Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) (Greater Middle East İitiviate) 2004 yılında, George W Bush başkanlığında, dışişleri bakanı Condoleezza Ric...
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) (Greater
Middle East İitiviate) 2004 yılında, George W Bush başkanlığında, dışişleri
bakanı Condoleezza Rice ve savunma bakanı Donald Rumsfeld tarafından yürütülmek
üzere karara alınmış bir projedir.
Projenin gösterilen yüzü ile uygulanan
yüzü farklı olduğu için, bu projenin niyetini anlamamız elzemdir. Zira küresel
emperyalizm, Orta Asya’da ve ön asyada tasarladığı bütün projelerini, balla
sırlayıp sunma becerisi mevcuttur. Milli duyarlılığı olanlar, temkinli ve
duyarlı bir bakışla ele almakta ve buna göre tavır ve duruş sergilemektedir. Ne
var ki, milli duyarlılıktan yoksun bir siyasal yapı, devletin iradesini temsil
etmektedir. Meseleyi şahsi ikbali ve elde etmeye çalıştığı imkânlardan ibaret
görmektedir. Oysa bu günün yarını da var.
BOP siyasi ve ekonomi bir projedir.
Hedeflenmiş kaynakların bir kısmı elde edilmiş olmasına rağmen, sürekli ve
sürdürülebilir bir sisteme bağlamak istemektedirler. Ülkemizi PKK ile senelerce
oyalayıp, stratejik hedefleri ile ilgili taktikleri ustaca işlemektedirler.
Özelde, Suriye’de Fırat’ın doğusu ve Irak’ta, Kerkük -Musul petrollerine el
koymak istemektedirler. Genelde ise kuzey Afrika ve Güney Asya’yı hedefleri
içinde düşünmektedirler.
BOP ’un amaçları şu şekilde ifade
edilmektedir:
Demokratikleşme: Bölgede demokratik yönetimlerin teşvik edilmesi ve insan haklarının
geliştirilmesi.
Ekonomik Reformlar: Serbest piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi ve
küresel ekonomiye entegrasyonun artırılması.
Terörizmle Mücadele: Radikal grupların etkinliğini azaltmak ve
istikrarı sağlamak.
Eğitim ve Kadın Hakları: Eğitim reformları ve kadın
haklarının iyileştirilmesi.
Oysa bir sistem bütünlüğü içinde düşünüldüğünde, küresel emperyalistler, bu
hususları bizzat ihdas ederek, müdahalelerine meşruiyet tanımak
istemektedirler.
Yukarıdaki her maddeyi tek tek ele aldığımızda, bölge ülkelerinin bu
problemler yumağında yaşadıkları da hakikattir. Ancak Osmanlı devletinin hakim
olduğu sınırlar olması hasebiyle, bu durumun oluşmasında bizzat küresel
emperyalistlerin payı vardır. Yoksa bölgedeki kültürel ve dini temelde bu
sorunların olması düşünülmez.
Büyük Ortadoğu Projesi, başta bölge ülkeleri olmak üzere birçok çevre
tarafından eleştirilmiştir. Eleştirilerin başlıca sebepleri şunlardır:
ABD'nin Bölgesel Hegemonya Arayışı: Projenin, ABD’nin bölgedeki siyasi
ve ekonomik nüfuzunu artırmaya yönelik bir girişim olduğu iddia edilmiştir.
Ulusal Egemenlik Endişesi: Proje kapsamında önerilen
reformların, bölge ülkelerinin iç işlerine müdahale olarak görülmesi.
Batılılaşma Dayatması: Yerel kültür ve değerlerin göz ardı edilerek
Batı tipi bir sistemin dayatılmaya çalışıldığı düşüncesi.
Bölgesel Karışıklık: projenin, Ortadoğu’daki çatışmaları artıran bir
unsur olduğunu savunmuştur.
Bu projenin liderliği, George W Bush
olsa da, değişen şartlarda bu siyasetin yürütülmesinde, ABD’nin kesintisiz
olarak gelen başkanlar tarafından sürdürülmektedir.
