İnsan, Allah’ın yarattığı en şerefli varlıktır. İlahi kaynakların insan hakkındaki ortak kabulleri de böyledir. Bütün ilahi-semavi dinlerd...
İnsan, Allah’ın yarattığı en şerefli varlıktır. İlahi kaynakların insan hakkındaki ortak kabulleri de böyledir. Bütün ilahi-semavi dinlerde de, insanlığa ait hüküm budur. Yeryüzündeki beşeri sistemlerin bütünü de, insanı, sistemin merkezinde, her şey insan için ve insana göre anlayışını benimsemişlerdir. Plan ve programlarını bu esas dâhilinde dizayn etmişlerdir.
Ancak, fiiliyatta durum nedir? Bunun irdelenmesi gerekmektedir.
Dinin tarifinden anlaşılacağı üzere; Din, Allah’ın insanlara hem dünyada, hem ahiret te mutlu olabilmesi için, nasıl yaşaması gerektiği ile ilgili emir ve nehiylerin(yasakların) bütünüdür. Yani DİN, insan içindir. İnsan olmazsa dinin emirlerin ne önemi olabilirdi? Ne var ki, beşeri sistemlerde, sistemin işleyişi ile ilgili programın amacı, insana takdir edilen hakların önüne geçmektedir. Bu sebeple, yaratılışında elde ettiği şerefli olma hakkı, beşeri sistemlerin mantığı ile çelişmektedir.
İnsan yaradılışı gereği, MENSUP OLMA duygusunu, hayatı boyunca yaşar. Onu özgün kılan aidiyet (mensup olma)duygusu hayatının her aşamasında yaşayacağı bir vakıadır.
İnsan, dünyaya gelir gelmez, bir isimle isimlendirilir. Bu onun ilk ve en önemli ayrıcalığıdır. Müteakiben, aile adı alır. Sonra oturduğu mahallenin, sonra, bulunduğu şehrin, sonra, tabiiyetindeki ülkenin ve aynı değerleri paylaştığı, milletin adını alır. Bu onun mensubiyetinin gereğidir.
Fert, içinde yaşadığı toplumun üyesi olarak, ona ait değerlerin de sahibi durumundadır. Bütün toplumlar ve topluluklar, fertlerden meydana gelmektedir. Aynı değer yargılarına sahip, aynı idealleri paylaşan fertlerden oluşan topluluklara da MİLLET denmektedir.
Milletin sevk ve idare yönünü de içine alan teşkilatlanmış, organize olmuş biçimi de MİLLİ DEVLET DENİR.
Fert olarak bu tabii var oluş içinde, MİLLİYET ŞUURU İLE YAŞAMAK BİR GEREKLİLİKTİR: Bunun dışında düşünce ve davranışa sahip olma ise, MİLLİYET DIŞI düşünce ve davranışlardır.
İnsanlık tarihi incelendiğinde, milliyet şuurunu aşındıran, o duyguyu zayıflatan ve giderekte yok etmeye mahkûm eden, sosyal, siyasal ekonomik ve politik organizasyonlar olmuştur. Olacaktır da KAPİTALİZM, KOMİNİZM, SOSYALİZM, LİBERALİZM, FEODALİZM FAŞİZM gibi.
İnsana ait, bu sistemler ve disiplinlere MATERYALİST sistemler denilebilir. MİLLİ ŞUURU esas alan anlayıştaki sisteme de İDEALİZM demek doğru olur.
Denilebilir ki, savaşlar, iç ve dış göçler, mücbir sebeplerle dünyadaki nüfus hareketleri, milliyet şuurunu oluşturan özgün kültür dokusunu bozduğu için, Fert, .milli yapıya uygun bir ortamı nasıl inşa edecektir? Eğer fert, yaradılışı gereği yaşama isteğini davranış haline getirme iradesini gösterir ise, HAYATİ İHTİYAÇLARINI ESAS ALAN BİR SİSTEM VE BU SİSTEMİ YAŞATACAK DÜŞÜNCE DİSİPLİNİ TABİİ OLARAK OLUŞACAKTIR. O SİSTEMDE MİLLİ SİSTEM OLACAKTIR:
Bundan anlaşılması gereken şudur; MİLLİ ŞUURU OLUŞTURAN KIYMET HÜKÜMLERİNİ (DEĞER YARGILARINI)FERT; HAYATINDA DAVRANIŞ HALİNE GETİRİR İSE HİÇ BİR DİRENÇ VE HİÇ BİR ZORLAMA; MİLLİ HAYATIN OLUŞMASINA ENGEL OLAMAZ.
Var olmanın temel dinamizmi, ferdin sergileyeceği, özgür iradesine bağlıdır. Bu özgür irade, aklıselim ile her güçlüğü bertaraf eder. Hissiyat ile hareket edildiğinde ise zayıflayan bünye arızalanır ve yok olur.
Ferdi sorumluluklarımız, sadece kendimize yetebilmeyi gerektirmemektedir. Aynı zamanda içinde yaşadığımız topluma karşı da sorumluluklarımızın yerine getirilmesi noktasındadır. Fert fert millet bütünlüğüne katkı sağlamak, birlik ve beraberliğimizin pekiştirilmesi için sorumluluğumuzu idrak etmek durumundayız. Zira yirmi birinci asrın ikinci çeyreği, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar ihata edilmiş MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETİNİN oluşmasına katkı sağlamamız gerekmektedir. Müjdeler olsun… Bin yıl daha bu topraklardayız.
YORUMLAR