Ülkemizde yeni bir seçim sürecine girilirken, küresel güçlerin bölgemizde tehdit unsuru olarak varlık gösterisinde bulunması, bu seçimin ...
Ülkemizde yeni bir seçim sürecine
girilirken, küresel güçlerin bölgemizde tehdit unsuru olarak varlık
gösterisinde bulunması, bu seçimin çok çetin geçeceğine işaret etmektedir.
Küresel güçlerin yenidünya düzeni adı altında özellikle bir asır önce
vilayetlerimiz hükmündeki Müslüman ülkelerde, başlattıkları “sömürgeleştirme”
politikalarında, ülkemizin alacağı yeni pozisyon önem arz etmektedir.
Bizzat küresel güçlerin,
birleşmiş milletler ve NATO’yu “tehdit unsuru” olarak kullanması, ülkemizde ve
Müslüman ülkelerde yeniden şekil ve tavır belirlemede hayati önem taşımaktadır.
Bu şartlar altında girilen
seçimlerde uluslar arası güçlerle birlikte hareket etmek kararlılığında olan ve
palamentoda varlık gösterecek olan TÜSİAD, CHP ve AKP ye karşılık, tamamen
yerli ve milli bir anlayışla siyaset yapma iradesinde olan MHP için büyük
mücadele ve güç gösterisi olacaktır.
Küresel güçlerin temel hedefi,
milli ve yerli olan bütün unsurları ortadan kaldırmak olacağı için, küresel güçlerle
ittifak içinde olan TÜSİAD, AKP ve CHP;
MHP’ye karşı bir strateji ile hareket edecekleri kanaati vardır.
2011 Haziran seçimleri bir hususu
açık olarak ortaya koymaktadır. MHP, muhalifleri ile mücadele etmek yerine,
uluslar arası bir güce karşı ülke gerçeklerini halka anlatacaktır. Ancak
medyanın kontrolü tamamen küresel güçlerin elinde olması sebebiyle buna fırsat
bulacak mı? Yani CHP de, AKP de, bu seçimde, küresel güçlerin desteği ile MHP
yi etkisizleştirmeye çalışacaklardır. Bu bakımdan cumhuriyet tarihinin en
anlamlı siyasi mücadelesini ve seçimini yaşayacağımız söz konusudur.
Ya millet; MHP yanında duruş
gösterip, kendi kararını verebilecek bir irade ortaya koyacaktır, ya da,
AKP-CHP yanında duruş gösterip güdümlü bir iradeye ram olacaktır.
Bunu nereden biliyorsunuz? Ya da
bir başka deyişle, bu iddianızı belgeleyecek bir bilginiz var mı? Elbette var.
Ancak bu hususa inanmak için duyarlılıkla ülkemizin sosyal, siyasal ve
stratejik mesellerine vakıf olmak gerekmektedir. Yani hissiyattan uzak
değerlendirme yapabilmekle alakalıdır.
AKP uyguladıkları politikaların
bütünü Amerikan desteklidir. Kuruluşu dahi Amerika da gerçekleşmiştir. Dileyen
Banu Avar’ın Bu konuda delilleri ile ortaya koyduğu bilgilere ve verdiği
konferanslardaki referans bilgilere müracaat etsin.
CHP ve Kılıçdaroğlu, seçim öncesi
sayılacak bir zamanda, Amerika’yı ziyaret ettiler. ziyaretlerinde nasıl bir
gelişme olduğu hususunda kamuoyunu bilgilendirmediler. Amerika’dan destek mi
talep ettiler, yoksa Amerikan Politikalarına biat mi ettiler! Orası meçhul?
Ancak bilinen ve görünen bir husus var ülkemizin kanayan yarası hükmündeki
güneydoğuda, bize göre “şark meselesi” AKP ve CHP ye göre ise “Kürt
meselesi”nde, AKP ile başlatılan ancak yarım kalan “demokratik açılım
zırvasını” CHP ye taşeronluk yaptıracakları işaretleri görünmektedir.
Bu sebeple, CHP de, AKP de, MHP
ye saldıracaklardır. TÜSİAD ise bu partilere partnerlik yapacaktır. MHP bu
yapılanmanın ve bu tavrın farkındadır.
Seçim stratejisini, bu temel
esaslar üzerine inşa edeceği aşikârdır. Ancak vatandaşa, medya ile ulaşabilmesi
sınırlı olacağı için her MHP’Lİ,”makosenleri bizzat giymek zorundadır”. Yani
milleti içine düşürülmüş bu durumdan haberdar edecek birebir çalışma yapmak
zorundadır.
Tabanın sesine kulak verecek bir
aday adayı tercih sıralaması ile seçmene ümit ve moral vermelidir. MHP bu
anlamda tarihi bir misyon yüklenmiştir. Kapsayıcı milliyetçilik anlayışı ile , geçmişte
hangi siyaset içinde yer aldığına bakılmaksızın vatandaşa davetkar davranarak
bu seçimin önemini anlatmalıdır. Buna mecburdur. Çünkü MHP’nin mücadele edeceği
güç, küresel güçler olacaktır. AKP, CHPve TÜSİAD bu küresel güçlerin adına
siyaset yapan birer taşeron görüntüsündedirler.
YORUMLAR