İran’ın fethinden sonra, Emevilerin halifeliği alması, İslam dünyasında ve Türkistan coğrafyasında inanılmaz olaylara sebep olmuştur. Bu...
İran’ın fethinden sonra, Emevilerin halifeliği
alması, İslam dünyasında ve Türkistan coğrafyasında inanılmaz olaylara sebep
olmuştur. Bunu gerçekleştiren horasan valisi Kuteybe bin Müslimdir.
Kuteybe
bin müslim: 669’da (H. 49) Basra yakınlarında doğdu. Bahile kabilesine
mensuptu.
Genç yaşta askerî kabiliyetiyle öne çıktı ve
Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân’ın dikkatini çekti. 705’te Horasan
valiliğine getirildi.
Horasan’dan başlayarak Mâverâünnehir
bölgesine (Ceyhun Nehri’nin ötesi, yani bugünkü Özbekistan, Türkmenistan,
Kazakistan’ın bir kısmı) seferler yaptı.
Uyguladığı zulüm politikaları; bütün Türkistan’ı
kılıçtan geçirilerek, eli kılıç tutan bütün erkekleri katletti, kadınları
cariye ve çocukları köle pazarlarında sattırdı. Büyük ekseriyetini de, Kuzey
ıraktan Şama kadar uzanan bölgelere yerleştirdi.
Kuteybe’nin Türkistan’da uyguladığı politikalar,
Emevilerin güdümündeki Müslümanlar tarafından gizlendiği için, biz Türkler
tarafından pek bilinmez. Oysa Türkistan’dan önemli göçler, Zalim Kuteybe bin
Müslim tarafından uygulanmıştır.
Bu gün hala Hristiyan olan Sibirya Müslümanları,
Kuteybenin işlediği cinayet ve zulümden ötürü; “Müslümanlık bu anlayışa sahip
bir din ise biz ona girmeyiz” deyip İslam’a ve Müslümanlığa uzak durdular.
Irak Türkmenleri,
Abbasîlerden önce Kuteybe tarafından yerleştirilmeleri, mahfuz tutulan
bir konu olması sebebi ile pek az bilinen bir konudur.
Emir Timur’un, Şam’ı fethettikten sonra, Yezidin
mezarından cesedini çıkararak yakması, mezarının bulunduğu yeri umumi tuvalet
yapması, tarihin arka planında, Kuteybe’den alınan intikam olarak
düşünülmektedir.
Irak Türkmenleri, Irak’ın kuzeyinde ve özellikle
Kerkük, Musul, Telafer, Erbil ve çevresinde yaşayan, köklü bir Türk
topluluğudur. Irak’taki Türkmen nüfusunun oluşumu, tarih boyunca çeşitli
göçler, fetihler ve devletlerin yerleştirme politikaları sayesinde
gerçekleşmiştir. Türkmenler, yaklaşık bin yıldır bu coğrafyada yaşayan en
önemli etnik topluluklardan biridir.
İlk Türk varlığı Abbasiler döneminde
görülür.
Abbasiler, Orta Asya’dan Türk boylarını askerî
birliklerde görev yapmak üzere Irak’a getirmiştir.
Bu dönemde özellikle Bağdat ve çevresine yerleşen
Türkler, Irak’taki Türkmen varlığının temellerini atmıştır.
11.yüzyılda Büyük Selçuklu Devleti Irak’ı hâkimiyetine
aldı.
Oğuz boylarına mensup binlerce Türkmen aile Irak’a göç
ederek Musul, Kerkük, Erbil ve çevresine yerleştirildi.
Türkmenler bu dönemde hem tarımla uğraştı hem de
askerî görevler üstlendi.
Selçuklulardan sonra bölgede Musul Atabeyliği
(Zengiler) ve Irak Selçukluları hüküm sürdü.
Türkmen toplulukları, bu beyliklerin koruması altında
kalıcı olarak bölgeye yerleşti.
Böylece Türkmenler sadece asker değil, şehirlerin
önemli halk tabakasını oluşturan bir unsur haline geldi.
Osmanlı Devleti, 1535’te Irak topraklarını
hâkimiyetine kattı.
Osmanlı, bölgenin güvenliğini sağlamak ve stratejik
şehirleri korumak için Anadolu’dan Türkmen ailelerini Irak’ın farklı
noktalarına yerleştirdi.
Özellikle Kerkük, Musul, Telafer, Erbil, Altunköprü
ve Tuzhurmatu gibi bölgelerde yoğun Türkmen nüfusu oluştu.
Osmanlı yönetimi altında Türkmenler dil, kültür ve
kimliklerini koruyarak varlıklarını sürdürdü.
Osmanlı sonrası Irak Krallığı (1921) ve daha sonra
kurulan Irak Cumhuriyeti dönemlerinde Türkmenler azınlık konumuna düştü.
Buna rağmen nüfus açısından Irak’ın en büyük üçüncü
topluluğu olmaya devam ettiler.
Günümüzde Türkmenler, Irak’ın siyasi, kültürel ve
sosyal hayatında önemli bir rol üstlenmektedir.
Irak’taki Türkmen nüfusunun oluşumu, tarihsel olarak Abbasi
döneminde başlayan ilk Türk yerleşmeleri, Selçuklu ve Atabeylikler
döneminde gerçekleşen büyük göçler ve Osmanlı’nın yerleştirme
politikaları sonucunda şekillenmiştir. Günümüzde Irak Türkmenleri, hem Türk
dünyasının hem de Irak’ın ayrılmaz bir parçası olarak varlıklarını
sürdürmektedir.
Ancak, küresel emperyalizmin piyonları konumundaki
siyasal Kürt hareketi, büyük İsrail hayalinin hayata geçirilmesinde, önemli bir
unsur olarak varlık göstermektedir. Özellikle, Irak bölgesinde yaşayan
Türkmenler hedef konumundadırlar.
Milli duyarlılıktan mahrum siyasal İslamcılar ve
zihnen batıya entegre olmuş sol siyaset, Türk milliyetçilerinin varlığına kast
eden siyasi Kürt’çüler, Irak Türkmenlerinin durumunu ilgiden uzak kalmasını
sağlamaktadırlar.
19. asrın başlarından itibaren, Osmanlının altı yüz
sene bastırdığı “Türklük olgusu” yeniden uyanmış, emperyalistlerce Anadolu’dan
çıkarılmak istenen Türklerin, “Türk milliyetçiliği” ideali ile varlığını
korumuştur. Anlaşmalardan doğan haklarla Irak Türkmenlerinin varlığı da teminat
altına alınmıştır.
Sonuç olarak, Irak Türkmenleri, bütün baskılara
rağmen, Arap, Kürt, Yahudilerin emperyalist siyasetlerin güdümünde hareket
etmeleri, Türkiye’yi yönetenlerin duyarsızlığına rağmen şerefli bir mücadele
vermektedirler. Ve var olma mücadelesindeki kararlılıklarını sürdürmektedirler.
Nesim Yalvarıcı
YORUMLAR