İstanbul, tarih boyunca Yahudi cemaatinin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Yahudilerin İstanbul’daki varlığı ve etkilerini birkaç başlık...
İstanbul, tarih boyunca Yahudi cemaatinin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Yahudilerin İstanbul’daki varlığı ve etkilerini birkaç başlık altında değerlendirilebilir. Yaşadıkları her coğrafyada değer katma yerine, yaratılan değerlerin içine nüfuz ederek, onun katma değerinden istifade etmeleri, Yahudilerin yaşam felsefesidir. İstanbul, tarihi itibarı ile Yahudilerin yaşamlarında cazibe merkezi olmuş, İstanbul’un her türlü imkânlarından istifade etmesini bilmişlerdir. Dün öyle idi, bu gün böyle ve belki de yarın da öyle olacak…
Günümüzdeki etkileri: İstanbul Yahudileri, günümüzde Türkiye’nin azınlık cemaatlerinden biri olarak varlıklarını sürdürmektedir. Olayların doğrudan içinde değiller, ancak dolaylı olarak hemen her olayla bağlantıları bilinmektedir.
Kültürel mirasları, sinagogları, festivalleri ve yayınlarıyla İstanbul’un çok kültürlü yapısının bir parçasıdırlar. Ancak ortak bir kültürün parçası olmak yerine, Yahudi kültürünü ayakta tutmaya çalıştılar.
Yahudi toplumu Türk toplumu içinde uyumlu bir şekilde yaşamış mı, yoksa kendi kimliğini korumaya özen mi göstermiştir? Türk-Yahudi ortak karakteri taşıyan bir ürün, bir mimari eser görmek mümkün değildir.
İstanbul Yahudileri, şehrin ticaret, kültür ve toplumsal hayatında tarih boyunca önemli bir rol oynamış; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte İstanbul’un çok kültürlü kimliğine Yahudiler olarak, varlıkları hissedilmiştir.
Yahudilerin İstanbul’daki varlığı ve etkilerini birkaç başlık altında özetleyeyim:
Tarihi varlıkları: Bizans Dönemi: Yahudiler, Roma İmparatorluğu’ndan itibaren Konstantinopolis’te (İstanbul) yaşamaktaydı. Bizans döneminde zaman zaman baskılara maruz kalsalar da ticaret ve zanaatta etkin oldular.
Osmanlı Dönemi: 1453’te İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, Yahudilere geniş haklar tanıdı. 1492’de İspanya’dan sürülen Sefarad Yahudileri büyük ölçüde Osmanlı’ya, özellikle İstanbul’a yerleşti. Bu meyanda, kendilerine tahsis edilen haklarını, Fatih kanunnamesi ile 1956’ya kadar korudular.
Cumhuriyet Dönemi: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da İstanbul, Türkiye Yahudilerinin kültürel ve dini merkezi olmaya devam etti.
Nüfus varlıkları: 16.ve 17. yüzyıllarda İstanbul’daki Yahudi nüfusu Avrupa’nın en büyük Yahudi topluluklarından biriydi. Özellikle Filistin’de yerleşmeler başlayınca, 1950 den sonra, İstanbul’dan Filistin’e ciddi sayıda göçler olmuştur. Avrupaya ve Amerikaya yerleşimler ise, çok az sayıda olduğu bilinmektedir.
Günümüzde ise Türkiye’deki Yahudi nüfusunun büyük çoğunluğu hâlâ İstanbul’da yaşamaktadır (yaklaşık 15.000 civarı). Ancak İsrail-İstanbul arasında çifte vatandaşlık statüsünde olanlarda mevcuttur.
Ticaret ve Finans: Osmanlı döneminde Yahudiler özellikle dokumacılık, kuyumculuk, matbaacılık ve deniz ticareti alanlarında etkin rol oynadı.
Matbaa: 1493’te Osmanlı’daki ilk matbaa, Yahudiler tarafından İstanbul’da kuruldu. Bu, ilim ve kültür hayatı açısından büyük bir gelişmeydi.
Tıp ve Diplomasi: Yahudi hekimler ve tercümanlar Osmanlı sarayında görev aldı. Diplomasi ve uluslararası ilişkilerde de köprü rolü üstlendiler.
Sanat ve Mimari: Sinagogları, mezarlıkları ve edebi eserleriyle İstanbul’un kültürel mozaiğine katkı sağladılar.
İnanç ve sosyal durum: İstanbul’da çok sayıda sinagog inşa edilmiştir (Ahrida, Neve Şalom, Ashkenaz vb.).
Yahudi cemaatinin kendine özgü okulları, hayır kurumları ve basın organları olmuştur. Örneğin, Ladino (İspanyolca’nın bir lehçesi) diliyle çıkarılan gazeteler İstanbul’da uzun süre yayımlanmıştır.
Yahudiler, Balat, Hasköy, Kuzguncuk gibi semtlerde yoğun olarak yaşamış, bu bölgelerde izlerini bırakmışlardır. Ne var ki, boğazın en nadide yerlerinde, “kale villalarda” yaşamaktadırlar.
Günlük yaşamımıza etkileri: İstanbul Yahudileri, günümüzde Türkiye’nin azınlık cemaatlerinden biri olarak varlıklarını sürdürmektedir. Ancak küresel emperyalistlerin beşinci kol faaliyetlerini, basın ve medya marifeti ile yürütmekte, strateji belirlemek ile ilgili çalışmalar yapıldığını da müşahede edebiliyoruz.
Kültürel mirasları, sinagogları, festivalleri ve yayınlarıyla İstanbul’un çok kültürlü yapısının bir parçasıdırlar.
Yahudi cemaati, hem Türk toplumu içinde uyumlu bir şekilde yaşamış, hem de kendi kimliğini korumaya özen göstermiştir. Bu meyanda, Filistin’deki Yahudi yerleşimcilerin ve yapılanmaların ihtiyaç ve lojistiğini de karşılamak konusunda, yoğun gayretler içinde oldukları da bilinmektedir.
İstanbul Yahudileri, şehrin ticaret, kültür ve toplumsal hayatında tarih boyunca önemli bir rol oynamışlardır. İlk zamanlarda hissedilmeyen, daha sonraları ülke yönetiminde etkili olacak siyasi hareketlerin mimarları da Yahudiler olmuştur. Özellikle 2.Abdulhamit döneminde, Emanuel Karasso ve Şürekâsı, “Filistin’e yerleşme” temel alınarak, ülke politikalarını yönlendirecek faaliyetlerde görmek mümkündür. Bu meyanda, bölücü Kürt hareketinde, hatta Sait Nursi’nin öncülük yaptığı “Nur hareketi” Selanik sürgününden sonra, siyasi bir veçheye bürünmesinde, Yahudilerin parmak izi olduğunu unutmamak gerekir.
Esasında küresel emperyalizmin tetikleyici unsurları da İngilizlerle birlikte, Yahudilerdir. Dolayısıyla, ülkemizde cereyan eden siyasi faaliyetlerde de etkileri varlıklarının bir işaretidir.
Özellikle, Yahudi olmayan Yahudiler marifeti ile işlerini yürüttüklerini, birçok sosyal,ekonomik ve siyasal hareketlerin faillerinde bulmak mümkündür.
Nesim Yalvarıcı
YORUMLAR