Ne olduysa, yedi haziran seçimlerinden sonra oldu. Bilgi kirliliği ile milleti aptal yerine koyanlar,17/25 Aralıkta yakayı ele verdiler...
Ne olduysa, yedi haziran seçimlerinden sonra oldu.
Bilgi kirliliği ile milleti aptal yerine koyanlar,17/25
Aralıkta yakayı ele verdiler.
Devleti nasıl talan ve vurgun içinde yönettikleri ayan beyan
ortaya saçıldı.
Hem de, “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısı eşliğinde
yürüdükleri cemaatle…
Paylaşamadılar devletin parsalarını…
Hırsızlar kavga edince çaldıkları ortaya saçıldı…
Ortalık, karşılıklı karalama ve belden aşağı vurmalarla,
terbiye sınırlarını zorlayan üslupla hakaretlerle doldu…
Yedekte tuttukları cemaatleri devreye soktular…
Ensar vakfı, ilim yayama cemaati, Enver abi takımını vs. vs.
yi devreye soktular…
Bakalım onlar ne zaman kusacaklar… Tatlı tatlı yemeleri…
Kimi para-pul, kimi makam –mevki, gırla gidiyor…
Devleti kendi aralarında pay etmeler…
Birde üçüncü bir paralel ortakları vardı.
HDP/PKK… Onlarla çok özel konumlandırılmış yerlerde görüşüp
kararlar alıyorlardı.
Oslo, kandil, İmralı, hızlarını alamayıp Dolmabahçe’ye
dalmaya başladılar…
Paylaşmalarda anlaşamadılar…
Yani yedi haziranda, paralel ortak, konuşlandığı güney doğu
ve doğu bölgemizde tam hâkimiyet istiyordu…
Anlaşamadılar, biri bölgesel özerklik, diğeri başkanlık
sistemi dedi.
Anlaşma olmayınca, PKK/HDP cephesinden “seni başkan
yapmayacağız” sedaları yükseldi…
Durum olmayacağı noktasına geldi ve olan oldu.
İhale verdikleri yol müteahhitleri, meğer yolların altına
bomba döşenmeye göz yummuşlar, …
Ama Oslo da “mit” yetkilisi; “biz sizin döşediğin mayınların
yerini biliyoruz” dedi…
Cumhurbaşkanı, “koalisyon olursa huzursuzluk olur” tehdidi
ile seçim meydanlarında endam gösterdi.
Başbakan yardımcısı, “dört yüz milletvekili verseydiniz
böyle olmazdı.” Dedi.
Hükümet kurma görevi alan “kıyamet askeri” “serok Ahmet”
nafile turlarla zaman eritti ve hükümet kurulmadı.
Daha sonra hükümetin üçüncü paraleli, düğmeye bastı. Yüz
elliye yakın asker ve polisimiz şehit oldu.
Ortalık toz duman, hükümet ne yapacağını bilmez halde oraya
buraya saldırmakta…
Nihayet milletin haklı sedası sokakta hissedildi…
Hem de usule uygun.
Her iki tarafta korku ve panik başladı…
Zira tarafların varamadığı anlaşmaların ceremesini millet
evlatları çekmeye başladı…
Hala sisli hava devam etmekte…
Bir taraftan Bizans entrikaları, diğer taraftan
sasani(İran/acem) hileleri ve onların gizli elleri devrede…
Bizim istihbarat ise afyon yutmuş olacak ki henüz uyanamadı…
Yollar kesiliyor, arabalar yakılıyor, her gün şehit
haberleri…
Ancak bir işi çok iyi başarıyorlar…
Ülkücüleri ve ülkede etkili olan asil yürüyüşlerini sabote etmek
ve suçu başkalarına atmak…
“Havuz medyası” ve “aydın doğan medyası” ise bu duruma çanak
tutmaktadırlar.”
Gafillerle hainler ülkemizde el ele vermiş bu milletin katiline
ferman biçmektedirler.
Lakin gelişen olaylar, sislerin dağılması ile iyice
anlaşılmaktadır.
Milli uyanış ve milli direniş süreci başlamış, o sayede,
milliyet düşmanları dahi hamaset nutukları atar olmuş…
YORUMLAR