Paratoner; (yıldırımsavar)dilimizdeki karşılığı, yüksek irtifalı binaları, yıldırım veya şimşek düşmelerine karşı, oluşabilecek muhteme...
Paratoner; (yıldırımsavar)dilimizdeki karşılığı, yüksek irtifalı
binaları, yıldırım veya şimşek düşmelerine karşı, oluşabilecek muhtemel
tehlikelerin, bulutlardaki elektriklenmenin, iletkenler vasıtasıyla toprağa yönlendirilmesi
düzeneğine verilen addır. Yani binanın elektrik akımından korunması sistemine
verilen addır.
Son zamanlarda, siyasette paratoner kavramı çok yoğun şekilde
kullanılır olmuştur. Özellikle bazı siyasi taraflar siyaseten anlamlandırılan
bu kavramı, “oluşan siyasi iklimde AKP yi hedef alan muhalif düşüncelere
MHP’nin, üstüne vazife imiş gibi karşılık vermek suretiyle”, muhalefete
muhalefet etmek siyasetine atfen kullanmaktadır.
MHP niçin böyle bir siyaset stratejisi takip etmektedir?
Kamuoyunun yeterli bilgi sahibi olduğunu düşünmüyorum. Zira yetkili
biri çıkıp; güvenlik, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi gerekçelerini izah
etmemektedir. Konu ülkücü terminoloji açısından çok yabancı omayan ama diğer
siyasi grupların anlamak ve anlamlandırmakta çok zorlandıkları “söyleyemeyeceğimiz
şeyler var, bilmediğiniz şeyler var, ülke bekası” denilerek, işin içinden çıkmaya
çalışılmakta, bu durumdan kendilerini kurtarmaya ve takip edilen siyasetin
meşruiyetinin kabulünü bekliyorlar. Ama MHP tarafından öncelikle siyasi
atmosferin eski şartlar altında gerçekleşmediği bu nedenle artık kendi
tabanlarının da bu konuda tatmin edici cevaplar beklediği unutulmaktadır.
Bu konuda mensubu olmaktan şeref duyduğum ülkücü bakış açısından, öncelikle
bilmemiz gereken bir hakikat vardır, ülkemizin “beka” meselesi her zaman vardı,
bu durum bu topraklar için yeni bir durum değildir. Bu coğrafyada siyaset yapan
bir siyasetçinin mevcut bu realiteyi bilmemesi veya kabul etmemesi o siyasetçinin
öngörüden mahrum bir siyaset takip ettiğini düşündürür. İnsanlık tarihince
milletler mücadelesinin asıl öznesi, “beka” meselesidir.
Eğer bu gün “beka” meselesi bütün
önceliklerimizden daha fazla öne çıkmış ise, öncelikli olarak devleti bu duruma
getiren saikler ve sebep olan ehliyetsiz devlet adamları ile kifayetsiz,
öngörüsüz siyasetlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Muhalefetin asıl
görevi de budur.
Ancak kamuoyunda çok da haksız olmamakla birlikte MHP’nin mevcut
muhalifet çizgisi on beş senedir devleti idare edenlerin niyetlerini millete
iyi anlatmaktan uzak şekilde algılanmakta ve dahası iktidarın saffına geçip,
dibek çinin “hık” deyicisi olmak olarak görülmektedir.
Üzülerek ifade etmeliyim ki, MHP’de;
Eski Marksistlerin iddialarını haklı çıkarabilecek politikaların icra edilmesi,
yani sermaye savunuculuğu misyonu, gençliği milliyetçi düşünce sisteminden
uzaklaştırmaktadır. Kendisini ülkücü-milliyetçi tanımlamalar içinde düşünen
insanlarında desteğini kaybetmektedirler…
Ayrıca, iddiasız, hedefsiz uydu politikalar takip edip oy toplamanın
mümkünü yoktur. Bunu da Milli kaygılar taşıyan tüm siyasetçilerin görmeleri
gerekmektedir. Çünkü “ülkü ve ülkücülük” millete hedef ve ideal vermek
ideolojisidir.
Yine unutmamamız gereken çok önemli bir husus da bizim endişesini
yaşadığım tüm konular açısından Sicili çok karanlık olan AKP, takip ettiği
siyasetin çıktılarıyla, demokratik bir ortamda yargılanmaktan kendisini
kurtaramayacaktır. Kötü gidişat onun mukadder akıbetini zaten işaret
etmektedir. Zamanı kendi lehine çevirebilmek için MHP’yi terkisinde tutması
onun için siyasi bir başarı, MHP için başarısızlıktır.
Hayatı yanılgılarla geçen bir
siyasi liderin, güvenirliliği de sorgulanacaktır. MHP’yi bu mecrada göstermek,
milletin MHP’ye olan güvenini de kaybettirir.
Belki tavanda görev yapan ve MHP’nin politikalarını belirleyen, (bazı
kişilerin ifadesine göre ise genel merkezi “kuşatmış ekibin”) desteklendiği
mümkündür. Ancak Ülkücü-Milliyetçi oldukları için bu gün işçi, işveren, memur
ve teknokratlar, ne acıdır ki, iktidarın zulüm politikalarından en fazla
etkilenmektedirler. Aldıkları terbiye gereği, oportünist ve pragmatik
davranmadıkları için iktidarın boy hedefi durumundadırlar. Bu fiili durum
mevcut iken MHP’nin AKP’yi parti sözcüsü gibi desteklemesi ve savunması, ona
kalkan olması, nasıl tevil edilebilir?
Bilinen bir stratejidir; üçüncü
dünya ülkelerinde siyaseti kurgulayan küresel unsurlar, iktidarı kurgularken,
muhalefeti kendi başlarına asla bırakmazlar…
Türk milliyetçileri bu dar boğazdan
ferasetle ve birbirlerine zarar vermeden çıkabilecek olgunluktadır. Herkes emin
olmalıdır.
YORUMLAR