Zengezor koridoru, jeostratejik konumu ile dünya siyasetinde, siyasi dengelere etki eden bir özellik kazanmıştır. Onun üzerinde, siyasi ...
Zengezor
koridoru, jeostratejik konumu ile dünya siyasetinde, siyasi dengelere etki eden
bir özellik kazanmıştır. Onun üzerinde, siyasi mülahazalardan uzak,
duygusallığı bir tarafa bırakarak, aklıselimle değerlendirilmesi gerekir.
Zengezor
koridoru, Nahcivan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayan ve yaklaşık kırk beş
kilometrelik bir yol olmasına rağmen, önemi daha da fazladır.
ABD’de
yapılan ve Ermenistan-Azerbaycan
arasında varılan son anlaşmayla birlikte Zengezur da "Uluslararası
Barış ve Refah için Trump Rotası" veya kısaca TRIPP olarak adlandırılan
bir transit koridora dönüştü.
Koridor,
Türkiye ile de sınırı olan, Azerbaycan'a bağlı Nahçıvan bölgesinden başlıyor ve
Ermenistan'ın güneyinde Zengezur (Ermenice Syunik) üzerinden geçerek bu bölgeyi
Bakü'ye bağlıyor.
Azerbaycan
ve Nahçıvan, Ermenistan topraklarının 32 kilometrelik bir bölümüyle birbirinden
ayrılıyor. Yani Azerbaycan'ın Nahçıvan ile doğrudan kara sınırı yok. Bakü için
bu koridor, Nahçıvan'a doğrudan bir kara bağlantısı sunacak ve Türkiye ile de
bağları güçlendirecek.
Koridor
ayrıca Azerbaycan'ın küresel ölçekte önemli bir ulaşım ve lojistik merkezi
olarak konumunu güçlendiriyor.
Anlaşma
uyarınca TRIPP rotası, Ermenistan yasalarına göre işletilecek ve ABD
liderliğindeki bir konsorsiyum tarafından yönetilecek. Yani koridoru kullanma
ile ilgili prosedür, Ermenilerin belirleyeceği esaslara göre uygulanabilecektir.
Öncelikli
amacın ticari olduğu vurgulanıyor. Buna göre anlaşma ticari bağlantıyı,
altyapıyı (örneğin demiryolu, boru hatları, fiber optik) ve bölgesel
entegrasyonu teşvik etmeyi amaçlıyor. Burada hesaplanan temel husus, istihbaratın
en etkin ve kolay sağlanacağı altyapıdır.
Öte
yandan Güney Kafkasya'daki geleneksel Rus etkisini zayıflatarak ve ABD'yi kilit
bir bölgesel güç konumuna getirecek bir değişimin de habercisi.
Eylül-Kasım
2020’deki II. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan, Türkiye’nin desteğiyle önemli
kazanımlar elde etti. Bu savaşa müdahale etmeyen ve sessiz kalan ABD, Zengezor
koridorunun yapılanmasına bizim müdahalede bulunmamamızı sağladı.
Savaşın
sonunda Rusya arabuluculuğunda imzalanan ateşkesin 9. maddesi, Azerbaycan ile Nahcivan
arasında Ermenistan üzerinden ulaşımın yeniden sağlanmasını öngörüyordu.
Güvenliğin
ise Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) sınır birliklerince sağlanacağı
belirtilmişti. Bu durum, bir ihtilaf meselesi olarak, uluslararası bir
problemin fitilinin yakıldığı anlamını da taşımaktadır.
Azerbaycan
bunu, Ermenistan gümrük ve sınır kontrolü olmadan işleyecek “ekstrateryal” bir
Zengezur Koridoru olarak gördü. Ermenistan ise “koridor” kelimesini reddetti,
sadece kendi egemenliği altında çalışacak normal bir ulaşım hattını kabul
edebileceğini söyledi.
Bu
süreçte Azerbaycan, koridorun açılmasını defalarca talep etti ve zaman zaman
askeri baskı uyguladı. Sınır çatışmaları ve kuşatma girişimleri arttı. Zengezur
konusu, Dağlık Karabağ’daki Ermeni nüfus üzerindeki baskılarla birlikte de
gündeme geldi.
Buraya
kadar olan gelişmeler, Zengezor
koridorunun görünen yüzü olarak anlaşılabilir. Ancak görünmeyen yüzünü
öngörmemiz içinde onlarca tehlikeli oyunların olduğunu fark etmekte fayda
vardır. Zira tarafların hiç biri niyetini açıktan ifade etmediğini, bilakis bir
örtünün arkasından meseleyi şekillendirdiğini biliyoruz.
