MHP’YE NEDEN OY VERMELİYİZ?

MHP, Türk siyasi hayatında, yarım yüzyıldır varlığını, anayasa teminatı ile sağlayan bir siyasi partidir. Horlanan, var sayılmayan, hakları...


MHP, Türk siyasi hayatında, yarım yüzyıldır varlığını, anayasa teminatı ile sağlayan bir siyasi partidir. Horlanan, var sayılmayan, hakları çiğnenen büyük Türk milletinin; yeniden, dünyaya efendi olma mücadelesinin siyasi temsilcisi olmuştur. İçeriden ve dışarıdan uğradığı hayâsızca saldırılara rağmen, sergilediği irade ile -ifade edilmesi bile yasaklanan dönemde dahi,- Türk Birliğini tesis etmek üzere soğuk namluya hedef olmaktan korkmayan, cesur ve imanlı kadroların oluşturduğu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal esaslarına uygun mücadele eden bir siyasi partidir.
MHP, Milliyet şuurunu, içinde yaşadığımız asrın gereklerini bilerek hayata geçirmek, üzerinde yaşadığı dünya üzerinde farklı milletlerin varlığına saygılı, haklarını tanıyarak ortak yaşama prensiplerini şiar edinmiş bir siyasi organizasyonun adıdır.

Dünya, yeni bir ekonomik ve siyasal organizasyonun ekseninde hareket ederken, millet ve milliyet unsurunu yok sayan bir anlayışı egemen kılmak arzusundadır. İnsanlığa ait servetleri sadece bu egemen gücün kullanabilmesini sağlayan bir irade sergilemektedir. Bu sebeple de, ülkemiz de kendilerine yakın, kendi emellerine hizmet edebilen siyasi yapılanmaları desteklemekte ve karşı siyasi düşünceyi de, tehdit ve sindirme yolu ile siyasi mücadeleden uzak tutmaya çalışmaktadırlar.
Adına küresel güç dediğimiz bu unsurlar, kendilerini referans almayan düşünce ve yapılanmaları, düşman ilan etmekte ve çağımızın bilişim teknolojisinin imkânları ve medyanın etkin gücünü kullanarak, yok etmeye çalışmaktadırlar.

Bilindiği üzere siyaset, hizmet etme sanatıdır. Hizmet edilecek milletin, mücadele tarzı, milli kültürü, ahlaki seciyesi ve millet olma esasını muhafaza etmelidir. 
MHP’nin, hayâsız ve seviyesiz bir mücadeleye muhatap olmasının sebeplerinden biri de sanırım budur. Zira dünyaya yeniden düzen vermeye çalışanlar, ülkemizde siyaseti de tasarımlamak arzusundadırlar. Sovyetlerin başına gelenlerin, onlara ders olmadığını sanıyorum. Çünkü MHP, Sovyet zulmüne karşı, beş bin şehit vererek, şanlı direnişinde de böyle bir darboğazdan geçmiş idi…  zira alışık olduğu bir tarzdır.

Uygarlık tarihine göz attığımızda, insanların yerleşik hayat düzenine geçmelerinden bu güne yönetim ile ilgili problemleri olagelmiştir.
Kabul ettikleri sistem ne olursa olsun, insanların zaman içinde tekâmülü ve ihtiyaçların değişmesi onu yeni arayışlara ve yeni çarelere sevk etmiştir.
Bu husus, bu gün bizim içinde geçerlidir. Zira ülke olarak içinden geçmekte olduğumuz darboğaz bizi bazı mücbir sebeplere sevk etmektedir.

Batı dünyası, mutlak üstünlüğünü kullanarak dünyanın bütün servetinden en üst düzeyde pay almak arzusundadır. Bunu takip ettiği siyasetle de yürürlüğe koymaktadır. Kurulmuş olan uluslar arası teşkilatların bütünü onların siyasetlerini destekler durumdadır.
Dünyaya yeniden düzen vermek iddiasındadırlar ve belirledikleri politikaları, buna göre hayata geçirmektedirler. Hedef aldıkları coğrafyaları ve ülkeleri kendi programlarına paralel siyasetler takip edecek partiler ve partnerler oluştururlar. Bunların eliyle ülke istikrarsızlaştırılıp kaosa sürüklenir ve sonrada arabulucu rolüyle de, ülke kaynaklarına el koymaktadır. Aşağı yukarı her ülkede uygulamalar bu minval üzeredir.

