MHP-AKP MÜCADELESİNİN PERDE ARKASI

Siyasi varlığını, Türk Devletinin güçlü, Türk milletini mutlu olması üzerine programlayan ve tamamen “öz değerler” ve milletin iç dinami...


Siyasi varlığını, Türk Devletinin güçlü, Türk milletini mutlu olması üzerine programlayan ve tamamen “öz değerler” ve milletin iç dinamiklerinin temel alınacağı bir anlayışta politika yürüten bir siyasi hareket olan MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ… Siyasi varlığı, ideolojik eğilimi “flu” veya “gri-fuzy mantık” kaidesine göre işleyen, bazen İslami, bazen Amerikancı, bazen mozaikçi, bazen liberal ve ekseriyetle de Avrupa Birlikçi bir merkezde politika takip eden iktidardaki ADALET VE KALKINMA PARTİSİ arasında bir mücadeleye, uzun bir zamandan beri tanıklık etmekteyiz.

Öncelikle her iki partinin oluşumunu kamuoyu bilmekle beraber, bazı veri tabanlarını kamuoyuna sunmada yarar vardır.

Köklü bir siyasi geçmişi olan MHP, Türk siyasi hayatına Merhum ALPASLAN TÜRKEŞ’İN kurumsal yapı kazandırdığı Türk milliyetçiliğinin siyasi teşkilatıdır. Bir fikir hareketinin siyasi tezahürü olarak da ifade edebiliriz. Aslında Türk milletinin bekası için ezelden–ebede iradesini taşıyan “serdengeçtiler” olarak da görülmektedirler. Çok zorlu bir mücadelenin içinden geçerek geldikleri halde, kendi fikirlerini, hakkı ile anlatabilmiş değiller kanaatindeyim… Milletimiz onları daha çok muarızlarının(karşıtlarının) tanımladığı ve lanse ettiği şekilde algılamaktadır… Oysa MHP kadroları, Ülkücü düşünce diyalektiğinin ortaya koyduğu “İslam ahlak ve fazileti, Türklük gurur ve şuuru” terbiyesi ile disipline olmuş, her zaman dış mihraklara karşı “onurlu bir duruş” anlayışın temsilcileri oldukları ile anılırlar. Anadolu’nun saf diyebileceğimiz,”arı-duru” insanlarının oluşturduğu bir iradedir… Ancak ne yöntemlerini nede düşünce dinamiklerini yeterince anlatabilecekleri fırsata sahip olamamışlar. Olmaya başladıkları anda bir felaket -öyle veya böyle- onlara tasallut olmuştur.1944 Milliyetçilerin tabutluklara atılması, 1960 sürgünler, 1970 yıllarda Komünist-Siyonist piyonların zulümleri ve en ağır olanı da 1980 ihtilali… Sonrasında oluşturulan siyasi yapılanmaların hep boy hedefi yine MHP… ÖZAL’lı yıllar da ise hep milliyetçi-Ülkücü gençler maniple edilerek, farklı bir yapılanmaya doğru götürülmek istendi… Sonrada, bak ülkücüler işte hep böyledir dedirtildi… Her türlü zorlukla muhatap olan ülkücüler olgunlaşmış, bazı hadiseler karşısında sabır göstermeye başlamış, eski tepkici yapıları yerine daha aklıselim hareket etmeye başlayınca, ciddi bir siyasi teveccühe mazhar oluyorlar. Nihayet kadrolarının hizmet edebileceği fırsatı bulmuş kendilerini hizmetleri ile sunabilecekleri bir iktidar imkânını yakalamışlardı ki, oluşan koalisyon, Türk siyasi hayatına sinmiş kronik arızalarla, bu fırsatı arzu edilen biçimde değerlendirememiş oldular. İktidarda iken, aldıkları bir erken seçim kararı ile seçim barajının altında kalarak, parlamentoda Türk milliyetçiliğinin kadrolarının temsil edilmediği bir dönemi de başlatmış oldular.

Ancak, gelişen hadiseler ve uygulanan politikalar ile “KÜRESEL GÜÇLERİN yarattığı toplu durum (konjontür), uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar, teröre ve bölücülüğe iktidarın sürekli “prim” vermesi MHP ve Milliyetçiliğin toplumda yükselen değer olarak açık bir şekilde varlığını hissettirmiştir. AKP bu gelişmeler çerçevesinde hesaplarını yeniden yaparak, kamuoyu yoklamaları ve anketlerdeki verilerin ışığında, rotasını yeni genç seçmenlere, yani milliyetçi gençlere çevirmesi gerektiği hususunu tespit ettiklerinden klasik politik anlayışlarına uygun olarak günlük siyaset yapıp bu gençlerin ve popülist yaklaşımlarla prim yapan değerlerin avına düşmüştür. MHP nin kurmayları ise, AKP nin bütün politik manevralarını takip etmektedirler… Ayrıca milliyetçilik ile ilgili argümanları “fırsatçı” bir yaklaşım olarak, bu değerlerin istismarına müsaade etmeyecekleri bir politika takip ettiklerini görmekteyiz…

AKP, siyasi varlığı ve şahsiyeti, R TAYYİP ERDOĞAN’IN popülaritesinden öteye hiçbir özelliği olmayan, her şeyin ona endekslendiği bir parti görüntüsündedir. Dolayısıyla, ideolojisi, programı, hedefi, geleceği onun ile kaimdir. Tıpkı Özal gibi… Hatta Özal’ın kötü bir kopyası gibi… Özal’ın “A” takımı onun yanında olanlar, hatta kabinenin önemli isimleri, parti genel idare kurulu ve yönetim kademeleri, parti teşkilatları hep Özal’ın, milli görüşçü- liberal koalisyonu oluşturmaktadır…

Tayip Erdoğan, Siirt’te meydana gelen bir hukuki boşluktan dolayı siyasete “özel bir seçim yöntemi” ile girmiştir. Bütün siyasi hayatı boyunca, İslami söylemleri kullanmış, her olayda İslam “referans” olarak gösterilmiş, ancak başbakan olur olmaz; ”Din (İslam) benim referansım değil” demek suretiyle kendisine oy veren kitlenin umudu olmaktan uzaklaşmıştır. Gerek AB politikalarında ve gerekse ABD ile ikili ilişkilerinde ülke çıkarlarının gözetilmesinden ziyade, uluslararası sermaye gruplarının gözetilmesi, AB uyum yasaları ve Kıbrıs politikaları, Türk toplumunu endişelendirmeye başlamıştır. İç politikada devlet kurumları ile kavga eder olması ve Türk devlet geleneğinde var olmayan bu yöntemin uygulanmasının teamül haline gelmesi sıkıntı yaratmıştır. Güneyimizde kurulan “Kürt devletine” seyirci kalması, İç barışın sağlanabileceği birlik ve beraberlik mesajları yerine ayrılıkçılığın teşvik göreceği tarzda beyanatlar vermesi, kabinedeki bazı bakanların uygulamalarındaki,”özellikli kişilere menfaat temini” ile ilgili iddialara sebebiyet vermiştir. İhale ve yolsuzlukların günlük hayatımızın her safhasında öncelikli olarak gündemde olması, kadrolaşma iddiaları, Recep Tayyib ERDOĞAN’I dolayısıyla AKP’yi ciddi şekilde yıpratmıştır. Önemli bir gelişme olarak da, Saadet partisinden AKP’ye giden oylar, başörtü meselesinde parlamentoda Anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa sahip olmalarına rağmen, gündeme taşınmamış olmasından ötürü eski partilerine dönmüşlerdir. Her hafta gizli-açık yapılan zamlar, işsizlik, suç oranlarındaki artışlar, toplumsal olayların yaygınlaşması karşısında etkisiz kalmışlardır. Para-kur politikalarında yapılan spekülasyonların yeni bir zam yapma metodu olarak kullanılması tüketiciyi isyan noktasına taşımıştır. Dövizin değer kazanması ile paralel olarak, mallarda da oluşan artış, dövüz düşmesine rağmen fiyatların düşmeyişi, fiyat spekülasyonu olarak algılanması, toplumda büyük bir infiale sebebiyet vermiştir. İşte bu olumsuz şartlar AKP’nin oy kaybını hızlandırarak ciddi düşüşlere sebebiyet vermiştir. Bu sebeple AKP, yakın gelecekte baskın bir seçim hazırlığında yeni hedef kitlelere doğru yönelmiştir. O hedef kitle de, önümüzdeki seçimde ilk defa seçmen olma hakkı elde eden büyük ekseriyeti “milliyetçi eksende” olan gençler ve son seçimde kendi partilerine kızıp seçim sandığına gitmeyen Ülkücülerdir…

