MHP’DE NELER OLUYOR-2 Suriye ve Irak’ta, küresel güçler, satranç oynadığı bir dönemde, Türk devletinin bütün unsurları, iç meseller...
Suriye ve Irak’ta, küresel güçler, satranç oynadığı bir
dönemde, Türk devletinin bütün unsurları, iç meselleriyle zaman kaybediyor.
İktidar, işlediği hukuk dışı işlerin temizliğiyle
uğraşırken, muhalefet; başarısızlık yaşadığı son seçimlerle ilgili iç
sorgulamalarla enerji kaybediyor…
Devletimiz ise, irtifa kaybediyor.
Bu toz duman arasında, en içler acısı durum, MHP’de
yaşanmaktadır.
Üstelik acımasız bir suçlama metodu ile…
MHP geleneğinde hiç olmadığı şekilde…
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra; MHP’nin stratejik
kararları, AKP ye yarayan bir süreç yaşanması, ülkücü camiayı “ikircikli” bir
pozisyona sokmuştur.
Ancak; “kan içip, kızılcık şerbeti içiyor” görünmektedirler…
Terör ve terörizmle el ele, hırsızlık, yolsuzluk,
adaletsizlik üzerine politika yapmakta olan mevcut AKP iktidarının zor
durumlarında, “can simidi” olmak gibi bir “misyon” içinde görünmektedir.
Genel merkezin ürettiği politik iklim ve atmosferin gücü
olmaksızın, milliyet şuuru ve milli duyguların, MHP’ye oy vermekte tercih
sebebi olmasına rağmen, genel merkezin taşra üzerinde tasarrufları, Ülkücü
camiada şaşkınlık yaratmıştır.
Atama suretiyle yönetimler oluşturmak, milletvekili ve
belediye başkanlarının genel merkez tespitli atamalarla yapılıyor olması,
Ülkücülerin MHP’ye karşı mesafeli durmaya başlanmıştır.
Ecevit hükümeti kurulmadan önce, hiç gereği yokken; siyasi
öngörüzlük başlangıcı olacak bir beyanatla, Doğruyol Partisi ve Refah Partisine
kapıları kapatması, kendisinin siyaset yapma imkânını sınırlayan karar verildi.
Rahşan affına fırsat verdi. Rahşan’ın “galiz” hakaretlerine
“eyvallah” dedi. Ülkücü vicdanın sesi hükmündeki soylu bir ses olan Rahmetli
Ali Güngör partiden ihraç edildi.
Bu yöntem, sesini çıkaran her partilinin parti ile
ilişkisini kesmeyi gerektirdi.
Bu günki gidişatı beğenmedikleri için milletvekili aday
adaylığı kabul edilmeyenlerle, kazanabilme ihtimali yüksek olan adayların,
basit gerekçelerle parti dışında bırakılmaları,
son seçimlerin başarısızlığıyla birleşince, partide içten içe seyreden
itiraz ve reaksiyonlar su yüzüne çıktı.
Şimdi diğer sistem partilerinin metodu olan haksız
karalamalar ve hakaretlerle, birbirlerine savaş açmış bir görüntü vardır.
Kimileri, mevcut yönetimle girilecek seçimlerde barajın
altında kalınacağı iddiasında, kimileri, paralel yapı bağlantısı ile itham
edilmekte, kimisi “diaspora” gibi küçültücü iddiaları serdetmektedir.
Bu görüntü, tam da seküler, muhafazakâr –laik siyasetçilerin
istediği bir zemin…
Bir diğer deyişle, küresel yapılanma, geri kalmış ülkelerde,
iktidarları yapılandırırken, muhalefeti kendi başına bırakmayacağı hakikatini
gösterir cinsten bir gelişmedir.
Ülkemizde, küreselcilerin isteğine uygun İki partili bir
siyasi yapılanmada, MHP’nin engel teşkil eden bir siyasi parti olması, MHP’nin
bu günkü gelişmeleri yaşamasını sağlamaktadır.
Ülkücülerin kahir ekseriyeti, bu günkü işleyişin iki partili
siyasi sürecin, Türk milliyetçiliğini yok edeceği hükmünü vermektedirler.
MHP yönetimi ise, bu gelişime destek veren bir süreci
işlettiği görüşündedirler.
Onun için merkezin
kontrolündeki delege ile yeni bir yapılanmanın zor olduğu görüşü hâkimdir.
Mevcut yapı ile gidilecek bir seçimde, MHP geri dönüşü zor bir sürece
girebilir.
Küreselleşmenin tek alternatifi, milliyetçiliktir.
MHP içindeki mücadelede, ya küresel anlayışı destekler
görünen mevcut yönetime destek verilecektir... Ya da, yeni bir anlayışla
milliyetçilik ivme kazanacaktır.
YORUMLAR