Ortak destekleyici ülkeler ise,
İngiltere, Almanya ve Fransa’dır. 2004’lü yıllardan beri destek veren Ülkemiz,
aynı zamanda gelişmelerin hedefinde bir ülke görünümündedir. Halbuki, BOP eş
başkanlık gibi garip bir misyon yüklenen Recep Tayyip Erdoğan, gelinen noktada
nerede olduğunu ifade edemeyecek kadar zor bir durum içindedir.
ABD Büyük Orta Doğu Projesini, desteğini almak
istediği G-8’i oluşturan Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Kanada, İngiltere ve
Rusya’ya iletmiştir. Bu ülkelerde mercek altına alınan proje, Haziran 2004’te
Amerika’da, G-8 zirvesinde ele alınmıştır
Çinin dünyayı gölgeleyen hakimiyet
siyaseti, sessiz sedasız, işlerken, Amerika’nın Çinin etki alanlarına karşı,
deniz hakimiyet teorisinde ifade edilen ve kara hakimiyet için kullanılan bir
stratejinin de bir parçası hükmündedir.
Aynı zamanda, “Bernard Lewis, Müslüman dünyasının
sıkıntılarına koyduğu teşhis ve Ortadoğu’da demokrasiyi yerleştirmek amacı ile
ABD’nin askeri müdahale yapma çağrısı, ABD’nin dış politikasında elli yıl
içinde en cesur değişimi yapmasını sağladı. Waldman bu değişimin devlet
katındaki adının, “LEWİS DOKTRİNİ” olarak adlandırıldığına işaret ediyor.
ABD ve
Batı için yeni şeytan KÜRESEL TERÖR formatlı İslam’dır. Sözün kısası BÜYÜK
ORTADOĞU PROJESİ diye sunulan ve projenin kapsama alanına zoraki çoğulcu rejim
şırıngalamak hedefi ve imajı güden BOP Yeni Dünya Düzenine yönelik STRATEJİK
bir savaştır.
Başkan
GEORGE BUSH’a göre okyanuslar artık ABD’yi savunmaya yetmemektedir. Bu
yaklaşımla ORTADOĞU, ORTA ASYA, HAZAR BÖLGESİ, GÜNEY DOĞU ASYA, ABD’nin yeni
hayat sahası olarak görülmektedir. ABD’nin 11 Eylül 2001’den itibaren
uygulamaya koyduğu projenin adına BOP denmiştir. ABD’nin etki ve ilgi
alanlarının sınırları genişlemiştir. Günümüzde ABD stratejik bakışla
Ortadoğu’yu MERKEZ HAREKÂT ALANI olarak tanımlamıştır. CENTCOM olarak
isimlendirdiği ve bölgede teşkil ettiği komutanlığın sorumluluk alanı ORTADOĞU
ve Afrika’dır.
Ülkemizde
ve bölgemizde var olan ve var olacak gelişmeler, bu minval üzere sürerken,
bizler ülke ve bölge ülkeleri olarak ne yapmalıyız sorusu cevap
bulamamaktadırlar. Zira iktidara gelenlerin hemen hepsi, ABD veya İngiltere’nin
vesayeti ve isteğine göre olmaktadır. Bu ise, tedbir yerine milleti oyalama
siyasetleri ile sağlanmaktadır.
Dünya hâkimiyetini
hedef alan ve bölgede “stratejik konumlanma” için geliştirilen BOP, ancak milli
duyarlılığı ve insani hassasiyeti olan bir siyasi iktidarın alabileceği üstünlükle
(inisiyatifle) püskürtülebilir. Batı ve birleşik Haçlı unsurları olan küresel
emperyalistlerin tavassutu ile siyaset yapanlar, maalesef bir şey
yapamayacakları gibi eldeki mevzileri de kaybetmeye mahkûm görünmektedirler.
Nesim Yalvarıcı
YORUMLAR