Asya, ekonomik kalkınma ve siyasal olgu bakımından, yükselen bir değer olarak görülmektedir. Bu durumun endişesini taşıyan ve tek kutuplu bi...
Asya, ekonomik kalkınma ve siyasal olgu bakımından, yükselen bir değer olarak görülmektedir. Bu durumun endişesini taşıyan ve tek kutuplu bir dünya hedefleyen ABD’nin; Asya ya yönelimi, yeni oluşumların ve yeni stratejik ortaklıkların ve siyasal birlikteliklerin oluşmasını yol açacağı öngörülmektedir.
Batı ittifakı ve Nato üyesi olan Türkiye’nin bunu gündeme getirmesi, üzerinde durulması gereken bir husustur.
Gazze’de, İsrail’e sınırsız destek veren ABD ve müttefikleri, Avrasya politikalarında, yeni bir aşamaya gelmeleri, Trump’ın; “Afganistan’a” girmek istemesi bunun işaretidir. Elbette Afganistan’a girerken, sadece hava koridorunu kullanmayacakları düşünüldüğünde, birçok coğrafi alanın etkileneceği de, muhakkaktır.
Rusya–Çin–Türkiye ittifakı, küresel güç dengeleri açısından oldukça dikkat çekici bir senaryo olur. Bu tür bir ittifakın stratejik değerini, hissiyattan uzak, tarihi, kültürel ve sistem bütünlüğü içinde ele almalıyız. Tarih boyunca, Türkün varlığına kast etmiş iki milletin, Türk ile ittifakını, Türkler, içine sindirebilir mi? Aynı zamanda, Rus ve Çinlerin elinde hala Türk kanı mevcutken, Türk milleti böyle bir ittifakı içselleştirebilir mi? Bu ve buna benzer soruların cevabını vermek güçtür. Ancak, milletlerin varlığını tehdit eden unsurların olması, onu menfaatini korumaya yönelik mücbir antlaşmalara zorlayabilir.
Rusya, Türk’e karşı, “batının balta tutan eli olmuştur.” Çin, Türk’ün en kadim düşmanlığını temsil etmektedir. Ve hala doğu Türkistan’ı ilhaka esas olacak baskı ve emsali görülmemiş zulümleri işlemektedir. Bu durumun Türkistan da nasıl karşılanabileceği, değerlendirilmeye değer bir husustur.
Her şeye rağmen, “yılanla ve Ayı ile aynı yatağı paylaşmanın” maliyet hesabını iyi yapmakta fayda vardır.
Coğrafi değer:
Avrasya ekseni: Üç ülke, Avrupa ile Asya arasındaki en kritik koridorları kapsar. Enerji, ticaret ve ulaşım açısından Orta Asya, Kafkasya, Karadeniz, Akdeniz ve Hint-Pasifik’e uzanan stratejik bir kuşak oluşur.
Denizlere ve boğazlara erişim: Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz geçişlerini; Rusya, Atlas Okyanusu ve Pasifik bağlantısını; Çin ise Güney Çin Denizi ve İpek Yolu deniz hattını kontrol eden bir güç olur.
İktisadi ve enerji bakımından taşıdığı değer:
Enerji güvenliği: Rusya doğal gaz ve petrol kaynağı; Çin büyük enerji tüketicisi; Türkiye ise enerji geçiş ülkesi olarak birbirini tamamlayan roller üstlenir.
Ticaret ağları: Çin’in Kuşak-Yol Projesi, Rusya’nın Avrasya Ekonomi Birliği ve Türkiye’nin Orta Koridoru birleşirse Avrupa–Asya ticaretinde alternatif bir blok ortaya çıkar.
Yaptırımlara karşı dayanıklılık: Batı’nın ekonomik baskılarına karşı karşılıklı finans, ticaret ve teknoloji işbirliğiyle direnç kazanılabilir.
Güvenlik ve askeri değeri:
Kombine askerî kapasite: Rusya’nın nükleer ve hava-uzay gücü, Çin’in hızlı büyüyen teknolojik ordusu ve Türkiye’nin NATO deneyimi–yerli savunma sanayii birleşirse küresel ölçekte caydırıcılık artar.
Terör ve bölgesel krizlerde işbirliği: Orta Asya, Orta Doğu ve Kafkasya’daki istikrarsızlıklar karşısında koordineli hareket etme potansiyeli doğar.
NATO ve ABD etkisine karşı denge: Özellikle Türkiye’nin NATO üyesi olarak bu ittifaka yaklaşması, Batı güvenlik mimarisi açısından büyük kırılma yaratır.
Kültür ve medeniyet perspektifi:
Çok-kutupluluk: Batı merkezli düzene karşı, Avrasya merkezli çok kutuplu bir dünya anlayışı öne çıkar.
Tarihsel bağlar: Üç ülke de İpek Yolu coğrafyasında yer alır; medeniyet ve ticaret geçmişi ortak bir zeminde buluşur.
Zorluklar ve riskler:
Çıkar çatışmaları: Rusya ve Çin, Orta Asya’da rekabet halindedir. Türkiye’nin NATO üyeliği, Batı ile bağlarını tamamen koparmasına engel olabilir. Enerji fiyatları ve ticaret yolları üzerinde çekişmeler yaşanabilir.
Batı’nın tepkisi: Böyle bir ittifak ABD ve AB tarafından stratejik tehdit olarak algılanır; yaptırımlar ve baskılar artar.
İç uyum sorunu: Yönetim modelleri, ekonomik ihtiyaçlar ve tarihsel güven sorunları uzun vadeli ittifakı zorlaştırabilir.
Görünen o ki, Rusya–Çin–Türkiye ittifakı, Avrasya merkezli yeni bir güç bloğu oluşturarak Batı’nın küresel hegemonyasını ciddi biçimde zorlayabilir. yarattığı görevdeşlik (sinerji) ile batı ittifakının sempatisini kırabilir. Jeopolitik, enerji ve güvenlik açısından yüksek stratejik değeri vardır. Ancak iç çelişkiler ve Batı’nın karşı hamleleri bu ittifakı kırılgan hale getirebilir. Nesim yalvarıcı
YORUMLAR