TRT VE OLAYLARIN VATANDAŞIMIZA AKTARILMASI TRT bir kamu kurumudur. Milletin haber alma ve bilgilenme hakkına saygılı ve yükümlü hareket...
TRT VE OLAYLARIN VATANDAŞIMIZA AKTARILMASI
TRT bir kamu kurumudur.
Milletin haber alma ve bilgilenme hakkına saygılı ve yükümlü
hareket etmek zorundadır.
Etmez ise ne olur?
Bizler vatandaş
olarak müdahil olur, durumu yetkili şahıslara bildiririz.
Eğer düzeltilmez veya müdahale edilmez ise, ülkemizin
müesses nizamı içinde hukuk yolunu ararız.
Eğer hukuk netice almaz ise, hakkın kaybı göz önünde
bulundurulur. Kendi hakkımızı korumak eylemi başlar.
Yani ihkak-ı hak süreci…
Avrupa insan hakları mahkemesine gitmeyiz. O iş, Sayın
Abdullah Gül ve onun frekansındaki insanların takip edeceği yoldur.
Bu hazin bir durumdur. Kimsenin bu süreci başlatmaya hakkı
ve yetkisi yoktur.
TRT’n inde…
Ülkemiz ile ilgili hayati ehemmiyeti olan konularda, sadece
hükümetin görüşlerini esas alan yayınlar ve programlar, yapmak bu kabildendir.
Farklı alternatif görüşler, farklı bakış açısı ve farklı
siyasal anlayışların, medeni üslup içinde tartışmalara davet edilmesi
önemlidir.
Edilmez ise, görevliler devlet adına yanlı hareket etmiş
olurlar.
Pazar günü, “barış süreci” ile ilgili davet edilmiş zevata
bakıldığında böyle bir vakıadan bahsetmek söz konusudur.
Barış süreci dediğimiz hususta farklı ses işitmek istemeyen
iktidar, farklı düşüncelere tahammül etmediği ortadadır. Ancak TRT bir kamu
kurumudur. Ve tarafsız olmak zorundadır.
“Şartlı refleks”, ya da “edimleme” yoluyla toplumun
yönlendirildiği bu tür programlar, doğru ve sağlıklı bilgilere ulaşmamızın
önünde en büyük engeldir.
Çünkü bu bilgilenme metodu, sirklere hayvan yetiştirme
metodudur.
Hükümet, sürekli iktidar için bunu tercih edebilir, ancak
ülkemiz için duyarlı vatandaşlık olgusunu kaybeder.
Ekranlarda ifade edilen bilgileri doğru kabul etmek gibi bir
saflığa mahkûm ediliriz.
Başından beri güney doğu ve Suriye politikalarının yanlış
yürütüldüğü, hükümetin, bu yanlışta ısrarlı olması, küresel tehdit unsurlarının
etkisinden kurtulmadığı veya kurtulamadığı şeklinde algılanabilir.
Ya da iç bünyesinde, ülkemiz aleyhinde çalışan gizli
örgütlerin bu kararlarda etkili oldukları mı var.
Ya da iktidarın içinde, ülkemiz aleyhine çalışan bir odak mı
var?
Ancak durumun gerçek mahiyeti, farklı düşünce ve
anlayışların ifade şansı bulması, neticeye olumlu tesir etmesi açısından
öğrenilebiliriz. Ve bu durum önemlidir.
Barış süreci mevcut haliyle bir muammadır. Ve milletin
bölünmesinde terör örgütünün zaman kazanması, merhale kat ettirmesi, TRT gibi
yayın yapanların da durumun sindirilmesine dönük gayretten başka bir şey
olmadığı ortadadır.
Yoksa Bingöl de, şehir için güvenlik meselesini yöneten
yöneticilere doğrudan katliam şeklinde saldırmak, Hakkâri’de askerlerimizi
şehit etmek barış sürecinin bir eylem planı olarak mı anlamamız gerekir.
Özel televizyon kanallarının yanlı yayın yapmaları, mücbir
sebeplerle(hükümetin ekonomik ve psikolojik baskısı, siyasal ve ideolojik
tercihleri sebebiyle) bir nebze makul kabul edilebilir. Lakin TRT’nin böyle bir
hakkı ve böyle bir yetkisi yoktur.
Nesim YALVARICI
YORUMLAR