“Terörsüz Türkiye” projesi, Türkiye cumhuriyetine ve Türk milletine hazırlanmış bir kumpas mı? Hemen herkes, birbirlerine sorduğu soru b...
“Terörsüz Türkiye”
projesi, Türkiye cumhuriyetine ve Türk milletine hazırlanmış bir kumpas mı?
Hemen herkes, birbirlerine sorduğu soru bu mealdedir. Çünkü bir taraf; “anlaşma
yaptık” diyor, diğer taraf ise, ağzının içinde geveleyip anlaşılmayan “muğlak”
ifadelerle geçiştiriyor. Aklı olan herkes, “bu işin içinde bir iş var” diye
hükmedebiliyor.
Artık herkes, dünyada
olup bitenleri öğrenebilme imkânına sahiptir. Kimi kitaplardan, kimi
medyadan, kimi takip ettiği haber
ajanslarından… Biliyoruz ki, terör ve terör örgütleri sadece bizim ülkemizde
mevcut değildir. Terörü bitiren ülkelere baktığımızda, bizdeki gibi müzakere
yoktur. Mücadele ederek, kaynağında bitirme vardır. Bu durum, devletin kamu
güvenliği ile ilgili hayati önemi olan bir sorumluluğudur. Bu sorumluluğun
yerine getirilmediği veya becerilmediğinin sebeplerinden biri de siyasetin
terörden beslenmesi olarak görülmektedir. DEM ve AKP şimdilerde, MHP’de dâhil
oldu.
PKK ve türevleri ise
siyaset erbabını adeta “ti” ye alarak konuyu gündemde tutmaya çalışıyorlar.
“Terörsüz Türkiye” projesini, kendi ikballlerini ve yasal olarak varlıklarını
nasıl sürdürebilirler noktasına taşıdılar.
İşler şimdi bu minval üzere sürdürülüyor. DEM ile legalleşen terörizm,
PKK artıklarıyla da elemanlarını güçlendirmeye çalışıyor.
Mevcut haliyle PKK;
kendisini sözde feshetmesi, hem uluslararası, hem bölgesel hem de kendi içinde,
dinamizmini kaybetmeden, avantaj yakalamak peşindedir. Tiyatral bir görünümle yakılan
silahların sembolik gösterisi, döküm (envanter) kayıtları, menşei, miktarı
bildirilmeyen silahların geride kalanlarının durumu muamma iken, kimi
kandırıyorsunuz?
Farklı bir açıdan
bakınız, Ülkemizdeki bölücü terörü destekleyen unsurların elinde, feshedilmiş
bir terör örgütü varken, içeride ve dışarıda, iddianız ve uygulayacağınız
herhangi bir politika destek görmeyecektir. Olmayan bir şeye neyi
uygulayacaksınız? Uluslararası siyasette de deklere edilmiş bir “fesih” ortada
iken uluslararası bir desteği ve politikanın kabulünü sağlayamazsınız. Ancak,
KCK/PYD/YPG/SDG aynı gaye ile işlevini sürdürürken, PKK’nın feshi ile ilgili
süreç yürütmeniz, kendinizi kandırmak
olacaktır.
Irakta PKK türevi
saydığımız, Barzani ve Talabani’nin, Bölücülüğe açık destek ve himayesini
gördüğümüz, bildiğimiz halde, sınırımızın ötesinde Irak’ı parçalanmakta iken
müdahale edemediniz, şimdi her türlü
organizasyon kabiliyetine ulaşmış bu unsurların desteğini nasıl keseceksiniz?
Suriye’de konuşlanmış
SDP/PYD/YPG unsurları, “Davut koridorunun” yollarını döşemekle uğraşırken,
bizimkiler, Şam’da “Emevi camiine” halı pazarlıyorlar. Boy boy resim çektirip
propagandalarını yapıyorlar. Jeopolitik Stratejik planlanırken, demografik
yapıyı hesap etmezsenin, kaybedersiniz. Hükümsüz bir strateji olmaz mı?
Hâlbuki Suriye demografik
üstünlüğünü kazanabilmesi, göç etmiş Suriyelilerin gelip vatanlarına yerleşmesi
ile mümkündür. Yoksa Suriye’deki bölücü yapılanmaya da seyirci kalabilmek
üzere, ülkemizdeki sığınmacı/göçmen vatandaşlar özellikle gönderilemiyor mu?
Bizim Suriyeli kardeşlerimizle sıkıntımızda yok, onları, yadırgadığımızda yok…
Ülkemizin içerisinde,
bütün mevziler, çökmek üzere… Ekonomi, sosyal hayat, eğitim, adalet, sosyal
barış, bölgeler arası dengeler, fiyat anarşisi, para değerimiz, petrol
fiyatları, üretimde gerileme, tüketim çılgınlığı, en önemlisi borç batağına
saplanmış, esnaf, sanayici, çalışan ve emekli kesim. Birde, üretici, ürettiğini
yok pahasına satarak, pazara inen mallarının fahiş fiyatlara satılıyor olması…
Bu kadar olumsuzluğun
içinde, ”sirklere hayvan yetiştirme metodu” ile hazırladığınız eğitim
politikanız, ahlaksızlığı, hırsızlığı cinayeti vücuda getirmez mi? Eğitimin en
önemli çıktısı ise terördür. Sistem içinde talan vurgun, irtikâp ve rüşveti de
sayarsak, terör masum kalmaz mı? Bu sebeple, hükmü ortadan kalkmış PKK, KCK’ ya
evirilirken, PKK’nın “Terörsüz Türkiye” stratejisinde muhatap kabul etmek, hem
gelişmeleri hem de çevremizde olan biteni bilmiyoruz demektir. Bu durum, ya
kasten veya da sehven yapılmaktadır. Her iki durumda, devleti yönetenler için
zaaf ve zayıflık sayılır.
“Öldürücü hamleyi
yapmadığınız hasmınızı güçlendirirsiniz.” PKK ve türevi yapılanmayı, başta,
Kürt vatandaşların hayatında yaratılan “korku ikliminden” kurtarmalıyız, sonra
da devletin genel gidişatında etkisizleştirecek caydırıcı tedbirler ortaya
koymalısınız. Yoksa mevcut tutumunuz ve tavrınız, onları şımartacaktır.
Beklenti içinde oldukları
hususları göz önünde bulundurduğumuzda, eğer bir gizli anlaşma ile gündeme
gelmiş ise, teröristler dağdan inecek, siyaset yapacak, çarşı Pazar
öldürdükleri insanların akrabalarının gözü önünde dolaşacak, kim bilir saygıda
görecekler. Ne de olsa teröristlikten onur duymaktadırlar. İdealize oldukları Türk
devletini yıkmak üzere çalışacaklardır. Bu doğrudan terör ve teröristlerin
meşrulaştırılması ve yasal hale gelmesini sağlamaktır.
Eğer terörü yasallaştıracak
bir girişimde iseniz, elimiz sizin ve teröristlerin yakasından düşmeyecektir.
Yok, gizli bir gündeminiz var ve anlaşma zeminini kolluyor iseniz, yerinizi
yurdunuzu dar ederiz. Yol yakınken
dönmelisiniz. Her şeyi ile bitmiş olan PKK ve türevlerini ortadan kaldırın.
Kardırın ki, öncelikle Kürt vatandaşları huzur bulsunlar ve milli
bütünlüğümüzün bir parçası olduklarını ifade edebilsinler. Meşrulaştırdığınız
terör ve teröristlerin yarattığı korku ikliminde, barışta olmaz huzurda…
Nesim Yalvarıcı
YORUMLAR