Meselelerin sistem boyutunu anlayamaz isek, gelişen hadiselerin gerisinde kalır, sadece vuku bulan hadiselerden bahseder geçeriz. Bunu ...
Meselelerin sistem boyutunu
anlayamaz isek, gelişen hadiselerin gerisinde kalır, sadece vuku bulan
hadiselerden bahseder geçeriz. Bunu hemen herkes yapabilmektedir. Üstelik
sadece “anı” görebilenler, çok farklı, derin boyutlu yorumları da önüne
arkasına eklemleyerek, bilgelikte taslayabilirler.
İçinde yaşadığımız toplumun nasıl
bir hedefe yöneltildiğini, hedefin anlaşılmaması için, toplumu doğru bilgi
edinmeden saptıran organizasyonların boyutlarını anlamak, yüksek bir feraset
ister. Ferasetle hareket etmek düşüncesinde olanlar, uzun soluklu, sağlıklı ve
gerekli kararların peşinde koşarlar. Bu nevi insanlar, ülkelerinin ve
yaşadıkları toplumun ilelebet yaşamasını düşünebilen, bu düşünceyi ideal edinen
şahsiyetlerdir. Değer yargıları vardır. Hedefleri vardır. İddiaları vardır.
İddialarını hayata geçirecek iradeleri vardır.
Bu şahsiyetler; Satranç tahtasındaki
elemanlara hamle yaptıracağı zaman altmış dört karenin pozisyonunu ve birkaç
hamle sonrası mata giden yolları düşünür öylece hamle yaparlar.
Dünya bir satranç tahtası, her
ülkede farklı fonksiyonları olan birer eleman hükmündedir. İdareciler ise
oyuncudur. Hedef mat olmamaktır.
Küresel tehdit unsurlarını temsil
eden oyuncular, ülkemizde sergiledikleri oyunları anlayabilecek ferasette kaç kişiye
sahip olduğumuzu bilebiliyoruz?
ABD büyük elçiliğine giderek,
ordusunun ihtilal yapacağı endişesini dile getiren başbakan mı? Ya da “ihtilal
yapmamızı ister misiniz” gibi abes bir teklifle malum şahıslara gidebilen ordu
mensupları mı?
Milletin değer yargılarını hiçe
sayan bir sol muhalefet mi? Simit çalanın senelerce yattığı ama kamuyu
milyarlarca dolar zarar sokanların elini kolunu sallayarak gezmesine müsaade
eden hukuk sistemi mi? Sirklere hayvan yetiştirme metodunu eğitim sistemi
olarak millete dayayan eğitim sistemi mi? üniversitelerde bohem hayat yaşayan,
isimlerinin önünde türlü unvanlar olduğu halde, hakikatte cahil ve ilimden
nasiplenmemiş aristokratların fikirleri mi? Hastalarını dolar gibi gören sağlık
sistem mi? Batının ürettikleri sanayi mamullerini fahiş fiyatlarla
vatandaşlarına satan sanayici mi feraset gösterecektir.
Turizm seyahat acentesi hükmünde
çalışan bir diyanetle mi halkın hakka ulaşmasını sağlamayı düşünmekteyiz. Cami
yaptırma dernekleri siyasi parti faaliyeti yapmaktan gençlerin köprü altında esrar,
eroin, bali çekerek ölmelerini görebilmek fırsatı bulamamaktadırlar. Hükümet,
zinayı suç olmaktan elbette çıkaracaktır. Çünkü iş ve istihdam sıkıntısı, açlık
felaketini kapılarına getirdiğinde, fuhuş bir alternatif olmuş, güvenlik
birimlerinin kayıtlarına düşecek her zina olayı, hükümetin suç istatistiklerini
kabartacak ve ülkede belki de infiale sebep olacaktır.
Bir çorbaya, vicdanını satabilen
kalem erbabı, sırçalı köşklerden ahkâm kesecek, milleti yanlış yollara yönlendirecek,
devlet kesesinden seyahatlerle dünyayı gezecek ve gelişen olaylarla ilgili
dışmerkezli bilgilendirmeleri referans göstererek, dış güçlerle amaç birliği
içinde saltanat ortaklığı yapacaklardır.
Ülkemizde sıradan bir otomobil
fiyatı ile dışarıda çok daha ucuza ve daha kaliteli otomobillere sahip
olabilmekte iken, buna müdahale edebilen bir vicdan sahibi yoktur.
Bütün bu manzara karşısında,
toplumsal mutabakata varabilecek bir çıkış yolu gözükmemektedir. Küresel tehdit
unsurları etrafımızı bir yangın halesi ile çevrelemişlerdir. Bu yangın içinde
akrep gibi çaresiz dönüp durmaktayız. Bizi seyreden küresel tehdit unsurları ne
zaman kuyruğumuzdaki zehirle beynimizi zehirleyeceğimizi bekliyorlar.
Dilim varmıyor ama milli güçleri “derdest
etmeyi”, yok etmeyi kafasına koyan bu hükümetin buna muvafık olması halinde bizi
emperyalistlerin kölesi haline getireceğini başaracağına inanıyorum.
Ancak bir ümit vardır. Milliyet
şuuruna sahip olanlar bir kez daha irkilmelidir. Buna geçit vermemelidirler.
Zira milli refleksler, tarih boyunca en son öldürücü hamle şeklinde olmuştur.
Küresel tehdit unsurları, ABD,
IMF, AB, NATO, önce bizi sevk ve idare edecek başıbozuk sistemi ve o sistemi
işletecek köleleri ihdas edip, sonrada bütün varlığımızı ortadan kaldırmayı
hedeflemişlerdir.
Nesim YALVARICI
YORUMLAR