlanan Muş ahalisi, Gaziantep, Diyarbakır, Maraş ve Çukurova’ya yerleştiler. Ve büyük ekseriyeti savaş sonrası geri dönmedi. Hatta Kahraman Maraş’ta Muş Mahallesi mevcuttur. Bu göçler esnasında, esas muharebe hattından çıkarılan yaşlı, kadın ve çocuklar, Kozma dağı geçidinde ve Bitlis deresinde, Delikli taş mevkiinde, Ermeniler tarafından ellerinden bütün varlıkları alınmış, direnenler öldürülmüş, çoğu da, yolda aç ve soğuktan ölmüşlerdir. Kurtulan insan sayısı çok azdır. Gidenler de dönememişlerdir.

Osmanlının sürdürdüğü Türklük politikası, bölgede farklı etnik yapılanmaların kuvvet bulmasını sağladı. Özellikle Muş’ta, Türkmen ve Ermeni nüfusunun dışında, Arap nüfusundan bahsedilebilir. Bu gün hala kendilerini Abbasi ve Haildiler olarak ifade edenler, Arap ekalliyetine mensup oldukları bilinmektedir. Ve onlar bir Türk’ün sahip olması gereken bütün milli unsurları yaşayıp yaşatmaktadırlar.

Kürt varlığı ise, 1878-79 Osmanlı Rus harbi sonrası, Zagros dağı bölgesinden ve Nahcıvan tarafından, nüfus planlamaları çerçevesinde gelmişlerdir. Bu meyanda, Revan Muhacirlerinin de büyük bir yekûn teşkil ettiği bir hakikattir. İddia ediyorum; yüz elli sene öncesine ait Muşta bir tek Kürt mezarı ve mezarlığı mevcut değildir. Yine bu dönemde, Kafkasya dan, Çeçenler, Çerkezler, Osetler, Karapapaklar, Lezgiler ve Ahıskalılar da yerleşmişlerdir.

1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla Muş, il statüsüne kavuştu. Ermenilerin Tehcirinden sonra boşalan yerler,umumiyetle, Kafkasya göçmenleri, Kara papaklar ve Ahıskalılarla  yerleştirmeler yapıldı.  Bu meyanda,Güneyden özellikle Diyarbakırdan,Lice,Kulp,Silvan ve Bismil tarafından gelen yerleşimciler olmuştur. Bu yerleşimciler, karakeçili aşiretlerine bağlı olduklarını beyan etmektedirler. Siirt’ten ise, Sason ve Kozluk bölgesinden de yerleşimciler görülmektedir. Bu yerleştirmeler, kimi zaman devletin bilgisinde, kimi zaman ise irticali olmuştur.

Cumhuriyet döneminde Müslüman Türk nüfusun yerleşimi daha da kurumsallaştı; eğitim, ulaşım ve altyapı yatırımlarıyla şehir gelişti. Trabzon’dan, Rize’den, Erzurum’dan, Kars’tan, Artvin’den, Bayburt’tan ve Gümüşhane’den muhtelif sebeplerle ki; (iskân politikaları) etkili olmuştur. Yerleşimleri görebilmekteyiz.

Muş’un Müslüman Türk kimliği, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde şekillenmiş; bu kimlik Cumhuriyet döneminde daha da pekişmiştir.

1950 yıllardan günümüze uygulanan Türk düşmanlığı, ne acıdır ki en büyük etkisini bu güzide şehrimize gösterdi. Özellikle isyan tohumlarının gelişim gösteren en mümbit yerleri haline geldi.

Irakta “Halepçe katliamı” olarak bilinen menfur olay bahane edilerek, Ezidi kökenliler, hesapsızca içeriye alındı. Bu alınmalarda, devletlerin uyguladığı göç esaslarını göz önüne almadıkları için, mağdurlar, yine Saddam’ın zulmüne maruz bırakılarak, eğitilmiş militanlar yerleştirilmek suretiyle, Bölücülüğe ivme kazandırıldı.

Millî politikalara karşı, sağ(siyasal İslamcı ve Liberal ler) ve sol siyasetin müşterek hareket etmesi, milliyet şuuruna sahip bölge insanlarının devlet eliyle dışlanması, milli dokunun zayıflamasını sağladı.

Elli sene önce kimsenin sokakta Kürtçe konuşmadığı şehirde, şimdi Türkçe konuşanların sayısı yok denecek hale gelmiştir. Devletin uyguladığı yanlış politikalar, dış mihrakların faaliyet alanı haline gelmiş, Türk- Kürt kardeşliği yerine Türk-Kürt düşmanlığı işlenmektedir. Özellikle ülkemiz üzerinde hesapları olan Emperyalistler, Ermeniler, Yahudiler, Farslar, Nesturiler, Keldaniler, Ezidiler, Pakraduniler, giderek güçlü mevziler kazanmaktadırlar.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, devletine bağlı, duruşu ve görüşü, millet bütünlüğü içinde olanların varlığı ve etkileri son derece önemlidir. Devleti sevk ve idare edenler, meseleye duyarlılıkla bakmaları, Turani bir kavim olan Kürtlerin bu bölgede devletine bağlı olacakları şüphe götürmeyecektir. Nesim Yalvarıcı

 

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: TÜRKLÜĞÜN ANADOLUYA AÇILAN KAPISI; MUŞ
TÜRKLÜĞÜN ANADOLUYA AÇILAN KAPISI; MUŞ
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2025/09/turklugun-anadoluya-acilan-kapisi-mus.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2025/09/turklugun-anadoluya-acilan-kapisi-mus.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu