TÜRK ORDUSU SİYASETE KURBAN EDİLMEMELİDİR

  30 Ağustos’ta, mezuniyetlerinden sonra göreve başlamak üzere yemin eden kara harp okulu mezun teğmenlerin, resmi ant içme töreninden son...

 


30 Ağustos’ta, mezuniyetlerinden sonra göreve başlamak üzere yemin eden kara harp okulu mezun teğmenlerin, resmi ant içme töreninden sonra, teamül haline getirdikleri ekstra “kılıç çekme” ve ant içme gösterisinde, devletin birliği ve bütünlüğü, laik devletin yapısı ve Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığı ifade eden sözlerini iktidar kendisine tehdit olarak algılarken, muhalefet ise siyasi isteklenme (motivasyon) olarak değerlendirdi. Ülkenin içinde bulunduğu vahim duruma dair vatandaşları umut olacak herhangi bir öngörüyü dile getirmeyen siyaset ehli, can simidi gibi, bu olaya sarıldı ve bu sayede taraftarlarını kendi etrafında konsolide etmeye çalıştı. Ancak istenilen netice alındı mı? Sanmıyorum. Çünkü vatandaşların içinde bulunduğu durumdan çok uzakta cereyan ettiği için, işi zamana bıraktılar…

Olay, iktidarın iddia ettiği ve adına “vesayet” dedikleri gelişmeye işaret ederek, orduya gözdağı vermek istemesi, ordunun asli görevinin dışında olmaması gereğini hatırlattı. Aslında, ant içme metni de tam olarak asli görevlerine bağlılık temelindedir.

Ordu emir -komuta temelinde görev yapmaktadır. Ve siyasetten uzak tutulması gerekir. Kara harp okulu ve milli savunma üniversitesi dâhil, bütün atamaları iktidarın inisiyatifi ile olmaktadır. Eğer kendi kontrolünden çıkmış bir harp okulu var ise kendisini gözden geçirilmeleri gerekir. Milli savunma bakanlığı ve genelkurmay kademelerinin meseleyi silahlı kuvvetlerin görev ve yetkilerini kullanma esasına göre değerlendirilen bir hukuki sürece havale etmelidir. Yoksa siyasetin hüküm verebileceği bir durum değildir.

Hele hele, yılda 18 bin kişiyi, hangi amaçla eğittikleri muhal olan, muhtelif bölgelerde hayatı idame etmek üzere, ideolojik ve psikolojik eğitim verilen imam hatiplilerin toplantısında, ağdalı bir üslupla ifade edilmesi, akla kuvvet gösterisine varan bir psikoloji ile hareket noktasına taşınmasına varılır.

Muhalefetin ise, karşı düşünce ile taraftarına “biz hala ordu içinde aktif olarak varız” demeye gelen tavrı, hoş karşılanan bir durum değildir. Bu durum, iktidarın iddialarına kuvvet vermektedir. Toplumu kamplara ayırma ve gerginlikten istifade etmek bir siyaset değil, mahalle kavgasında sergilenen tavırdır.

Etrafımızın düşman kuvvetlerle çepeçevre sarıldığı bir atmosferde bu ve benzeri durumlardan kaçınmak gerekir. Gazze’de İsrail’in başarılı olması, doğuda İran destekli Kürt siyasi hareketi, güneyimizde birleşik haçlı gücünün İsrail’e desteği ile “vaat edilmiş topraklara” taarruzu var iken, enerjimizi boşa ve gereksiz işlerle geçirmemiz sakıncalıdır.

Bilmemiz gereken önemli tehlike, birleşik Haçlıların vaat edilmiş toprakları, İsrail oğullarına, Yahudiler de, yani İsrail oğullar da, Kürt etnik yapısının devlet olabilmesi için onlara vaat etmektedir. Şunu anlamamız lazımdır; küreselciler, Yahudi sermayesi ile silah satarak gelir elde ederken, onlara Tevrat’taki vaat edilmiş topraklar konusunda lojistik destek vereceğini ifade etmektedir. Yahudiler de, Kürtleri o bölgede devlet kurmaya teşvik ederek, Kürtleri bölge ülkeleri ile savaştırmak sureti ile savaşan gurupları zayıf düşürerek, kendisinin hareket alanı için zemin hazırlıyor. Böyle bir zamanda içte ve dışarıda gelişmekte olan bütün gelişmeleri aklıselim ile takip edip gereğini yapmamız gerekmektedir.

Bu esasa göre, ordumuzun yıpratılmasına dönük her tür hareketi bu açıdan değerlendirmemiz gerekmektedir.

Türk ordusunun teşkilat yapısı içinde, teğmenler çok önemli bir konumdadırlar ve her teğmen adayı kendisini genelkurmay başkanı sıfatında görür. Bu psikolojisini canlı tutmak için ona askeri şahsiyet vermek ve kurmay olabileceği ufukları göstererek, hem jeopolitik duyarlık bakımından yetişmesini, hem de taktik manevra kabiliyetinin en üst noktaya taşınması gerekmektedir. Aksi durumda siyasetin içine çekmek suretiyle onları siyasi tepinme mecrasına çekmek, hem milletimize, hem devletimize hem de geleceğimize kast etmek olacaktır. Her kes elini vicdanına koyarak, aklıselimi tercih etmelidir.

Yoksa güneyimizdeki tasarlanan kasırganın emarelerini görebilen milli duyarlılık sahibi insanların tespitlerine göre, siyasete kurban edilen silahlı kuvvetlerimiz ile kapsamlı bir mücadelede başarı şansımızı azaltmış oluruz.

Nesim Yalvarıcı

 

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: TÜRK ORDUSU SİYASETE KURBAN EDİLMEMELİDİR
TÜRK ORDUSU SİYASETE KURBAN EDİLMEMELİDİR
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2025/08/turk-ordusu-siyasete-kurban.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2025/08/turk-ordusu-siyasete-kurban.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu