ÜLKÜCÜ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE EMPERYALİZM

  Ülkücü Türk milliyetçiliği; Türk milletinin varlığını ve birliğini sonsuza kadar koruyup geliştirmek ve milletler ailesi içinde, sonsuza...

 


Ülkücü Türk milliyetçiliği; Türk milletinin varlığını ve birliğini sonsuza kadar koruyup geliştirmek ve milletler ailesi içinde, sonsuza kadar şerefli bir hayat sürmeyi esas alan, Türk milletinin milliyet duygusunun sosyolojik temelini esas alan özgün bir düşüncedir.

Batı dünyasının milliyetçilik kavramına yüklediği anlamdan farklı olarak,  millet olma özelliğini taşıyan bütün milletlerin varlığını tanıyıp, insana ve insanlığa saygılı olmayı esas alan bir anlayıştır.

Sömürge ve sömürüyü ret eden, temel insan haklarına saygılı, dünyaya barış ve huzur içinde bir nizam vaz eden ideolojinin adıdır.

Üç merhalede düşünülen bu sosyolojik yapı, türk milletinin ve devletinin hür ve bağımsız bir devlet haline getirmektir. Bütün Türk soydaşlarımız ile büyük Türk birliğini tesis etmek,  Ahmet Yesevi hazretlerinin işaret ettiği ve Ülkücülüğün temel alındığı; “İ’layı kelimetullah (Allahın adının yüceltilmesi)” olarak ifadesini bulan, Kuranı Kerimde Enfal suresi 39. Ayetten; “ Yeryüzünde fitne (şirk) kalmayıp din, tamamıyla Allah'ın oluncaya (ondan başkasına ibadet edilmeyinceye) kadar onlarla savaşın, cihad yapın. Eğer küfürden vazgeçerlerse, Allah yaptıklarını görür ve mükâfatlarını verir”. İlham alınan mukaddes davanın adıdır.

Yazılı İnsanlık tarihi, elbette Türk milletinin, dünya hâkimiyetini kaydetmektedir. Hunlar ve Osmanlılar… Tarih öncesi ise, yeni yeni arkeolojik kazılarla, İskitler ve Sümerlerin bilinen dünya egemenliği ile ilgili iddialar gün yüzüne çıkarılmaktadır.

 Hemhudut yaşadığımız bütün milletler, Türklerin dostluğuna imrenir, düşmanlığından ise korkmaktadırlar.

Emperyalistlerin varlığı; inanç ve anlayışları, siyasal ahlakları, kölelikten ve sömürüden beslenmekte olmaları karşısında engel olarak, Türk milletini görmektedirler. Var güçleri ile büyük Türk milletinin etkisizleştirilmesi, Man kurtlaşması ve farklı inanç ve idealler içinde eriyip gitmesini düşünmektedirler.

Emperyalistlerin bu ideallerinde, yaklaşık dört asırdır başarılı olduklarını yaşayarak görüyoruz ve tarihi kayıtlarla da anlaşılmaktadır.

Bir millet, var olma dinamiklerini koruyamadığı zaman, bir başka milletin korumasına ihtiyaç duyar. Bir asır önce, bütün milletlerin (akvamı beşer) birlikte hareket ederek, biz Türkleri, tarihten silmelerini sağlamak üzere, başlattıkları cihan harbini biliyoruz. Bu savaş, kısmen aklımızın başımıza gelmesini sağlamış olmakla beraber, tam bağımsız olmak için, takip edilen siyasetlerin, özellikle Atatürk’ün ölümünden sonra, akamete uğradığını görüyoruz.

İsmet Paşa ile başlayan, Adnan Menderes ile pekişen ve sonraki siyasi yapılanmalar ile sürdürülen siyasetler, ülkemizi küresel emperyalizmin kuklası durumuna getirmiştir.

Başından beri farkındalık içinde olan(şuur) Türk milliyetçileri, bu durumu yüksek bir sezgi ve duyarlılıkla anlamış, mücadeleye başlamışlardır. İçinde yaşadıkları dönemin bütün olumsuzluklarına ve kötü şartlarına rağmen mücadeleyi asla elden bırakmamışlardır.

Bu iradeyi sergileyen serdengeçtiler her dönemin kendi şartları içinde değişik adlarla ortaya çıksa da, hedefleri hep aynı olmuştur.

 Yüce Türk milletinin içine düştüğü buhranın ve düşmanın oyunlarına karşı uyanık bir neslin yetişmesine vesile olan ve ebedi âleme irtihal eden Başbuğ Alpaslan Türkeş’in yetiştirdiği Ülkücü Türk milliyetçileridir. Bu vesile ile ölümünün seneyi devriyesinde, rahmet ve minnetle anıyorum.

Doktrin er bir düşünce sistemi haline gelen bu düşüncenin gelişimine meşbu nevasına katkı sağlayan herkese minnet duymaktayım.

“her şey, Türk için Türk’e göre, Türk tarafından”, anlayışıyla, kendisine yetebilen, kimsenin eline bakmadan onurluca yaşamak esasını, hayat tarzı olarak benimseyen, canını, malını, ırzını ve namusunu koruduğu gibi milletini ve devletini koruyan bir iman ordusunun neferleri ülkücüler…

Siyaseten meriyetteki Milliyetçi Hareket Partisini desteklemeleri, o partinin, ülkücü -milliyetçi düşüncelerine olan yakınlığındandır. Yoksa meriyetteki kanunlar, emperyalist anlayışın onayladığı bir yapı olması sebebiyle, asla tasvip etmedikleri aşikârdır.

Bu gün MHP milliyetçi bir parti olduğunu iddia etse de uygulamada, emperyalistlerin ruhsatları çerçevesinde hareket eden diğer partilerden bir farkı kalmadığı için, ülkücülükle alakalı yapısı kalmamıştır. Yani emperyalizme asla rıza göstermeyen bir ülkücü, mevcut yürürlükteki siyasi partiler içinde huzurlu olamaz. Olmamaktadır da… Onun için de önüne gelen, herkes ülkücüleri hedef almaktadır. Bu kervana maalesef, MHP’de katılmıştır.

Emperyalist irade, parçalayıp bölmek, daha sonra yutmak üzere planlamalar yapar. Varlığına müsamaha etmediklerini ise, toplumsal dışlama ve tecrit uygulamasına tabi tutmaktadır. Ülkücülerin bu gün siyasette dışlanmaları bu sebepledir.

Emperyalistler, hastalıklı sosyal ve ekonomik anlayışlarını korku ve sindirme üzerinde bina ettikleri idareler ile sürdürmektedirler. Bahse konu idareler, milli bilinçlenmeyi olumsuz etkileyecek siyasetlerle, doğrudan değerler üzerinde tahribat yapabilmektedirler. Milli-manevi değerlerine sahip insanların toplumsal dayanışma ruhunu oluşturmaması için kamu hizmetlerinden uzak tutmaktadırlar. Var olabilecek gayret ve hizmetlerinde muhtelif yollarla engellenmektedirler.

Buradan hareketle; iddia edebiliriz ki, emperyalistlerin nüfuz edemediği yapı Ülkücü-Türk milliyetçiliği fikir sistemidir.  O sebeple ihtilaller yapılırken hedefte oldular. Tabutluklarda ve zindanların müdavimi oldular. Buraları “Yusuf iye medreselerine” çevirdiler.

İrili ufaklı, kırka yakın siyasi parti vardır. Bu siyasi partilerin temel anlayışı, iktidara gelmek, devletin gücünü kullanmak ve nüfuz sahibi olmaktır.

Siyasi partilerde, kemiyet ile keyfiyet meselesi vardır. Yani sayısal üstünlük, iktidar olmayı sağlayacağı için, bu üstünlük için, kişilerin ikna edileceği, eğilim ve zaaflarına göre etki alanına alınacağı bir çalışma ile taraf bulmaya çalışmaktadırlar. Kimi inancını, kimi bölgesel farklılıkları, kimisi sistemin aksaklığını doğan paylaşımdaki adaletsizliği, kimi şahsi menfaatlerini önde tutan siyasi partileri düşünür.

Hâlbuki Ülkücü Türk milliyetçileri, şahsi ikballerini hiçe sayar ve devlet-millet bekasını esas alır. İktisatta verimli ekonomiyi, kültür hayatında kendi milletinin yaşantı yoluyla elde ettiği değerleri, sosyal yönden insan hak ve menfaatlerini adalet erkini esas alan bir anlayışla, devlet ve milletin varlığını istikrarlı bir şekilde sürdürmeyi esas alır.

O halde aynı paralelde siyasi partiler mevcut mudur? Elbette mevcuttur. Ancak emperyalizmin bir ülkeyi sömürebilmesi için iktidarları yapılandırırken muhalefeti kendi başına bırakmayacağı da ortadadır. Bundan ötürü Ülkücü olduklarını söyleyen partileri de etki altına alabilmekte ve kendi hedeflerine hizmet edeceği bir yapıya kavuşturabilmektedirler. Ülkemizde, emperyalizme karşı mücadelesini varlık meselesi olarak gören partiler bu gün bu durumdadırlar.

Oysa milli şuuru, milliyet duygusunun sosyolojik esaslarını benimseyen ülkücü-Milliyetçi fikir sistemini sinesinde mecz etmiş olanlar bu duruma da isyan ederek, meriyetteki yasalarla siyaset yapan partilerden uzak durmaktadırlar.

Peki, ne yapmalıdırlar. Ülkemizin giderek, fakirlik sarmalına, dış tehditlere, adaletsizliğe ve millet iradesinin gaspına dur mu diyeceklerdir? Bilakis bu dönemlerde de, mücadele edebilecekleri bütün zeminlerde varlıklarını sürdürmelidirler.

Milliyetçi bir fikir sisteminden başka çözümün olmadığı, sosyal, ekonomik, kültürel ve güvenlik le ilgili meseleleri, millete anlatmak sureti ile yeni bir ruh oluşturmalıdırlar. Seçkinlerin değil, milletin egemen olacağı bir düzenin ancak, ”bizce birdir gedalarla giraylar” anlayışı ile adaletin hâkimiyetini sağlayacak sistemden hareketle milli şuuru yaygın hale getirmeliyiz. Bu sayede siyasete yön verecek iradeli bireylerle yeni bir siyasi iklim yaratılmalıdır. Bu siyasi iklim, mevcut teknolojik imkânlarla, yeryüzünde var olan bütün Türk milletinin bireylerine anlatılmalıdır.

Üzerinde yaşadığımız coğrafyalar ve bu coğrafyaların bize sağladığı kaynaklar jeopolitik strateji politikaları ile yeniden tasarlanmalı ve emperyalizme geçit vermemeliyiz.

Emperyalizmin tek endişesi, Türk milletinin yeniden dirilerek, şahlanması olduğunu unutmamak gerekir.

Bu mücadeleyi legal olarak mı, yoksa illegal olarak yapmak konusunda akla gelebilen soru oluşabilir. Biz sahip olduğumuz ülkemizde ve ülkelerimizde, ahlaki, insani ve vicdani esas alarak canımız pahasına mücadeleyi göze almalıyız. Nesim Yalvarıcı

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: ÜLKÜCÜ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE EMPERYALİZM
ÜLKÜCÜ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE EMPERYALİZM
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2025/07/ulkucu-turk-milliyetciligi-ve.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2025/07/ulkucu-turk-milliyetciligi-ve.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu