ÜLKÜ SAVAŞLARI

  Milletlerin varlıklarını sürdürmesi, geleceklerine dair belirledikleri gaye ve hedeflere, inançla bağlanmalarına ve tutku ile sürdürmele...

 


Milletlerin varlıklarını sürdürmesi, geleceklerine dair belirledikleri gaye ve hedeflere, inançla bağlanmalarına ve tutku ile sürdürmelerine bağlıdır. Bu durum onların yaşama iradesinin teminatıdır.

Millet olma iddiası bunu gerekli kılmaktadır. Bu durumun siyasal ve ideolojik terminolojideki karşılığı, ülkücülüktür.

Ülkü; gaye, erek ve tasavvur edilen geleceğe dair, irade ortaya koyabilmek üzere, geliştirilmiş düşünce sistemi, idealize edilmiş değerler bütününü hayatı pahasına yaşamak ve yaşatmak davasıdır.

Ülkü; hedeftir. Geçmişin geleceğe doğru çıkarılan meşalenin ışığa dönüştürülmesidir. Meşalenin hedefe ulaştırılması çabasıdır.

Ülkü için sosyolojik temelde muhtelif tarifler yapılsa da, esasta; ilham aldığı kuvvet ve inançla, inandıklarını hayata hâkim kılarak, mücadele edeceği şartları bilerek, karşı tedbirlerle donanmak ve her anını sefere çıkacak gibi teyakkuz içinde olan dava adamı kimliğine bürünmüş gelişen olayların tümümün farkındalığında (şuurunda) olmak halidir.

Süfli emellerden uzak, yüce duygular besleyen, şahsiyetli, cesur, metanetli, dirayetli, adil, merhametli çalışkan kişilikli insanlara da, ülkücü denmektedir.

Rusların “Çar Grad” ideali vardır. Sıcak denizlere inmek ve dünyaya hakim olmak, İstanbulu paytaht olarak düşünmek…

Yunanlıların ise, “megali idea” :Megali İdea ya da Megalo İdea, eski Bizans İmparatorluğu’nu yeniden diriltme hedefidir.

Ermenistan’ın hedefi; büyük Ermenistan krallığıdır.

Almanların ideali; kendilerini doğu romanın tek varsii olarak gördükleri için romayı diriltmek idealini taşımaktadırlar. “Büyük “germany” imparatorluğunu kurmak…

ABD; dünyayı, şehir devletçiklerine dönüştürüp kendi şirketleri ile yönetmek…

Yahudiler ’in ülküsü ise “Arz-ı Mev’ut “ idealini gerçekleştirmektir.

Hâsılı her milletin, kendince bir milli ülküsü vardır ve herkes, stratejik hedeflerini ona göre yapmaktadır.

Her ülkünün bir de ilham kaynağı vardır.

Türk milletinin ülküsü; dünyada var olan bütün Türkleri bir arada tutmak, Büyük Turan devletini kurmak ve Hace Ahmet Yesevi’nin belirlediği hedefi gerçekleştirmek üzere ideallerin hayata geçirmektir.

Hâce Ahmet Yesevi; “(Yeryüzünde) bir fitne kalmayıncaya ve din tamimiyle Allah’ın oluncaya kadar onlarla muharebe edin. Eğer vaz geçerlerse (onları bırakın). Şüphesiz ki Allah, ne yapacaklarını hakkıyla görücüdür.” Yani İ’layı kelimetullah ideali… (enfal suresi 39.ayet)

Görünen odur ki, bu gün dünyadaki mücadelenin asıl sevk edici gücü, her milletin var olma iradesini kendi düşünce ve ideallerine göre yürütmesidir.

O halde biz neden devlet politikası haline getiremedik ideallerimizi? Bu gün bu sorunun cevabını bulmak zorundayız.

Millet ve devlet olma bilincini insanlığa kazandırmış, insanlık tarihinin ortaya koyduğu hakikat olarak kesintisiz bir şekilde, millet şuuru içinde yaşamış Türk milleti, bir avuç serdengeçtinin dışında, geleceğini belirleyen “ülküsünün” peşinde değil?

 Devletin bütün kaleleri, devletin ülküsünü yok etmek üzere bir ameliye içindedir. Hatta ülkücü olan insanların, devlet içinde üvey evlat veya “parya” muamelesine muhatap olduklarının binlerce örneği mevcuttur. Adliye de askeriyede, maarifte, iktisatta, mülkiyede, ya dışlanmaktadırlar veya çeşitli gerekçelerle derdest edilmektedirler.

Devletin, hızla çöküşe sevk edildiğini görebilmelerine rağmen, aynı endişeyi paylaştıkları siyasi yapılanmalarında işgal edilmiş görüntüsü içinde olması, makul, hukuki, ahlaki ve örfi yönden müdahalede isteksiz ve mecalsiz olmaları belki de bundandır.

“Yitirilmiş güven” içinde, kiminle nereye ve ne kadar gidebileceklerini bilmeyecek kadar dağınık bir görüntü içinde, gidecekleri hedefi bilmeyen amacı olmayan topluluklara dönüşmüşlerdir.

Sonuç olarak, kendi ülkülerini, devletin siyasi hedefi haline getirmiş milletlerin karşısında, hangi irade ile varlığımızı sürdüreceğimiz endişesi hemen her vatan evladının başlıca meselesi hükmündedir.

Kendi değerlerinden uzaklaşmış, ideali olmayan, ruhsuz bedenlerin oluşturduğu cesetler topluluğu şeklinde yaşamaktayız. Yiyip-içmek, arzu ve heveslerini tatmin edecek günü birlik işler peşinde koşarken, milletimizi kemiren, ahlaksızlık, fuhuş, çarşı- Pazar güvensizliği, can ve mal emniyetinin yok olduğu bu ortamın bizi nereye götüreceğinden habersiz, idealsiz bir güruha dönüşmüşüz.

Karşılaştığımız her türlü felaketin çaresini ilimle, irfanla mantıkla ve vicdanla ifade edenleri de Man kurtlaşmış bir anlayışla karşılamaktayız.

 Bu durumun bir tek çaresi vardır; o da, kendimize dönmek, “özümüz” olmaktır. Hedef ve ideallerimizi bağlanmaktır. Yani Ülkü savaşlarında, kendi ülkümüzle donanıp savaşa hazır olmaktır. Yoksa gelecek nesillerimizin vahim bir akıbetinin olması mukadderdir.

Nesim Yalvarıcı

 

 

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: ÜLKÜ SAVAŞLARI
ÜLKÜ SAVAŞLARI
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2025/08/ulku-savaslari.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2025/08/ulku-savaslari.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu