“Terörsüz Türkiye Projesi,” belirsizliğini korumaktadır. Alınan kararların “sözde fesih” kararından başka bir gelişmeyi göremiyoruz. O...
“Terörsüz Türkiye
Projesi,” belirsizliğini korumaktadır. Alınan kararların “sözde fesih”
kararından başka bir gelişmeyi göremiyoruz. Oluşan atmosferden istifade eden bölücüler
durmaksızın iddialarını tekrar etmektedirler. Karşılıklı centilmenlik
ziyaretlerinin dışında, sürekli kamuoyunda bölücülüğün yoğun propagandası
yapılmaktadır.
Erbil merkezli yapılan
yayınlarda ise, bazen sokak röportajlarında, bazen yetkililere uzatılan
mikrofonlarda yapılan konuşmalar, insanı dehşete düşürmektedir. Nitekim bir
sokak röportajında; “Irak parçalandığı gibi, Türkiye, İran ve Suriye de
parçalanmalıdır.” Beyanatında bulunulmaktadırlar. Bu ve buna benzer
beyanatların sosyolojik, tarihsel ve toplu durum (konjonktürel) gerekçelerini
de izah etmekten kaçınılmamaktadır.
Halkı Müslüman olan
ülkelerin arasında, siyasi ve mezhebi problemlerden ötürü paramparça bir
görüntü sergilemektedirler. Bu ise bölgede, küresel emperyalizmin manevra
kabiliyetini arttırdığı gibi, problemlerinde giderek derinleşmesini
sağlamaktadır.
Emperyalistlerin başat
konumdaki aktörü durumuna gelmiş Bölücü Kürt siyaseti, Kürtlerin geleceği ile
ilgili en ufak bir endişe duymadığını da görebiliyoruz. Zira dünya; 3.dünya
savaşına hazırlık yaparken, bölgesel ve küresel güçlerin karşı karşıya
gelmeleri, savaş sonrası bölgesel müdahalelerden çekilebilecekleri
düşünüldüğünde, bir özdeyişte ifadesini bulan; “sular kabardığında, balıklar
karıncaları yer, sular çekildiğinde ise karıncalar balıkları yer.” Gündeme
gelir. Bu durum ise, desteksiz kalmış “bölücü Kürtlerin” vahim bir durum
yaşamalarını sağlayacaktır.
Aslında bilinmesinde
yarar olan bir husus ta, Kürtleri hareketlendiren unsurların, Kürtlerin
geleceği ile endişe duymadıklarını ve on binlerce kilometre öteden verdikleri
desteklerin sadece bölgedeki enerji kaynaklarının kullanmaya dönük olduğu,
kaynakların verimsizleştiği veya tüketildikten sonra ,”tufan olacağı”
umurlarında değildir. Bu organizasyonu ise, Kürt olmadıkları halde, ”Kürt
imişler” gibi görünen gayrı Müslim unsurların vekâleti ile yürütülmektedir.
Emperyalist siyasetin
kurucu iradesi ve ilk uygulayıcılarından İngilizlerin, Hindistan’ı terk
ederken, geride bıraktığı bölgesel siyasi meselelerden ders çıkarmakta fayda
vardır. Sessiz direnişten sonra kumaş sanayisinin hükmü ortadan kalkınca, “tası
tarağı toplayıp” giden İngiltere, Britanya adalarına çekilmek durumunda
kalmıştır.
Ortadoğu, kadim dünyanın
en fazla çile çeken topraklarıdır. Bu gün bu coğrafyada, bir hakikat vardır ki; ülkemiz, her hareketten etkilenebilecek konumdadır.
Onun içinde alacağımız her karar, atacağımız her adım, geleceğe etkilerini
düşünmemiz gerekmektedir.
“Terörsüz Türkiye
Projesi” iç politikaya kurban edilecek bir karar değildir. Ülke bütünlüğü ve
milletin – devletin geleceğini garantiye almayan, onun bunun kuklası bir terör
örgütü muhatap alınarak alınacak bir karar, hiç değildir.
Emperyalizmin, ABD,
İngiltere’nin İsrail’e etki alanı oluşturmak üzere yapılandırdığı, PKK/KCK/PYD/
YPG’nin bir başına bırakılacağını mı
zannediyorsunuz? Şimdiden; “PKK dışındaki terör örgütleri, anlaşma bizi
bağlamaz, anlaşma PKK’yı bağlar demektedirler. Buradan çıkan netice şudur; PKK
kendisini feshederek, ABD İngiltere, Fransa ve İsrail’in desteğindeki Kuzey
Irak bölgesindeki özerk bölgeye müdahale edemeyeceğini düşünmektedir. Zira
böyle bir risk her zaman düşünülebilir. Devletimizi küresel emperyalistlerle
karşı karşıya getirmeyi hesap etmektedirler.
Suriye de, Bölücü örgütün
silah bırakarak güvenlik güçlerine bütünleşmiş olacakları ile ilgili savunma
bakanının verdiği mühlet, sona ermesine rağmen, anlaşmada karara bağladıkları esaslar
uygulanmaması, düşündürücüdür. AKP Suriye göçmen politikasında, kandırıldığını
mı anlamalıyız. Yoksa bu organizasyonun uygulanmasında, AKP ve hükümet,
taammüden mi bulunmaktadır? Milleti mi kandırıyorlar.
DEM parti, bir yandan
kendi propagandasını ve bölücülüğü, meşru kavramlarla (Barış ve kardeşlik)
birlikte sunarken, diğer yandan, PKK’nın bölgede işlediği cürüm tahribat
sebebiyle tepki görebileceği endişeleri mevcuttur. Yani dağda PKK eşkıyasının
tehdidi bertaraf edilir ise, sahada
siyaset yapabilme imkânı olmayabilir. Son zamanlarda, silahları teslim etmekte
işi ağırdan almaları, bir takım şartlar ileri sürmelerindeki sebep bundandır.
Bölücülüğü meşru
zeminlerde, meşru bir düşünce imiş gibi sürekli gündemde tutmada ön ayak olan
Cumhur ittifakı, neyi hesapladığını veya neyi hesaplamadığını bilmiyoruz. Çünkü
her şey, Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanlığına endekslendiğini
anlamamama için “saf” olmak gerekir.
Bu güne kadar, AKP’nin
uyguladığı yanlış siyasetlerde, “yanıldık, kandırıldık” diyecek, Bahçeli ve
ekibini işaret ederek kendisini aklamaya çalışacaklardır.
Sonuç olarak, darbe
anayasası dedikleri ve 177 maddenin 134 maddesini değiştirdikleri anayasa,
küresel emperyalistlerin iklim ve sağlık yasasına uyumlu hale mi getirilmek
isteniyor? Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilmesine imkân
verecek bir hedefleri mi var? Her iki durumda da DEM partinin desteğine muhtaç
durumdadırlar.
PKK; kendisini, sözde feshederek,
diğer terör örgütlerine dâhil oldu. Hem diğer terör örgütlerinin manevra
kabiliyetini geliştirmesine vesile oldu. Hem de, terör örgütlerinin taciz ve
tehditlerinde Silahlı kuvvetlerin müdahalesini zorlaştırdı. Bu meyanda,
katillerin ceza evlerinden salınmalarını temin etmek üzere çalışma başlattılar.
Nitekim bir katilin serbest kalmasını sağladılar. Dahası da var…
Barış havarisi pozlarında
meydanlarda gezen PKK/DEM parti, birilerinin ipi eline geçirmiş bir pozisyonda
gezmektedir. Kendisini kurtarmak için devleti feda etmek isteyenler,
bilmelidirler ki, bu millet olmaz denileni başarabilecek kudret, damarlarındaki
asil kanda mevcuttur. Her ne kadar devleti oyuna getirseler de, şairin dediği
gibi; “elbette vardır kurtaracak bahtı kara maderini”…
Gelişmelerden
vatandaşlarımız son derece tedirgin olmuşlardır. Hükümet olan bitenden
kamuoyuna bilgi vermekten neden kaçınmaktadır. Yoksa devletin oyuna geldiğini
söylemeye mi hazırlanmaktadırlar?
Nesim Yalvarıcı
YORUMLAR