MHP bu gelişmeleri soğukkanlılıkla takip etmektedir. Milliyetçilik şuuru ile ilgili hiç bir alakaları olmadığı halde, son günlerde, “milliyetçi” beyanatları işittiğimiz Recep Tayip Erdoğan’da, bu kitleyi kendisine yakınlaştırabileceği hamleler yaptığını zannetmektedir… Söğüt şenliklerinde yaklaşık yediyüzelli yıldan bu güne kadar herhangi bir olay olmamış iken, başbakanın katıldığı ve olaylı şenliğin arkasında nelerin olduğunun kamuoyuna bildirilmeyişinin sebebi bu olsa gerektir. Antalya’da “bozkurt”u armağan olarak kabul etmesi, örse çekiç sallaması ona ağır gelen bir olaydır ancak sebep bellidir… Hatta batı Trakya Türk federasyonun organize ettiği, batı Trakya Türkleri ile ilgili uluslar arası kongreye de ilgi göstermeleri, dış politikada “küreselci” yaklaşımlarını bir tarafa bırakmış olmalarının sebebi de odur…

İşte MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ ile AKP arasında cereyan eden hadiselerin varlık sebebi bu gelişmelerdir. Ancak görünen odur ki üçyüzaltmış yedi milletvekili ile hiçbir performans sergileyemeyen AKP’ye karşın, hatalarını görmüş, dünya ve ülke meselelerini tanımış, soğukkanlı davranışlar sergileyen MHP’yi basit tuzaklarla avlayamaz… Yönlendirilmiş kamuoyu yoklamaları ise asla neticeye tesir etmez. MHP emin adımlarla, siyasi hayatımıza demir atacağı günleri beklemektedir… AKP ise, telaşla hareket ederse, hata yapması kaçınılmaz olacaktır. Kaybetmesi de mukadder…

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: MHP-AKP MÜCADELESİNİN PERDE ARKASI
MHP-AKP MÜCADELESİNİN PERDE ARKASI
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg10CRmjnSZSI73kY30rnKhdSHWDFjayctwbdtRAnf7RCfpiZ965nVVN2sk1XapIJ_ZRMfxN9wJpmLkHmmGC5Et6kcII04T9nu5tAKVdqBg1emE3xRl2FCVq8kDoGsNhQOjBAocEbgpf1g/s400/bahceli-yildirim-gorusme.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg10CRmjnSZSI73kY30rnKhdSHWDFjayctwbdtRAnf7RCfpiZ965nVVN2sk1XapIJ_ZRMfxN9wJpmLkHmmGC5Et6kcII04T9nu5tAKVdqBg1emE3xRl2FCVq8kDoGsNhQOjBAocEbgpf1g/s72-c/bahceli-yildirim-gorusme.jpg
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2017/01/mhp-akp-mucadelesinin-perde-arkasi.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2017/01/mhp-akp-mucadelesinin-perde-arkasi.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu