Bu yazımı, Türk milliyetçilerine hitaben yazıyorum. Değerli gönüldaşlarım, asrın son serdengeçtileri, Türklüğün gönül elçileri, Duyarlılı...
Bu yazımı, Türk milliyetçilerine hitaben yazıyorum.
Değerli gönüldaşlarım, asrın son serdengeçtileri, Türklüğün gönül elçileri,
Duyarlılığınızı kaybetmeyin.
Birliğinizi bozmayın.
Ve size pervasızca önermelerde bulunanları, bir kere daha duyarlılıkla düşünün…
Aranıza nifak tohumlarını ekenler, asla sizi desteklememiş, belki de sinsi bir kurnazlıkla size yakın durarak zehir enjekte etmektedirler.
Bizans’tan kalma kirli bir oyun oynanmaktadır… Üstelik sinsice…
Zira oynanan oyun, sempati kanalı işletilerek yapılmaktadır.
Bir an hafızalarımızı yoklayalım.
Milliyetçi hareket Partisinin başında, rahmetli Alpaslan Türkeş vardı…
Kaç kişi destekleyip benimsiyordu?
Sadece Ülkücü - milliyetçiler - MHP’liler…
Bunların dışında kalanlar ise hep bir ağızdan; “Türkeş giderse MHP büyür” dediler…
Diyenler ise asla MHP’ye oy vermediler…
MHP inadına hep büyüdü… Üç milletvekilliğinden on yedi-yirmi bir…
O kara eylül darbesi olmasaydı, 1981 seçimleri yapılabilse idi, iktidar olacaktı…
Hak vaki oldu, Türkeş, Rahmeti rahmana kavuştu… Ebediyete intikal etti…
Devlet Bahçeli, genel başkan seçildi. Şer guruplar, bu sefer Devlet bahçeliyi hedef aldılar…
Üstelik Rahmetli Türkeş’i “methederek”, bahçeliyi “zem” etmeye de başladılar.
Yani sempatik davranarak, oluşabilecek “karşı tavrı” kırarak…
Sinsi bir “şark kurnazlığı” ile…
Şimdilerde bütün şer odakları ağız birliği etmişçesine, “Devlet Bahçeli giderse MHP iktidar olur” gibi bir iddia içindeler…
Bu ve buna benzer iddiaların gerekçesi bellidir.
“Şahı mat etmek” yani doğrudan başı hedef alan bir stratejidir.
Var sayalım Devlet Bahçeli gitti yerine başka biri geldi.
Milliyetçilik karşıtları milliyetsizler, ona rahmet mi okuyacaklar?
Emin olun, ona da bir kusur bulur, onu da beğenilmezler arasına alırlar.
Katiyetle bilmeliyiz ki, muhalif partilerin ve özellikle de, “küresel sermayenin” ve onun tehdit unsurlarının bir oyunudur.
Elbette insan olarak, Devlet Bahçeli’nin de noksanları olacaktır.
Bunu tashih etmek, yeni ve güzeli ile ikame etmek, ülkücü milliyetçilere düşmektedir.
“kol kırılır yen içinde” yapılmalı, edebe uygun, ülkücü terbiye ölçüsünde…
Nezaketle, ölçü ile…
Ulu orta tartışmaya açacağınız başkanınızı yedirdiğinizde, ayaklarınız ve kollarınızın hükmü kalmaz.
Hiç şüpheniz olmasın…
Zira siyasi mücadele satranç oyunu gibidir. Oyun da, kurallarına uygun bir yol takip edilir…
O da, şahı mat etmektir.
Düşmanınız size don biçeceğini söylerse, biliniz ki, kefen hazırlamaktadır.
Bildiğimiz bir şeydir, bal arısı oğul verince, ana arıyı da, oğulun kendisi yapar.
Bizde lideri ve onda umduğumuz, istediğimiz vasıfları kendimiz geliştirmeliyiz.
O bizi temsil eden bir numune olmalıdır.
Eğer biz onda bir nakısa görüyorsak, bizim görünen eksiğimiz olduğuna hükmetmeli, kendimizi düzeltmeliyiz. Ki, o da bizleri bir ayna misali görsün ve kendisine çeki düzen versin.
Son dönemde, herkesin ağzında pelesenk ettiği, Devlet Bahçelinin yetersizliği ilgili kimseye ifadelere imkân ve izin vermemek lazımdır.
Yeterli denilen parti liderlerinin hiç birisi ile mukayese edilmeyecek kader zarif, tertipli, bilgili ve dürüsttür.
Bir o kadarda, cesurdur. Akıllı ve sabırlıdır.
Devletine ait değerleri, insanlığa ait değerleri, hukuka dair saygısı mukayese kabul edilmeyecek kadar açıktır.
İnsanlığın suç saydığı fiillerden uzak, mütevazı ve zarif bir şahsiyettir.
Ahde vefalı, hoşgörülü ve edeplidir.
Onun şaibeden uzak tertemiz bir geçmişi, takdire şayandır.
Siyaseti, hizmet etmek sanatı olarak düşünür, yalanla ve hile ile asla siyaseti takip etmemiştir.
Eğer siyaseten yetersizliğinden bahsediliyorsa, müstemleke valileri gibi davranan ve devletin bütün gücü ile ülkücü hareketin üzerinden silindir gibi geçilmesi karşısında, hiç zarar görmeden bu güne getirmesi, en büyük siyasi başarıdır.
Değerli ülkücü milliyetçi mefkûre sahipleri, başkanınız ve liderinizi tartışmaya açanlara dikkat edin, onlar; sizden biriymiş gibi, davranmaya çalışsalar da, millet ve vatan duyarlılığından uzak kimselerdir.
Onlara müsamaha etmeyin. Kuvvetinizi test etmek isteyenler, sizin bu konudaki hassasiyetiniz karşısında, yenik düşeceğinden emin olun.
Bilmelisiniz ki, Türk milletinin iç ve dış düşmanları, düşmanlıklarını, kin ve garezlerini MHP ye takındıkları tavırla ifade etmektedirler.
Zira düşman, yok etmek isteyeceği bir milletin, önce milli şuur sahiplerini etkisizleştirir, gerisini sürü psikolojisiyle sevk ve idare ederler…
Eğer Devlet bahçeli, MHP’nin başından gitmesi gerekiyorsa, onu ülkücüler istişare ve müşavere ile yapmalıdırlar.
Bölücüler, televizyon karşısında göbeğini kaşıyarak konuşma yapan birini tartışmıyor ise, AKP, iliğine kadar yolsuzluk ve hırsızlık batağına batmış liderlerini tartışmıyorsa biz neden tartışalım…
O halde nabzınızı ve tepkinizi test edenlerle, kendi parti liderinizi tartışmayın, zira bir süre sonra haddi aşabilirler, o zaman göstereceğiniz tepkinin bir anlamı kalmayacaktır…
YORUMLAR