İkindi namazını Sakarya Orhan Bey camiinde kılmaya gittim. Daha ezan okunmamıştı. Uzun çarşının camiye bakan yüzünde çay ocakları var or...
İkindi namazını Sakarya Orhan Bey
camiinde kılmaya gittim. Daha ezan okunmamıştı. Uzun çarşının camiye bakan
yüzünde çay ocakları var orada bir çay içeyim dedim.
Çok hararetli bir siyasi tartışma
vardı. AKP ve CHP’liler arasında…
Kulak misafiri oldum. Şehirlere
çöken fukaralıktan bahsediyordu CHP’li...
AKP’li ise Sİ HA’dan, yollardan köprülerden bahsediyordu…
Emekli maaşları ile ilgili
sorgulamalarda vardı CHP’li olanda elbette… Çarşı Pazar istikrarsızlığından,
ücret artışlarının kime yaradığını izah ediyordu CHP’Lİ…
AKP’li terörün belini
kırdıklarından, Irak ve Suriye Gerginliğinin ülkemize yansımalarından doğan
maliyeti açıklıyordu.
CHP’li ise oraya ABD’yi temsilen
organize eden bizzat Tayyip Erdoğan değil miydi? Diye soruyordu.
Ayrıca mayınların temizlenme
rezaletini de onlar gündeme getirmediler mi?
Faiz meselesine teslim olan
Hükümet, getirim (rant) ekonomisini piyasaya hakim kıldığını, bazen faizle,
bazen altınla bazen emlak fiyatları ile ve otomobil piyasası ile oynayarak
spekülasyonla birilerine para kazandırdıklarından bahsediyordu.
Söz döndü dolaştı, terör odaklı
bölücülerin desteklenmesine geldi. CHP Oslo’dan, Habur’dan bahsederken mahalli
seçimlerde, İstanbul, Ankara ve adana mersin seçimlerinin Bölücülerin
desteğinden bahsediyordu…
Tartışma hararetli bir şekilde
devam ederken, söz Filistin ve Gazze ye geldi. CHP’lilerin tepki vermediğinden
bahsediyordu. AKP’lilerde alışık oldukları bir metot olan, “cami çıkışlarında
Müslümanlara gözdağı verircesine” protestoların etkisizliğinden bahsetti.
AKP’li de, “gezi yürüyüşünün” mahiyetinden bahsetti.
Bu arada, sobaya odun atarak işi
kızıştıranlarında müdahalesi vardı. Doğu ve güney doğu oyları için bölücü
başından mesajı, Kürt meselesinin varlığından bahseden bizzat hükümetin başı
olduğundan, hatırlatma babından araya giriliyordu.
Bana döndüler; siz ne dersiniz bu
anlatılanlara?
Yanımdaki arkadaş dedi ki;
“hocayı karıştırmayın bu işe Ezana az kaldı iş uzamasın”…
Ben size bir fıkra anlatayım
dedi; “iki görme engelli, karşılıklı üzüm yiyorlarmış, biri diğerine; neden
ikişer ikişer yiyorsun? Diye sordu.
Diğeri cevap verir; “insaf et benim ikişer ikişer yediğimi nasıl iddia
ediyorsun. Yoksa sen görüyor musun? O da cevap verir, hayır görmüyorum, ancak
ben ikişer ikişer yiyorum da ondan…
Gülüşmelerden sonra ezan okundu…
Ve tartışmalar da sona erdi.
İşte ahvalimiz…
Nesim Yalvarıcı
YORUMLAR