TRUVA ATI OLARAK AK PARTİ TARAFINDAN MECLİSE TAŞINAN HÜDA PAR NE YAPMAK İSTİYOR?

  HÜDA PAR'ın Diyarbakır'da “Kürt meselesine İnsani Çözüm” adlı çalıştayı, bu ülkenin insanlarının karşı karşıya bulunduğu durumu ...

 


HÜDA PAR'ın Diyarbakır'da “Kürt meselesine İnsani Çözüm” adlı çalıştayı, bu ülkenin insanlarının karşı karşıya bulunduğu durumu anlaması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Zira yüz yıl önce tasarlanıp uygulanamayan, hatta teklif dahi edilemeyen bazı önermeler (Sevr dayatmalarının aynısı) bugün ülke sınırları içinde, ülkeyi yöneten siyasi iradenin himayesinde yapılıyor olması, ivedi olarak aklımızı başımıza alıp inisiyatifi ele almamız gerektiğini göstermektedir.

AKP kontenjanından seçimlere girerek parlamenter olan ve girdikten hemen sonra kendi partisi olan HÜDA PAR'a geçen Zekeriya Yapıcıoğlu, PKK ve ayrılıkçı Kürt siyasetçilerle oluşan yumuşama ikliminde, aynı hedeflere farklı bir mecrada yerini almıştır. Çalıştay, mantığı gereği, kamuoyuna bilgi verilmesi istenen bir konuda, konunun uzmanları tarafından yapılan ve konuları itibarıyla kategorize edilerek, bir planlama ile üzerinde fikir yürütülen, o fikirlerin bütün olarak ele alındıktan sonra “deklarasyona” bağlanan bir çalışma şeklidir. Yapılan çalıştayda da planlamalar bu şekilde yürütülmüş ve çalışma on beş maddelik bir “deklarasyona” bağlanmıştır.

İki önemli husus dikkat çekmektedir: Birincisi, “Kürt meselesi” ajite edilerek “insani boyut” içinde ele alınmıştır. Konuların belirtilen kategorilerine baktığımızda, Batı dünyasının “Doğu Roma'yı ihya etmek üzere”, bizim “Şark Meselesi” dediğimiz “Türklerin Anadolu'dan çıkarılması” idealinin belli zamanlarda uygulamaya sokulmasıdır. Yüz seneden beri yürütüldüğüne dikkat çekilmesi bu iddiamızı kuvvetlendirmektedir. Aynı zamanda Sykes-Picot Anlaşması çerçevesinde sınırların belirlenmesi ve siyasal Kürt hareketine bırakılması talebi de düşüncemizi kuvvetlendirmektedir.

Peki Sykes-Picot Anlaşması nedir? Sykes-Picot Anlaşması, 1916 yılında Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanan, Rusya ve İtalya tarafından onaylanan, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması durumunda karşılıklı olarak kabul edilen etki ve kontrol alanlarını tanımlayan gizli bir anlaşmadır. Anlaşma, Üçlü İtilaf'ın I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nu yenilgiye uğratmada başarıya ulaşacağı varsayımına dayanıyordu ve İmparatorluğun bölünmesini öngören bir dizi gizli anlaşmanın parçasını oluşturuyordu. Anlaşmaya yol açan birincil müzakereler 23 Kasım 1915 ile 3 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İngiliz ve Fransız diplomatlar Mark Sykes ve François Georges-Picot, üzerinde mutabık kalınan bir memorandumu imzaladılar. Anlaşma, 9 Mayıs ve 16 Mayıs 1916 tarihlerinde ilgili hükümetler tarafından onaylandı.

İkinci husus, katılımcıların AKP'de fiilen siyaset yapan şahıslardan oluşmasıdır. AKP milletvekilleri Mehmet Metiner, Sait Yüce, Abdurrahim Akdağ, Orhan Miroğlu; eski AKP Diyarbakır İl Başkanı Av. Muhammed Akar, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili ve DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, eski HDP Milletvekili Altan Tan katıldı. Siyasetçilerin yanı sıra Akit yazarı ve sözde tarihçi Mustafa Armağan, dinci yazar Müfid Yüksel ile Saidi Kürdi'nin yeğeni ve Nur Cemaati'nin okuyucular kolunun elebaşlarından Sabri Okur da yer aldı.

Sonuç bildirgesinin tamamı şöyle:

“Bizler, yeni yüzyılda Kürt Meselesinin çözümü için aşağıdaki tespit ve çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz:

             Kürt meselesi, yüz yıldır çözüm beklemektedir. Çözümsüz kalması halinde gelecek nesillerin heba olmasına sebep olacaktır. Bir yüzyıl daha kaybedilmemeli, barış ve adalet ile yepyeni bir yüzyıl birlikte inşa edilmelidir.

             Kürtler, mevcut çatışmaların en büyük mağdurudur. Bu nedenle Kürdistan'da yaşayan tüm insanlar bölgede huzur istemektedirler. Ankara'nın saadeti, Diyarbakır'ın huzuruna bağlıdır.

             Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri dikkate alınmadan yüzyılların oluşturduğu sorunları çözmek mümkün değildir. Bu hassasiyetlerin başında İslam gelir ve İslami değerlere aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkı nezdinde karşılık bulmayacaktır.

             Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları neticesinde ortaya çıkan ve bugüne kadar yüz binlerce insanın ölümüne ve büyük acıların yaşanmasına yol açan silahın ve şiddetin Kürt meselesi için bir çözüm enstrümanı olmadığı, bilakis bu yöntemin Kürtlerin sahip olduğu beşeri ve siyasi gücü kriminalize ettiği ortaya çıkmıştır.

             Savaş baronlarına ve askeri vesayetten yana olanlara bir daha fırsat verilmemelidir. Silahı bir çözüm yöntemi olarak gören anlayış, başta siyaset kurumunun tüm bileşenleri olmak üzere toplumun tamamı tarafından mahkûm edilmelidir. Kürt meselesinin çözüm adresinin siyaset kurumu olduğu asla unutulmamalı, siyasi yollarla yürütülen çalışmalar desteklenmelidir.

             İç cephenin güçlenebilmesi için ulusçu resmi ideolojinin inkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmelidir. Ayrımcılığın sonlandırılması için yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı, temel hak ve hürriyetler hiçbir şarta bağlanmamalı ve pazarlık konusu yapılmamalıdır.

             Bugüne kadar edebiyatını çokça yapılan kardeşliğin artık hukuku da tahakkuk ettirilmelidir.

             Kürtlerin büyük bir saygıyla andığı Şeyh Said-i Palevi gibi Kürt alimlerine yapılanlar başta olmak üzere bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mezar yerleri ivedilikle açıklanmalıdır.

             Ülkemizde siyasal istikrarın ve birlikteliğin tahkim edilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında yazılan tarih ve edebiyat kitaplarındaki resmi ideolojinin gerçeğe aykırı tezlerinden vazgeçilmelidir. Kürtlerin ve Türklerin Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı gibi kritik süreçlerdeki tarihsel birliktelikleri sahih bir surette yeniden yazılmalıdır.

             Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitimin önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır. Anayasada Kürtlerin yokluğu değil, varlığı güvence altına alınmalıdır.

             Bir önceki çözüm sürecinde yapılan hatalar bir daha tekrar edilmemelidir. Toplum nezdinde çözüme yönelik güveni zedeleyecek her türlü söz, tavır ve davranıştan mutlaka kaçınılmalıdır.

             Kürt meselesinin kaynağını oluşturan Kemalist zihniyetin ürünü olan darbe anayasası değiştirilmeli ve eşit vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

             Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğu tanımlamasından vazgeçilmelidir. Devlet diline hakim olan ırkçı, dışlayıcı ve inkarcı söylem tüm mevzuattan, literatürden ve eğitim müfredatından çıkarılmalıdır.

             Kürtleri birbirinden ayıran Sykes-Picot sınırları sembolik hale getirilmeli; insani, ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi ve sılayı rahim hukukunun yerine getirilebilmesi için gerekli bütün kolaylıklar sağlanmalıdır.

             Kürtlerin bireysel ve toplumsal haklarının tanınması, güvence altına alınması, barışın ve adaletin sağlanması ve güçlü ortak bir geleceğin inşası için tüm taraflar gecikmeksizin sorumluluk almalıdır.”

HÜDA PAR, Sykes-Picot sınırlarının sembolik hale getirilmesini öneriyor. Parti, Kürtler arasındaki insani, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesini savunuyor. Görmekteyiz ki, cumhur ortaklarından birinin organize ettiği bu çalıştay, AKP’nin “alacakaranlık kuşağı partisi” olduğu, Türkiye ve Türk milleti ile problemi olanların ortaklaşa kurdukları bir yıkım partisi durumundadır.

Bu çalıştayın sonuç bildirgesinde ifade edilen hususların tümü, başta dil, sınırlar, toprak bütünlüğü ve geçmişte devlete başkaldırmış asilerin gündeme gelmesi hukukçuların ve adalet bakanlığının tahkikatını ve soruşturmasını gerektirmektedir. Ancak, devleti sevk ve idare eden iradenin işin merkezinde olması, devletin işgal edilerek, çökertilmek üzere meşruiyet arayışı şekline dönmüştür.

Bir adım sonrası, hukuken devlet bütünlüğünü savunan bir mekanizmanın hareket etmemesi halinde, milletin bizzat “ihkak-ı hakka” gitmesi yolu açılacaktır.

Bu durumu, millet bütünlüğü yönünde düşünen insanlar biliyorlar ki Türk -Kürt kardeştir. Kürtleri kullanarak siyasi rant peşinde koşanlara karşı milli bir vazife ise, fiili işleyenlere karşı meşru müdafaa hakkını kullanmaktır. Bunun göstergesi olarak da “Şark Meselesi'ni” bir çalıştayda bütün yönleri ile ortaya koyabilecek bir çalışma yapmak ve sonuç bildirisinin devletin yetkililerine sunmak, aynı zamanda bütün dünyaya ilan etmektir.

Neticesi ne olursa olsun, tüzel kişiliğinde milliyet şuurunu esas alan bir teşkilatımız bu konuyu ele almalıdır. Nesim yalvarıcı

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: TRUVA ATI OLARAK AK PARTİ TARAFINDAN MECLİSE TAŞINAN HÜDA PAR NE YAPMAK İSTİYOR?
TRUVA ATI OLARAK AK PARTİ TARAFINDAN MECLİSE TAŞINAN HÜDA PAR NE YAPMAK İSTİYOR?
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2025/08/truva-ati-olarak-ak-parti-tarafindan.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2025/08/truva-ati-olarak-ak-parti-tarafindan.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu