Beş ay ara ile iki seçim yapıldı… Seçimlerin neticesi çok garip cereyan etti… Tamda üçüncü dünya ülkesi görüntüsü… Siyaset kurumu, ...
Beş ay ara ile iki seçim yapıldı…
Seçimlerin neticesi çok garip cereyan etti…
Tamda üçüncü dünya ülkesi görüntüsü…
Siyaset kurumu, ülkedeki insanların ihtiyaçlarını karşılamak
üzere program yapar,
Milletin huzuruna çıkar,
Duruma göre pozisyon alınır ve millete verilen taahhütler
ölçüsünde, icraat yapılır.
Bizde böyle olmadı.
Tek adam siyaseti… Ruanda, Uganda, Somali, Irak, Suriye,
Libya ve diğerleri gibi..
Birinin istediği neticeye uygun bir seçim yapılmalı ve onun
hedeflediği gibi ülke idare edilmeli…
Seçimin ikinci günü, silahlar patladı, toplumu bir korku ve
endişe atmosferi sardı.
Yüzlerce insanımız öldü.
7 Haziran seçimlerinde, Sayın Tayyip Erdoğan’ın işret ettiği
üzere, “tek parti iktidara gelmezse huzurunuz kaçar”. Aynen öyle oldu.
Dağdan şehre indirdikleri ile toplum bir kaos ortamına
girdi…
Ara sıra tekrar hatırlatıldı. Tek parti iktidara gelmez se,
böyle olur işte…
Göstermelik, nafile turlarla iş yapıyormuş gibi görünerek,
hükümet oluşmadı ve seçim kararı alındı.
Bir taraftan terör örgütü ve onun siyasi temsilcisi, diğer
taraftan, devletin meşru güçleri ile AKP, tehditler savurarak, baskı ve
sindirmelerle kamuoyuna gözdağı verdiler…
Kendisine “itaat” etmeyenleri doğrudan ve dolaylı olarak
itaate zorluyordu…
Mahalli sermayeye gözdağı veriyor, güvenlik güçleri gece
baskınları ile tesisleri üretimden alıkoyuyor…
Medya kuruluşları, milletvekilleri öncülüğünde, cam-çerçeve
indiriliyor, terör estiriliyordu.
Kimse engellenmiyor, hatta teşvik ediliyor, “iyi yaptınız”
dercesine takdir ediliyordu. Kimlikleri belli, nereden nereye gidecekleri takip
altına alınmış, canlı bombalarla kitle imhasına göz yumuluyor, vatandaşlar, bir
araya gelmekten korkar olmuştu.
Acaba nerede, nasıl bir ortamda pim çektirilecek diye,
çocuklarını sokağa salmaktan korkar olmuştuk.
Artık toplum terörle tehdit altına alınmış, arada sırada,
bana oy vermezseniz, “böyle devam eder” psikolojisi hâkim olmuştu.
Diğer taraftan, teröristler, namluyu çoktan vatandaşın
ensesine dayamıştı…
Vatandaş, doğu ve güney doğu da terörle itaate alışmıştı…
İki tehdit arasına sıkışan vatandaş, güçlü olana itaat
etmeye karar verdi.
Şimdi, bu terörün mahsulü galipler, bize her şeyi
dayatacaklar…
İtaat edenler, huzurlu, itaat etmeyenler ise, “tu-kaka…”
Hafta içi cenazemiz sebebiyle, Muşa gittim.
Durumu yerinde gördüm.
Hiçbir dönem sola oy vermemiş köyler, AKP ve PKK’nın
güdümündeki partiye oy vermişler.
Bu durumu nasıl okumak gerektiğini ilgililer sorduğumuzda;
”hocam, hükümet, ne getirdiği belli olmayan süreci, buzdolabına koydu.”
Yani PKK’lılara, “gerek gördüğümüzde sizi yine devreye
sokabiliriz ”dedi.
O sebeple de, biz oyumuzun bir kısmını PKK destekli siyasete
verdik.
Çünkü devlet bizi terörden korumada yeterli değil…
Onlar bize siyaset yapıyor, bizde kendimize göre siyaset yapıyoruz…
Hatta KCK yetkilileri, iş takibinde son derece etkili bir
konumdadırlar…
Yani vatandaşları, KCK komiserlerinin eline bakar vaziyete
getirmişlerdir.
Medyada basın ve yayın organlarına, özel sektöre, -basından
takip ettiğimiz bilgilere dayanarak; devlet vasıtasıyla terör uygulanırken,
Doğu ve güneydoğuda PKK/KCK/HDP vasıtasıyla vatandaş itaate
zorlanmaktadır.
Seçimin sonuçlarının demokratik olduğu kuşkusunu bertaraf
etmek için,
İtaatkâr basın,
“beyin yıkama” çalışmaları yapadursun, herkes bunun baskı ile oluştuğunun
farkında…
Tıpkı Kenan Evren Ve arkadaşlarının Cuntacıların yaptığı
gibi…
Onlar yüzde doksan
iki oy almışlardı.
Ancak hiçbir zaman meşrulukları vicdanlarda onaylanmadı…
Bunlarında böyle…
Görünen o ki, PKK/HDP/KCK il AKP, Türk Milleti ve Türk
milletine ait değerler hedef alacak, milliyet şuurunu oluşturan temel unsurlar
yok edilmeye çalışılacak…
Bakalım zaman ne gösterecek…
YORUMLAR