Yakın tarihimizde çok açık olarak görebileceğimiz şekliyle cereyan etmiştir. Hala devam etmektedir.
Küreselleşme politikalarıyla dünyayı büyük bir köy olarak görmekte ve o köyü de küresel güçlerin idaresi altına almaktadırlar. Politikacıların, uluslararası kuruluşlar (birleşmiş milletler, NATO, G8)gibi örgütlerle bir kısmını da küresel aktör olarak yapılanlara hukuki meşruiyet hazırlamaktadırlar.

Bu durum fiili olarak işlese de, yarın dünya yeni bir oluşum içine girmeye gebedir. Zira ekonomik ve demografik olarak, gelişmekte olan Asya-Pasifik ülkeleri bu gidişata dur diyeceklerdir. Nitekim ilk işareti Suriye de vermişlerdir.

Batı dünyası,1912 yılında Wilson prensipleri olarak planlayıp yürürlüğe soktuğu plana göre, Türkleri önce Avrupa’dan, sonrada Anadolu’dan çıkarmak düşüncesindedir. Bunu bir çeşit uygulamaya koymuşlardır. Birinci aşamada önemli bir oranda,başarılı olunmuştur. Şimdi ise, ikinci aşamayı hayata geçirmek durumundadır.

Sadece, batı dünyasının gözü ülkemiz ve milletimiz üzerinde vardır demek, karşı karşıya bulunduğumuz tehlikelerin oluşturduğu tablonun tümünü görmemek olur. Ya da, olayı hafife almak olur. Zira sıcak denizlere inmek gibi yüksek ideali olan Ruslar, “Çar Grad” hedefi ve ideali ile İstanbul’u Ortodoks merkezli bir şehir olarak düşünmekte ve adına “Çarın Şehri” demektedirler. Ne acıdır ki, İstanbul’a, “çılgın proje” adı ile sunulmakta olan yeni  “İstanbul kanalı”, Rusları hedeflerine yaklaştıracak bir proje görünümünde olması sebebiyle, onları heyecanlandırmaktadır. Şayet bu projeyi Ruslar alırlarsa, milletimizin yeni bir tehdit dalgası ile karşı karşıya olduğunu herkes bilmelidir. Ne var ki, milli hassasiyetlerimiz ile savaşmayı siyasi özne haline getiren mevcut iktidar, 

Türk milletini yanıltıcı beyanatlarla, bu gerçeği örtbas etmektedir.
 Doğudan İran devleti, pers imparatorluğunu yeniden inşa edecek politikalarla, “imamiye Şia’sını,” İslam’ın özü şeklinde takdim edip, ülkemiz içinde özellikle iktidar partisi ve onun paralelindeki partiler yolu ile mevzi kazanmaktadırlar.
Ermenilerin; ülkemiz üzerinde açık emellerini uluslar arası düzeyde, politikalarının merkezinde tutmaları ve sürekli olarak birleşmiş milletlerde ve muhtelif batı ülkelerinin parlamentolarında ülkemiz ve milletimiz aleyhine karar almaları, her seferinde bu kararları tashih etmek üzere devletimizi tavize zorlamaları yaşadığımız bir olağan ve beklenilen bir olay haline gelmiştir. Dışişlerimiz, popülist politikalarla göz boyamaktadırlar.  Yanıltıcı mesajlarla millet oyalanırken, milli tezlerimizin hiçbiri kabul edilememektedir.

ABD Başkanı Barak OBAMA, geçtiğimiz yıl yasama yılının açılışı dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, “parmak sallayarak” , (beden dilinde işaret parmağının tehdit olduğu gerçeğinden hareketle) ,yaptığı konuşmada, dört hususta hükümete talimat vermesi hala hafızalarımızda tazeliğini muhafaza ederken, AKP bu talimatlarını yerine getirememenin ezikliği içinde, yeni genel seçimlere girmiştir. Bu genel seçimler hem milletimiz için, hem de AKP için tehdit ve fırsat içermektedir. Zira AKP’nin beklenin altında oy alması, emperyal politikaların uygulamalara girememesi anlamına gelirken, milletimiz kendi kaderini tayin hususunda milli politikalarla, yeni ufuklara yelken açabilecek politikalar üretebilecektir.

Batının “şark meselesi” karşımıza, “Kürt meselesi” olarak çıkarılmış, terör destekli hale getirilerek, parlamentodan desteklenir bir duruma gelinmiştir. Gerek iktidar partisi AKP, gerekse CHP terör temsilcisi durumundaki BDP ile paralel politikaları programlarına alarak, bölünmeyi sağlayacak bir ortamın meşruiyet zeminini hazırlamaktadırlar.
Kıbrıs’ı Rumların inisiyatifine terk edecek anlaşmalara doğru bir sürece gidilmektedir. Hariciyemiz, boyna, televizyona papağan gibi ezberlenmiş kalıp ifadelerle millete güya iş yapıyormuş görünmektedir.

Ermeni meselesinde, Kardeş ülke Azerbaycan’ı zora soktuğumuzu, Karabağ’da, yerinden yurdundan edilmiş binlerce Müslüman Türk varken, Sayın Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile bu gün kayıt dışı yetmiş bin Ermeni’yi ülkemizde çalıştırarak -istihdam sıkıntımız olmasına rağmen-, neye hizmet edildiğinin izahı yapılamamaktadır.

Üretimden kuvvet almayan bir ekonomik yapı, borçlanmak suretiyle sürdürülürken, sürekli ithalat yapılması sebebiyle kapanan orta ölçekli atölye ve iş yerleri aynı zamanda işsizlik sayısını arttırmakta ve kapanan iş yerlerinin yerine yeni alternatif iş kolu geliştirilmediği için milli sanayi yok olmakla karşı karşıya kalmıştır.

Tarım ve hayvancılığımız, spekülatörlerin merhametine bırakılmış, yerli üretim yok edilmiştir. Tarım ve hayvancılıkta, Kendi kendine yetebilme durumundaki ender ülkelerden biri olan ülkemiz bu alanda da dışa bağımlı hale getirilmiş, verimli topraklarımız ise mazot ve gübre fiyatlarının altından kalkılamaz duruma getirilmesi sebebi ile atıl duruma bırakılmıştır.
Eğitim-öğretim müfredat ve programı incelendiğinde, sirklere hayvan yetiştirme metodu olan “şartlı refleks” esasına göre bir yöntem tercih edilmek suretiyle, sorumluluk alabilen, muhakeme ve akıl yürütebilecek insan yerine, kendisine sunulanla yetinen, sorgulayamayan yiyip içmek ve eğlenmekten başka hiçbir şey düşünemeyen yeni bir nesil oluşmaktadır. Bu da milletimizin istikbalinin karanlık bir mecraya doğru sürüklendiğinin işaretidir.
Yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarımızın bütünü yabancılara peşkeş çekilerek, zenginlik kaynaklarımız adeta başka milletlere kaynak olarak aktarılmaktadır. Stratejik yönden son derece önemli olan haberleşme yani telekomünikasyon, dış güçlerin inisiyatifine terk edilmiş, devletimizin mahremiyet arz eden hiçbir yönü kalmamıştır.

Peki, MHP niçin istenmeyen bir parti konumundadır?
Bu mesele anlaşıldığında, birçok mesele beraberinde çözüme kavuşmuş olacaktır.
Yukarıdan beri saydığımız olumsuz meseleler, batının desteğiyle (ABD) parti kurmuş, onun adına “müstemleke valiliği” yapmakta olan Sayın Tayip Erdoğan ve partisinin yürüttüğü politikaların ve teslimiyetin mutabakatı sayılabilecek “Müstakbel anayasanın” muhalefet edilmeden çıkabilmesini sağlamak üzere, MHP’nin meclise girmemesi gereği vardır.
Asıl mesele, Barak OBAMA’nın kendi vatandaşlarına, seçim vaadi olarak daha iyi bir gelecek temin edeceğine dair verdiği sözdür. Yerüstü ve yeraltı kaynakları sınırlı ABD, kaynak temin etmek üzere sömürge ülkelerden elde ettiği artık değerleri ülkesine ve vatandaşlarına aktarması için, Ülkemizde uygulanan politikalar ve bölgemizde fiili olarak yürürlüğe konan siyasetler şart olmuştur. İşte bu iradeyi bertaraf edebilecek yegâne güç, MHP ve onun Milliyetçi Kadrolarıdır.
Son günlerde Hükümet desteği ve bilgisi dâhilinde cereyan eden “kaset olayları” bu organizasyonun parçası hükmündedir.
MHP’nin niçin desteklenmelidir? Sorusuna cevap almamız gerekmektedir.
Öncelikle, kapsayıcı milliyetçi şuurunu esas alan bir düşünce yapısında olduğundan, ülkemizin her insanının eşit hakka sahip olduğunu kabul ettiği için,
Ülke kaynaklarını, ülke insanı ile ve insanımızın ihtiyaçlarını esas alan bir anlayışla tasarruf edeceği için,
Yer altı ve yerüstü kaynaklarımızı, ülke bütünlüğünün bir parçası olarak düşündüğü, onu bir yabancı gücün kontrolüne vermeyeceği için,
Millet birliğini sağlayacak olan Türk Dilini, eğitimde güçlendirerek, yabancı dil üstünlüğünü kabul etmediği için,
Devleti, millete hizmet etmek üzere, milletin görev paylaşımı biçimin de bir organizasyon bütünü olarak düşündüğü için,
Sınıf, zümre, önceliği olmayan herkesin eşit haklara sahip bireyler olarak gördüğü için,
Hür ve bağımsız yaşayabilmek için Türk Ordusunu, düşmanı kahredici ve caydırıcı olabilecek şekilde düşündüğü için,
Yeryüzünde yaşayan bütün Türklerin, etkin ve bütünlük içinde yeni bir siyasal ve ekonomik güç olarak düşündüğü için,
Servet paylaşımındaki adaletsiz paylaşımı ortadan kaldırmayı düşündüğü için,
Çalışma hayatına barışı kazandırıp, köle anlayışını yok edecek, karın tokluğuna çalışan işçilerle iş veren arasındaki haksız kazancı kaldıracak tedbirleri alacağı için,
 Çalışma hayatına,İş güvencesini kazandıracak, işçinin üretimde en üst verimi alabileceği bir politika geliştireceği için,
Mandaterlik anlayışını red ettiği için,
Üniversitelerin ilim-irfan yuvaları haline gelebilmesi için, desteklenmesi gereğini düşündüğü için,
Yaşadığımız asrın gereği teknolojiyi satın alarak sahip olma yerine üreterek sahip olmayı düşündüğü için,
İthalat yaparken, mutlaka ülkemizin ihtiyaç duyduğu temel mal ve hizmetleri almasına ve ihtirası teşvik eden gereksiz mal alımından kaçınmayı düşündüğü için,
Yerli ve öz kaynaklardan beslenen bir hayatı düşündüğü için,
ABD ve AB’nin ülkemiz üzerindeki siyasal baskısına karşı direnecek irade de olduğu için,
Dindaş ve soydaşlarımızın haklarını uluslar arası arenada koruyabileceği inançta olduğu için,
“Etnik fitne” odaklarını bertaraf edecek dirayete sahip olduğu için,
Hâsılı, bu seçimde, bütün hatlarıyla devletimizi, mevcut AKP iktidarı ile sarmalayarak, modern sömürge haline getirecek olan ABD ve onun müttefiklerine dur demek için ve Yüce Türk milletini ve onun sahip olduğu maddi-manevi değerleriyle kuşatacağı muhakkak olan Batı emperyalizmine karşı siyasi duruş gösterebilmesi için MHP, sandıkta desteklenmelidir.
Son günlerde oynanan kirli tezgâh oyunlarının tamamı, MHP’yi meclise sokmadan, rahatlıkla teslim almaya dönük operasyonel organizasyonlar olduğu bilinciyle hareket ederek, bu seçimde yüksek duyarlılık sergilemek gerekmektedir. Zira kurulacak bu dönemdeki meclis, gerçekte kurtuluşumuza ya da köleleşeceğimize karar vereceğimiz bir seçim olacaktır.
Bu seçim, bir davanın (Ülkücülüğün)  en zor şarlar altında dahi nasıl savunulacağının sınavı olacaktır.
Bilinmesi gerekir ki, ölümle imtihanı geçmiş, soğuk namlunun boy hedefi olmuş dava adamlarına bu yaşananlarda daha ağır bir imtihan olamayacağı yeni bir imtihandan geçmekteyiz. Sabredip direneceğiz. Ve yine bilmeliyiz ki,  kim sabrederse kazanan o olacaktır. Her ülkücü “asr suresindeki” emri, hayatının her anında bilmeli ve yaşamalıdır.
Nesim YALVARICI









YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: MHP’YE NEDEN OY VERMELİYİZ?
MHP’YE NEDEN OY VERMELİYİZ?
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1d1rMvMwQDCrDyOlgdB_1dJ4pcd8sRnPVyrlK2nc4Ilh-X4epTTo2sNTTgr3nOuAiqv_w536Z4DQmwYvc2_YiybTP9akWEp6tW3Lr59npT2-NOhIhBao-nTaDUhmdcU4UMurEIAMk-EM/s320/iste-mhpnin-terorle-mucadele-icin-8-onerisi952b6f0787091aa993fe.png
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1d1rMvMwQDCrDyOlgdB_1dJ4pcd8sRnPVyrlK2nc4Ilh-X4epTTo2sNTTgr3nOuAiqv_w536Z4DQmwYvc2_YiybTP9akWEp6tW3Lr59npT2-NOhIhBao-nTaDUhmdcU4UMurEIAMk-EM/s72-c/iste-mhpnin-terorle-mucadele-icin-8-onerisi952b6f0787091aa993fe.png
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2017/02/mhpye-neden-oy-vermeliyiz.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2017/02/mhpye-neden-oy-vermeliyiz.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu