Batı dünyası, egzotik bir bakışla izlediği doğuyu, her zaman ilgisi içinde tutmuş, gıpta ve hayranlık içinde olmuştur. Makedonya kralı İ...
Batı dünyası, egzotik bir bakışla
izlediği doğuyu, her zaman ilgisi içinde tutmuş, gıpta ve hayranlık içinde
olmuştur. Makedonya kralı İskender, bu ruh yapısı ile Hindistan’ı işgal etti.
Giderken de, yolu üzerinde bulunan doğuyu yaktı, yıktı… İşgal edilmedik kale,
bakiyeleri ile birlikte, zapt edilmedik şehir bırakmadı…
Marko polo, seyahatleri ile
kendisine Vatikan’ın verdiği “tanıyıp tanımlama” görevi ile Kubilay Hanı
ziyaret etti. Bu sayede, doğunun sır dolu dünyasını ve gezip gördüğü kültürel
zenginlikleri, “seyahatnamesine” yazdı. Batı dünyası bu geziden “Oryantalizm”
yani “doğuculuk” siyasetinin oluşumunu sağladı.
7.asrın başlarında dünyanın İslam’ı
tanıması ile yeryüzü yeni bir ruh ile şekillenince, hem doğu hem batı yeni bir
değerler sistemi karşısında, geçirdiği sarsıntı ve panik ile yeniden bir
arayışa girmek durumunda kaldı. Doğuda Sasani imparatorluğunun egemenliği,
batıda roma imparatorluğunun egemenliği bir asır sonra yıkıldı.
Bundan evvel, 441 yılında Asya
steplerinden Avrupa içlerine gelen ve batıdaki “Vandallara“ karşı büyük başarı
kazanan Hun Türkleri, batıda egemen batı Hun imparatorluğunu kurmaları, batının
içine düştüğü zilletten de ders almış olacaklardır ki, doğu hakkında
bildiklerinin bilmediklerinden daha az olduğu ve bunu aşabilmenin tek çaresi
ise doğuyu tanımak olacağıdır.
Emir Timur’un, İbn-i Haldun’a
ifade ettiği, “bana Afrika’nın dağlarını nehirlerini yollarını ve toplumların
inanç örgüsü hakkında bilgi toplayın, Afrika’yı çok kısa bir sürede feth
edeyim.” Bu durum, tanımanın stratejik planlamada ne kadar önemli olduğunun
anlaşılabilmesi bakımından ifade ettim.
Tarihin seyrine bakıldığında,
Avrupa’ya kuzeyden Müslüman Türklerin, güneyden Endülüs Emevilerinin baskısı
ile baskılanan batının Vandal ruhluları, Avrupa’yı terk ederlerken bilinmeze
doğru yol alırlarken, tesadüfen Amerika kıtasına çıkmışlardır. (Amerika’nın
keşfi İstanbul’un fethinden yaklaşık elli sene sonradır.)
Amerika’da yakıp yıkmak üzerine
inşa ettikleri vahşet, moderni tenin sağladığı teknik üstünlükle, kurdukları
“terör Devleti” ile dünyaya sergilediklerini görebilmekteyiz.
Doğu dünyasının bir daha kıyama
kalkmaması için zaman zaman, doğu milletleri içinde terör ize ettiği gurupların
gösterdiği terör faaliyetleri ile kendilerine hareket imkânı kazanmaktadırlar.
Bu gün dünya üzerinde terörist
faaliyetlerin bütünü, ABD terör devleti ile doğrudan ilişkilidirler. Vietnam,
Kamboçya, Laos, Kore, Afganistan ve bu gün isimlerini sayamadıklarımız yerlerde
durum bu minval üzeredir.
Bu durum daha ne kadar devam
edecektir? Buna cevap verebilmek için birleşik Hristiyan gücünün tek vücut
olması karşısında, doğu dünyasının param parça olmaktan kurtulması
gerekmektedir.
Bir tarafta, Budist ve komünist
Çin, diğer taraftan, Brahmanist Hindistan, Pakistan, İran, Müslüman Türkler ve
Araplar, orduları terhis edilmiş Japonlar, malaylar, her biri ayrı kendi
içlerinde ve komşuları ile siyasi ve ekonomik krizlerle boğuşmaktadırlar.
Siyasi bir pakt kurup birlikte hareket imkânları görülmemektedir.
Bu durum göstermektedir ki, ABD
terör devleti, sırasıyla doğu dünyasını sindirerek, sahip oldukları
kaynaklardan kendi hissesini bir süre daha alacaktır. Son Gazze olayları doğu
dünyasının “sindirilmişlik psikolojisi” içindeki görünümü bunu göstermektedir.
Bu durum böyle devam eder mi?
Elbette etmez. Bunun tek alternatifi, Türk dünyasının kıyama kalkmasıdır. Onun
için mücavir alanındaki İslam devletinin tabi olabileceği bir “dini otorite
merkezinin” kurulması ile uyanış
içindeki Türk dünyasının motivasyonuna katkı sağlamak olacaktır. İran
devletinin kuruluş felsefesi, Türk milletine karşı davranış içinde olmak
olgusunu kırmak gerekir.
ABD terör devleti enerji kaynaklarına
ihtiyacı vardır. Kendi enerji ihtiyacının üçte birini üretebilen ABD, hedef
ülkelerin kaynaklarına göz dikmiştir. Dirençle karşılaşması, enerji ihtiyacının
artması olacaktır. ABD halkının alıştığı tüketim ve konfor, giderek azalacak
veya pahalanacaktır. Bu durum Eşkıyanın inine dönmesini sağlayacaktır. Bir
önceki dönemde bunun işaretlerini almıştık. Afganistan fiyaskosunun sebebi
enerji giderlerinin artmasına karşı, tasarrufa gitmesi olmuştur. Mevcut
yönetim, hem Yahudi sermayesini, hem de doğu enerji kaynakları ile kötüye giden
ekonomisini savaşlarla elde edeceği imkânlarla kapatmak durumundadır. Rusya ile
girdiği vesayet savaşı ile Rus enerji kaynaklarından yoksun kalan Avrupa’ya
kaya gazı satmak suretiyle batılı devletlerin ihtiyacını karşılayarak, ekonomisini
düzeltmeye çalışmaktadır.
Bu durumda, Rusya ve Türkiye doğu
dünyası birlikte kuracakları siyasi bir oluşum, yeni bir siyasi iklim
yaratacaktır. ABD terör devleti saldırgan davranmakla bir bakıma dünyada yeni
dengelerin oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
Aksi durum, ABD bölgemizde daha
çok can yakacaktır. Sıra kimde sorusuna cevap olarak ta, fiili olarak
belirledikleri jeopolitik stratejilere göre hareket edecekler ise, etki
alanları olan “hartland” dedikleri dünyanın “kalpgahı” sayılan bölge ve bu gün
fiilen savaş bölgesi olan, Ukrayna’dan Afganistan’a kadar olan bölgedir.
Ülkemiz ise “kenar kuşak teorisi” kapsamında düşünülmektedir.
NESİM YALVARICI
YORUMLAR