ENSAR VE MUHACİR MESELESİ

Ülkemizin güneyinde hemhudut olduğumuz Irak ve Suriye de, uzun zamandan beri, “küresel tehdit unsurları” emperyal emeller doğrultusunda,...


Ülkemizin güneyinde hemhudut olduğumuz Irak ve Suriye de, uzun zamandan beri, “küresel tehdit unsurları” emperyal emeller doğrultusunda, siyasi ve askeri harekâtlarla, terörizmle ifadesini bulan “vekâlet savaşları ” ile bölgede demografik hareketlere neden olmaktadırlar. Yine, batı dünyasının ülkü haline getirdiği “doğu roma imparatorluğunu yeniden ikame edilmesi” fikri, savaşı bu bölgeye taşımıştır.
Hıristiyan dünyasının, Hz İsa’nın doğum yeri olan Nasıra yı, Musevilerin kutsal kitaplarda kendilerine vaad edilen topraklar olması, yani arz-ı mev’ut ideali, ayrıca,Kudüs’ün her üç ilahi dinin mukaddes olarak kabul etmesi, Sasani’lerin (İran) “pers” imparatorluğunu inşa etme ideali, bölgeyi potansiyel olarak savaş alanı olmayı sağlamaktadır. Bu gelişmeler, cephesi belli olmayan karmaşık bir savaşı beraberinde getirdiği için, tehlikenin kimden ve nereden geldiği hususu belli olmamaktadır.
Yeni nesil savaş yöntemini kullanarak, Önce ülkelerin iç bütünlüğünü hedef alan, etnik ve dini temelli ayrışmalarla, iç barışı ortadan kaldırmak, sonrada müdahale edebilmenin meşru zeminini oluşturarak fiili müdahalelerle istikrarsızlaştırdıkları ülkelerin, beşeri, ekonomik ve sosyo-kültürel kaynaklarını yok edebilmektedirler.
Bu gelişmelerin bütününden ülkemiz doğrudan etkilenmektedir. Hatta sınırlarını, sınır ötesinden korumak durumunda olması gerekirken, uygulanan yanlış politikalar ve öngörüsüzlük, tehdit unsurlarının sınırlarımız içinde, etki alanları ve kısmi bölgeler oluşturmak üzere, hemen her gün güvenlik güçlerimizi ve vatandaşlarımızın hayatına kastedebilmektedirler.
Göç hareketlerinin, ülkelerin istila edilmesi için uygulanan örtülü bir savaş metodu olduğu artık gün gibi açık bir şekilde görülen günümüzde, göçü sempatik hale getirip milletin direnci ve kabul sınırları iğfal edilmektedir. Gerek insani duygularla olayı tevil etmek, gerekse dini hamasetle ifade edilmesi siyasi yönden, başarıda getirebilmektedir. Bu sebeple iddia edilen tezlerin ve kavramların şerh edilmesi ve milletle paylaşılması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Irak’ta Halepçe katliamında, Saddam’ın uyguladığı kimyasal saldırılarda binlerce kişinin öldürülmesi, Irak’ın kuzeyinden insanların sınırımızdan içeriye girmesi, tedbirsiz olarak kabul edilmeleri, masumiyeti olanlar yanında, ülkemizin bütünlüğüne kasteden ve silahlı mücadele eğitimi almış binlerce terörist, sınırlarımızdan içeriye girmek suretiyle, bölgenin teröristlerin tamamen kontrolüne girmesi sağlanmıştır. Bunun acı faturasını doksanlı yılların başlarında başlayan ve hala devam eden bilançoyla ödemekteyiz.
Kısmi olarak teröristlere karşı bölgede sağlanan başarı, uygulanan pragmatik ve oportinist siyasetle yeniden ivme kazanmış, nihayet sınırlarımız içinde, yerleşim bölgeleri içinde evlerin ve yolların altına bombalar döşenmek suretiyle, devlet olağan üstü hal kanunu ile ülkeyi yönetmek zorunda kalmıştır.
Daha sonra, Arap baharıyla başlayıp, Suriye’deki iç savaş sonrası sınırlarımızdan içeriye pervasızlık ve duyarsızlıkla, kontrolsüz bir şekilde içeriye alınan kişilerin, ülkemizin güvenliğine bir tehdit, hem de sosyo ekonomisine olumsuz etkisini görebiliyoruz.
Hükümet ise, onları “Ensar-muhacir” olgusu içinde millete kabul ettirmeye çalışmaktadır. Dini duyguları öne çıkarmak suretiyle, “yani istila yöntemi” olarak kullanılmaya çalışılan göç olayında, durumun ajitasyonla dile getirmesi kamuoyunun kabul sınırlarının zorlandığı şeklinde algılanmaktadır.
Biliyoruz ki, maksadını aşan her ifade, her davranış, yanlış anlaşılmaya sebep olabilmektedir. Yanlış anlaşılmalardan, istismar ve karşı tavrın oluşması söz konusudur. Ensar ve muhacir meselesinde de böyle bir durum mevcuttur. O halde kavramları yerli yerinde, tarihi seyri içinde nasıl anlamlandırmıştır, gelecekte “nasıl anlaşılmalıdır” konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. Zira günümüzde hem istismara uğramakta, hem de karşı tavra sebep olmaktadır. Her iki durumda da, inanç örgümüz içinde “değer” olarak kabul edilen “ensar ve muhacirlik” kavramı, değersizleşmeye varan ve sosyal pratiğimizde kabul görmeyecek yaklaşımlara neden olabilmektedir. “Tevhit akidesi” ile birbirine bağlı Müslümanların, vahdetten(birlikten) kesrete (parçalanmaya)giden bir sürece neden olmaktadır.
Ensar; Arapça da, ne-se-re kelimesinden türeyen bir kelime olup, Türkçe karşılığı “yardım eden veya yardımcı” anlamına gelmektedir. Onu anlam olarak değerli kılan kabulümüz ise, Mekke’den Medine’ye göç (Hicret) eden sahabeler e, her türlü destek veren ve yardım eden Medinelilere izafeten söylenilmiş olmasıdır.
Aynı zamanda, İslam tarihinde kardeşliğin pekişmesine vesile olan rol model bir davranış olarak ifade edilmektedir.
Hicret olayı, bu gün ile özdeş hale getirmek doğru mudur? Şartlar ve biçim itibariyle bir benzerlik var mıdır? Yoksa uluslararası siyasi platformda, batı dünyasının stratejik planında yer alan “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında görev alan AKP ve Sayın cumhurbaşkanı, uygulanan trajik olayları izole etmeye dönük müdür?
Bu konuda hüküm verebilmek için meselenin anlaşılmasına esas olan muhteva ve şekil anlaşılır biçimde ortaya koymak gerekir.
Öncelikle, Efendimiz ve ashabının, yaşam hakkının ortadan kalktığı bir duruma karşılık, “hicret” kararı verildiği “siyer-i nebiden” anlaşılmaktadır. Hâlbuki Suriye’de, her iki tarafın temsilcileri de Müslüman oldukları görülmektedir. Dolayısıyla bizim bu konuda birini küfür ehli gibi göstermek yetkisinde olamayacağımız ortadadır.
Sadece, İslam dinini, farklı tevil etmek suretiyle, farklı bir mezhep temsilcileri olarak adlandırabileceğimiz bir durumda olduklarını söyleyebilmekteyiz.
Büyük Ortadoğu Projesi, yenidünya düzeninde, özellikle de Arabistan bölgesi haritaların yeniden belirlenebilmesi, demografik hareketlilikle, devletlerin “nüfuzu” ile vatandaşlarının “nüfusu” üzerinde bazı operasyonların yapılması gerektiği görülmektedir.
Hayal ve hatırasını kaybeden insanların göç ettikleri yerde sosyal yapıya adapte olmak yerine, kolonileşmek suretiyle yeni bir sosyal yapı oluşturmaları, gelecekte sosyal bir problem olarak görülebilmektedir. Hatta Kilis’te, yanında çalıştığı işverenini hunharca katlettikleri gözlendi. Buna karşılık, Sakarya da Suriyeli bir kadının işkenceyle öldürülmesi, kayda değer olaylar olarak görülmesi gerekir.
Suriye’den göç edenlerin yaşantıları gözlendiği kadarı ile iddia edildiği gibi İslami bir hayat tarzını temsil etmedikleri, din ve diyanetle ilgili olmadıkları görülmektedir. toplumsal entegrasyon açısından ciddi bir gelişimin olmadığı da bir vakıadır. Sokaklarda sıklıkla görülen Suriyelilerin İslami değerleri temsil edebilen bir görüntüde olmadıklarını görebiliyoruz. Hatta bohem yaşantıları oldukları, kahve ve plajlarda, meyhanelerde sıklıkla görülebildikleri, infial konusu olduğunu da basından gözlenmektedir. Özellikle, ülkelerinin savunmasında görev alabilecekleri bir durumda olanların, zevk ve sefa yerlerinde boy göstermeleri, Ensar olabilecek insanlar tarafından, muhacir olarak kabul edilmedikleri gözlenmektedir.
Yani Suriyelilerin durumu İslami olmaktan çok, insani olarak ifade edilmesi gerekmektedir. Zira “ensar ve muhacir” kavramı, inancımızda bir değer olarak kabul edilmektedir. Bu değerlerin aşınmasına vesile olabilecek değerlendirmeden kaçınmak gerekir.
Siyasilerin değer tanımayan bir anlayışla pragmatik yaklaşımlarından kaçınmaları gerekmektedir.
Biliyoruz ki, küresel devletler, stratejik hedeflerini hayata geçirmek konusunda acımasız ve insani olmayan bir yaklaşım içindedirler. Özellikle üçüncü dünya ülkeleri üzerinde icra ettikleri organizasyonlarında, üçüncü tarafları kullandıkları bir vakıadır. Dolayısıyla bölgedeki uygulanan operasyonlar tamamen batının hedeflerini icraya dönük bir planın parçalarıdır.  Bu operasyonları yürütmek üzere misyon üstlenen bölge politikacıları, oryantalist bir yaklaşımla, toplumun değerleri üzerinden yürütmektedirler.
İşte, “ensar- muhacir” konusunun ülkemizde bu denli sıkça ve baskın bir şekilde işlenmesi bundandır. uluslararası arenada, göçün yaygınlık göstermemesi için, ülkemizde basın ve medyanın bu konuyu işlemeleri uluslararası bağlantılar neticesindedir. Yine biliyoruz ki, ne muhacirler, ne de ansar dediğimiz insanlar uygulanan siyasetlerden hoşnut değiller.
İç barışı tehdit eden bir gelişmenin gerekçesi durumuna dönüşen muhacirlerin, devletten beklentileri ve hükümetin onlara sunduğu bazı pozitif ayrımcılık, ensar üzerinde ciddi bir infiale sebep olmaktadır. Sınavsız üniversiteye girmeleri, iş ve işçi politikalarında piyasada sıkıntılar, vatandaşların tepki ile karşılanmalarına vesile olabilmektedir. Bir de genel ahlaka dönük bazı spekülasyonların mevcudiyeti, muhacir ensar ilişkisini, mecrasından çıkarmıştır. Yani Efendimiz dönemindeki “ensar-muhacir” meselesi ile ilişkilendirmek, dini değerlerin istismarı olarak algılanmaktadır.


YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: ENSAR VE MUHACİR MESELESİ
ENSAR VE MUHACİR MESELESİ
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjphNZGLxwtFKIcJkkC8CwQJSUkIb4WiIytBpYliFSLpkUDlxcULSXJ6SuF6NonW8YixpPYqGXbI_zVVnSKA8idLCC315a0xMMHmNjkuPlwZXwdO94k8XKg8G0VbUObfS5ee5r5KvshdB4/s320/kwhdyr5x.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjphNZGLxwtFKIcJkkC8CwQJSUkIb4WiIytBpYliFSLpkUDlxcULSXJ6SuF6NonW8YixpPYqGXbI_zVVnSKA8idLCC315a0xMMHmNjkuPlwZXwdO94k8XKg8G0VbUObfS5ee5r5KvshdB4/s72-c/kwhdyr5x.jpg
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2017/08/ensar-ve-muhacir-meselesi.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2017/08/ensar-ve-muhacir-meselesi.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu