2023 yasama yılı bütün siyasi partilerin katılımı ile 1 Ekimde açıldı. Aynı gün, içişleri bakanlığımıza ve güvenlik birimimize gerçekl...
2023 yasama yılı bütün siyasi
partilerin katılımı ile 1 Ekimde açıldı.
Aynı gün, içişleri bakanlığımıza
ve güvenlik birimimize gerçekleşen terörist eylemi başarı ile önleyen kahraman
Türk polislerine acil şifalar diliyor, tebrik ediyorum.
20 yıldır iktidarda bulunan AKP
iktidarı, hangi saikle “mevcut anayasayı” değiştirmek üzere gündeme aldığını
zaman gösterecektir.
Çünkü siyasi varlığı mevcut
anayasanın “siyasi partiler yasasına” bağlı olduğu halde, yirmi yılda, etrafında
dolaşarak hiç dokunmayan mevcut iktidar, yasak savma kabilinden bir gündem mi
oluşturmuş yoksa BOP kapsamında eksik bıraktığı bir hususu tekmil etmek üzere
mi planlamalar yapmaktadır? Bilmiyoruz.
Çünkü “etnikçi” bir anlayışın
egemen olacağı ve azınlıkların ve etnik kimliklerin devlet içinde anayasal
teminat altına alınması işaretleri, verilen mesajların satır aralarında
huzursuzluk verici bir boyuta kavuştuğunu biliyoruz.
Bir devlet başkanının ülkesinin
milli bütünlüğünü teminat altına alması idealine sahip olması gerekirken,
“çeşitliğin” anayasada teminat altına alınması gibi bir mesajın verilmesi,
ürkütücü ve endişe vericidir. Bu noktadan hareketle, BOP ile ilgili bir
teminatın yerine getirilmesi mi düşünülmektedir? Sorusu akla gelmektedir. Zira
BOP ile bağının kesilip kesilmediği hususu henüz bilinmemektedir.
Etrafı, “küresel tehdit
unsurları” ile ihata edilmiş Türkiye’nin, milli birliğini güçlendirmesinden
başka alternatifi olmadığı açıktır. Çünkü gelişen jeopolitik şartlar, Türk
milleti ve hinterlandındaki Türk birliği, dünya dengelerinin yeniden
kurulabileceği bir gelişmeye gebedir. Bu düşüncenin de merkezini
oluşturmalıdır. Bu durumun anayasal yapılanmalarla önü açılması gerekirken,
çeşitliliğin öne çıkarılması vahim sonuçlar doğurabilir.
Bu gün ülkemiz demografisi,
çeşitliliğin sempati ile karşılanabileceği bir atmosferdedir. Zira kardeşimiz
olarak çeşitli sosyal ve siyasal sebeplerle ülkemizde bulunanlar, ”bitleri
kanlanınca” etnik ve kültürel farkındalıklarını gündeme taşıyabilmektedirler. Pragmatik
felsefenin egemen olduğu siyasi yapılanmamızda ise karşılık bulabilmektedir.
Ondan ötürüdür ki “milli şuurdan mahrum” kişiler, yetmiş iki bazen de otuz altı
etnik yapıdan bahsedebilmektedirler.
Her şeye rağmen, 12 Eylül askeri
darbesinin ürünü olan Anayasanın değişikliği gereklidir. Milletin bütünlüğü ve
ihtiyaçları insani, İslami ve milli bir anayasanın ülkemizde yaşayan her
kesimle uzlaşma içinde inşa edilmelidir. Muğlak ifadelerle karanlık düşünceleri
gizlemek millete ihanettir.
NESİM YALVARICI
YORUMLAR