Milliyetçi Hareket Partisi, mahalli idare seçimlerinden sonra, 25. Dönem milletvekili seçimlerini de oylarını arttırmasına rağmen, ar...
Milliyetçi Hareket Partisi, mahalli idare seçimlerinden
sonra,
25. Dönem
milletvekili seçimlerini de oylarını arttırmasına rağmen, arzu ettiği neticeyi alamadı.
Bu duruma etki eden iç ve dış faktörler vardır.
Dış faktörler;
AKP, devletin bütün unsurlarını seçimde devreye sokmak
suretiyle bariz bir üstünlükle seçime girmesi,
MHP, tamamen yerli ve milli düşünce temelinde siyaset
yapması, küresel sermayeye ürküntü veriyor olması…
Biliyorlar ki, milli bir devlet, küresel sermayenin ve
küresel tehdit unsurlarının sonu olacaktır.
Dolayısıyla, dış dünyadan destek alamamaktadır.
MHP dışındaki siyasi partiler, pragmatik(faydacılık) temelli siyaset
yaptıkları için, etnisiteye dayalı bir yaklaşım içindedirler.
Bu durum, milli bütünlükten yana olan MHP’yi savunma
pozisyonunda bırakmaktadır.
Etnik siyaset, ülkeyi bölünmeye götüren bir yol olması
sebebiyle, MHP hissiyata yani duygulara hitap etmiyor. Milli bütünlüğün zarar
görmemesini düşünüyor.
Mesela Cumhurbaşkanı, ülkemizi yetmiş iki buçuk etnik yapıya
bölmede herhangi bir beis görmüyor. Hâlbuki MHP bunu telaffuz etmenin dahi
yanlış olduğunu düşünüyor.
Kamuda MHP’nin etkinliğini hissettiremiyor olması olarak
ifade edilebilir.
Esas itibariyle dış faktörler her zaman olacaktır ve vardır
da…
MHP iç dinamiklerine bakmalıdır. Onları etkin ve verimli bir
şekilde kullanabilmelidir.
Hakikat şu ki; MHP bu ülkenin yegâne sahipliğini yapan bir
siyasi iradedir.
Onun, sıradan siyasi partiler gibi düşünmeye hakkı yoktur.
O, yakın zaman kazanç
ve kayıplarından çok, geleceğin perspektifiyle hareket etmelidir.
MHP’nin elinde en önemli kaynak, şüphesiz insan kaynağıdır.
Ekonomik olarak ulaşılamayacak noktalara insanı ile
ulaşılabilirliği düşünmelidir.
Kendi içinde, kısır siyasi çekişmelerden uzak durmalıdır.
Delege seçiminden üye seçimine kadar, mahalli idareler ve
milletvekili seçimlerinde, milliyetçilerin ekseriyetinin onayına başvurmalıdır.
Genel merkez, mutlaka illerde hakem rolünü oynamalıdır.
Hâkim rolüne soyunursa, mahallinde istenilen performansa ulaşamaz…
Zira genel merkez gücü ile oy alabilmede MHP başarılı
değildir.
Milliyet şuur ve milli duyarlılık oy vermede daha etkindir.
O sebeple mutlaka mahallindeki insanların takdir hakkına riayet edilmelidir.
Yeni dönem milletvekilleri, kendilerini aşan bir gayretle
vatandaşlara inmeli ve doğrudan temas yöntemi ile neyi, ne kadar yapabilirse,
onu ifade etmelidir.
Sen-ben kavgasını bitirecek bir barış elçisi hükmünde
çalışmalıdırlar.
İllerinde iletişim ağlarını güçlendirmeli, gerektiğinde
bütün gelişmeleri anında kaynağından öğrenmelidirler…
Bu gün alınan netice, MHP’nin esas alması gereken netice
değildir.
Gücünün yüzde ellisi ile bu noktaya gelmiştir.
MHP’de görev almış bütün il ve ilçe başkanları, birer
danışman gibi her zaman milletvekilleri ve parti teşkilatları ile
irtibatlandırmalı, ülkücü milliyetçi kadroları her zaman teyakkuzda tutmalı,
gelişen şartlardan haberdar edilmeli, onları milletin içine göndermelidir.
Parti şubelerini kapatmak, istemediğini delege yapmamak,
hafifliğine son verilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Milletinin geleceğini inşa
ederken hissiyattan uzak akıl yolunu tercih etmelidir.
Yoksa iktidarların stratejilerine uygun yaklaşımlar, şu
kanaati uyandırmaktadır; “az gelişmiş ülkelerde, küresel sermaye, iktidarları
yapılandırırken, muhalefeti de kendi başına bırakmamaktadır”.
MHP böyle bir yargıyı hak etmemektedir.
Sağ siyasetteki, gurupçuluk, adamcılık hastalığı MHP’de
olmamalıdır.
Gaspıralı İsmail beyin ifadesiyle; “bizce birdir gedalarla
giraylar.”
Kapsayıcı
milliyetçilik anlayışı gereği,
vatandaşları ayırt etmeden programını uygulamalıdır.
Şahsiyetli ve etkili siyaset yapabilmesi, iç muhasebesini ve
istişareyi elden bırakmamalıdır…
Milletin o zaman daha farklı bir yaklaşım içinde olacağı
görülecektir.
YORUMLAR