ABD,
Ermenistan yasalarına uygun ve kendi yönetiminde, doksan dokuz yıllığına
denetimini de üstlenen bir anlaşma ile güney Kafkasya’yı kontrol imkânı bulmuş
oldu. Karşı hamle ne gibi bir politikayı doğuracağını öngörmek durumundayız.
Hem İran hem Rusya hem de Çin mukabil bir hareketin başlatabileceğini beklemek
gerekir.
ABD’nin,
ikinci Karabağ savaşında, Ermenistan’a karşı tarafsız durmasının sebebini bu
gün daha iyi anlamaktayız. Rusya’nın etki alanını kısıtlayarak, güney
Kafkasya’dan Rusya’yı sarmak, bu meyanda, İran’ı ise kuzeyden de kavrayarak
hareketsiz hale getirebilmek üzere, BOP kapsamında, Türkiye’nin hareket ve
manevra kabiliyetine bir sınır getirmiş oldu.
BOP
projesi ile sınırları değişecek İran’ın iç bütünlüğünü bozarak, yaklaşık yedi
ayrı devletçiğe bölecekleri görülmesi gereken bir husustur.
Bilindiği
üzere, ABD Kazakistan ile zaten diplomatik ve ticari ilişkiler içindedir. Bu
sayede, Zengezor koridorunun güvenliği bahane edilerek, CİA ajanlarının bölgede
faaliyetleri, beklenen bir husustur.
ABD
bu hamlesinde, oturmuş (stabil) bir konum kazanması sonrası, arkadan da sarmaladığı
Türkiye’yi BOP ’un planlamalarına uygun hale getireceğini öngörmemiz gerekiyor.
Çin’in
batıya ticaret yapabilmesi ise Zengezor koridoru ile denetim altına alınmak
istenmektedir. Ya da, İsrail’in düşündüğü, Akdeniz üzerinden geçen ve Zengezor koridorunu
devre dışı bırakacağı alternatif yolu cazip hale getirmeyi düşünmektedirler.
BOP
hamlesi sürdürülürken, bu projenin oyuncuları ve figüranları “ahraz” bir
pozisyon sergilemektedirler.
BOP daha ne kadar sürdürülecek? Kim ne alacak,
kim ne verecek bunu izah eden kimse yok maalesef…
Sayın
Cumhurbaşkanı; küçük dili görülür bir vaziyette, “Biz; aynı zamanda, Büyük
Ortadoğu Projesinin eş başkanıyız.” Derken sükûta uğraması, ne anlama
gelmektedir?
Geldiğimiz
noktada, bölgemizde, Türk dünyasının bütünlüğüne dair yapılacak, sosyal,
ekonomik, siyasal ve askeri gelişmeler, Ermenistan ve ABD’nin denetiminde
olacaktır.
Güney
Kafkasya denetlenir bir vaziyette olacaktır. İran, Kuzeyden ihata edilmiş
olacak ve bu meyanda, Türkiye de, en doğusundan kontrol edilerek, büyük İsrail
projesinin hayata geçirilmesi için fırsat doğmuş olacaktır. Yani Türkiye
doğudan da kuşatılmış olacaktır.
Milli
duyarlılıktan mahrum siyasi iktidarın, karşı hamlesi ise sadece seyretmek
olacağını görebiliyoruz. Zira ABD de yapılan anlaşmalarda taraf olmayışı,
sıradan bir ülke muamelesi görmesi, buna işaret etmektedir.
Zengezor
koridorunun transit olarak açılması süreci kendi içinde, tehlikeler
barındırmaktadır. Yakın gelecekte, terörize edilecek “etno-terör” faaliyetleri
ile bölge huzuru bozulacak ve asıl hedef olan “Türk Birliğini” engellemek
politikalarının devreye girmesi sağlanmış olacaktır.
ABD,
Rusya’nın Türkistan’da, hedefleyebileceği politikalarda, manevra imkânı
sağlayarak, uzlaşmacı bir yaklaşım sergileyecek, Rusya’nın eline “balta
uzatarak,” Türkistan’da kıyıma varan yeni politikalara göz yumacaktır. Rusya
ile detant politikalarına gidecektir. Çünkü Rusya her zaman batının kendisini
Türklere karşı koruması için “balta tutan el” olmuştur.
Nesim
Yalvarıcı
YORUMLAR