Eski bir konakta, yaşlı bir hanım yaşıyordu, Evin kapısı yola, pencereleri denize bakıyordu. Asırlık sarmaşıklar, sokağa kadar taş...
Eski bir konakta, yaşlı bir hanım yaşıyordu,
Evin kapısı yola, pencereleri denize bakıyordu.
Asırlık sarmaşıklar, sokağa kadar taşıyordu.
Omuzlarında, örtme, başında ferace,
Yüzünde uzun bir hayatın izleri vardı,
Bembeyaz saçları topuklarına kadardı.
Sabah ezanı ile başlardı güne,
Hep gülücükler gönderirdi sevdiklerine.
Yılların verdiği yorgunluk, yaşlılık,
Bir taraftan kimsesizlik,
Ve çaresizlik…
Kırış kırış olmuş bir ten,
Göz rengi belirsiz, sarkık bir surat,
Ve gün batımına doğru giden bir hayat...
Tükenmiş o geçmişteki muhteşem sesi,
Kundaktaki bebek misali çıkmakta nefesi
İhtişamı kalmamıştı, asırlık pencerelerin.
Ve içerdeki el emeği-göz nuru perdelerin…
Zamanı göstermiyor eski saatler,
Ilık bir Perşembe akşamıydı,
Yalnız kalan kedinin;
Sardı mahalleyi
feryadı.
Minareden, davudi bir sesle okunan sala,
Mahallelide bir sessiz telaş,
Gidilip gelinmekte sağa sola,
Ateş yakıldı, ısındı sular,
Giydirildi kefen, okundu dualar.
Beyaz başörtüsüyle, musallaya konuldu,
Ezanla başlayan hayat, ezanla son buldu…
Nesim YALVARICI
ESENTEPE/ ADPAZARI 1999
YORUMLAR