Ülke yönetiminde takip edilen her politikanın siyasi bir sonucu vardır. Tercih edilen politikalarda, muhteme...
Ülke
yönetiminde takip edilen her politikanın siyasi bir sonucu vardır. Tercih
edilen politikalarda, muhtemel siyasi neticeleri göz önünde bulundurulur. Ve
ona göre bir yol takip edilir. Ekonomi, hayatımızın temel umdeleri arasında yer
aldığını var sayar isek, uygulanan ekonomik politikaların da, temel siyasi
sonuçlarının olması doğaldır.
Ülkeler, ya egemenlik haklarını
gözeterek uluslar arası politika takip ederler, ya da Gayri safi milli hasıla
değerleri üzerinden politika yaparlar Bu iki unsur, belki de siyasal
partilerin, politik tercih gerekçeleri
de sayılabilir.
Egemenlik kavramının taşıdığı
değerleri esas alan politikaların takip edilmesi, güç bir iştir. İç ve dış
dinamiklere tamamen hâkim olmayı gerektirir. Dıştan uygulanabilecek karşı
politikaları algılayıp değerlendirmeyi gerektirir. En önemlisi de, her şeye
rağmen ülke menfaatlerinin esas alınacağı politik iradeyi sergileyecek kadroya
sahip olmayı gerektirir. Bu işin zor olan bir diğer yanı da, her türlü baskıya
karşı, direnç göstermenizdir. Direnç göstereceğiniz veriler ve kaynaklar
üzerinde tasarruf ve yaptırımlarınızın olması gerekir. Dış girdilere dayalı mal
ve hizmetlerde, ülkenin gerçek durumuna uygun alımlarda, ne derece sınırlayıcı
güce sahipsiniz. Diğer bir ifade ile ”eldeki ile yetinme” ve mevcudu
geliştirmenin mümkün olabileceği bir kabulü genele yaygınlaştırabileceği bir
politikayı ülke insanına kabul ettirmek mümkün olur mu?.
Ülkede gelir düzeyi farklı olan
iki gurubun isteklerinin yerine getirilmesinde, sosyal dengeyi sağlayacak
politikaları kabul ettirebilecek miyiz? Yani ulaşımını toplu taşıma araçları
ile temin eden ekseriyet, aristokrasinin, abartı fiyatlarla alıp kullandığı
lüks “ithal” otomobillerin alımını sınırlayabilecek
mi? Bir başka deyişle, ülke gelirinden büyük pay alan “mutlu azınlığın ihtirasa
dayalı taleplerine” gem vurulabilecek miyiz, ithalat çılgınlığına son
verebilecek miyiz? Milli sanayi politikasını, Milli tarım politikasını,milli
eğitim politikasını, sağlık politikasını, adalet politikasını, dış etkilerden
kurtarabilecek miyiz.? İhracatımızı bu günkü düzeyinin üstüne çıkarabilecek
miyiz.? Sıralanan bu soruların cevabını geçiştirebilmek hiçte kolay değildir. Çünkü
milletin bütünü tarafından belirlenmiş, özümsenmiş, güvenilir hedef ve “
ülkü”leri esas alan Temel milli politikaların uygulanacağı zemin yerine,
kaygan, değişken ve günü kurtarmaya dayalı bir anlayış ikame edilmiştir.
Buna rağmen ülke yönetiminde söz
sahibi olmak isteyen politik kadroların hayatiyetlerini idame edebilmek için
uyguladıkları yegane politika, kendisinden öncekilerin yaptığı olumsuzlukları
tenkit etmek, bir önceki uygulamaları, farklı bir karaktere büründürerek
yeniden uygulamak, milleti aldatmak ve” Gayri safi milli hasıla değerleri
üzerinden” spekülatif politikalar üretmek olmuştur. Mal ve hizmetleri rakamlara
boğarak,”muğlâk”, anlaşılmayan laf kalabalıkları ile geçiştirip, muasırlarından
geri kalmışlardır. Hâlbuki Ülke yönetimi, basiretli, gerçekçi, önü ve arkası
belli; planlamaların rakamlarla ifade edilirken de anlaşılır, şeffaf ve
güvenilir olması esasına göre olmalıdır.
Ülkemizin bu gün içinde bulunduğu
durum, uygulanan politikaların “sığlığı” sebebiyle, dünyanın bu günkü
konjonktürü ile karşılaştırıldığında, vahim bir görünüm içindedir. Ekonomik
fırsatları ve tehditleri görüp değerlendirememektedir. Tek bir alternatife
dayalı politikalarla sadece kendi milli menfaatlerini sınırlamaktadır.
Egemen bir ülke, egemen bir
millet, her zaman, gayrı safi milli hâsılasını, arzuladığı düzeye çıkarabilir. Hatta
hedefleri aşabilen bir noktayı da yakalaması mümkündür. Egemenliği sürdükçe
gücüde o ölçüde artar. Artarak büyür. Egemenliğinden taviz veren millet,
giderek karmaşık politik oyunların aleti olur. Ve tarih sahnesinde, ”özgün”
yapısı olmayan vasıfsız topluluk durumuna düşer. Öyle ise, uygulanacak iktisadi
ve ekonomik politikaların egemenliğimize göz dikenler için bir fırsat olmasın… Bilmeliyiz
ki;” Her kuş, kendi kanatları ile uçar ve yol alır”.
YORUMLAR