Değerlerimiz; larvanın meyveye yaptığı tahribat gibi, ya da, güvenin kumaşa yaptığı gibi sakin, sessiz ve istikrarlı bir şekilde değersi...
Değerlerimiz; larvanın meyveye
yaptığı tahribat gibi, ya da, güvenin kumaşa yaptığı gibi sakin, sessiz ve
istikrarlı bir şekilde değersizleştiriliyor. Bu husus, gözlemlerimle elde
ettiğim veriler olduğu gibi, iletişim içinde olduğumuz insanlarında genel
kanısıdır. Aynı zamanda, sosyal yaşantımızda yaşamakta olduğumuz kuşaklar
arasındaki iletişimsizlikten de anlaşılabilmektedir.
Bu değersizleştirme yerine başka
bir “değer” ikame ediliyor mu? Ya da, yükselen “değer” nedir?
Bu soruların cevabını ancak;
“değer” dediğimiz sübjektif(mücerret)kavramların mana ve mahiyetini derinliğine
bilmemizle mümkün olacaktır.
Bu konuyu irdelerken, insanın
yücelmesi için, ilahi ve beşeri olarak kabul gören değerleri tasnif ederek, sunmak gerekecektir.
Eğer bir hiyerarşik sıralama
yapmak lüzum edecek ise ki, gereklidir. Şöylece tasnif etmek isabetli
olacaktır.
Evrensel değerler
Dini (ilahi )değereler
Milli değerler
Şahsi (insani)değerler şeklinde
düşünmek uygun olacaktır.
Bu sıralama da, basitten
karmaşığa doğru bir yöntem uygulanacak ise;
Şahsi(insani) değerler,
Dini(ilahi) değerler,
Milli değerler,
Evrensel değerler olarak ele
almak uygun olur.
Nihayetinde aynı değerler
bütününü irdelemekte “değerlerin” anlaşılabilmesi açısından yarar vardır.
Değerleri, maddi (somut)ve
manevi(soyut) değerler olarak ta ele almak gerekir. Dolayısıyla değerler
bütününün anlaşılması düşüncesi tahakkuk etmiş olsun.
İnsanın bizatihi kendisi bir
değerdir. Zira canlı türü içinde müstesna bir yapıya sahip olmakla, varlık
âleminde “özgünlüğü ”ve farklılığı ile evrenin efendisi ve egemeni
konumundadır. Bu sebeple de, “değer”, kavram olarak insanın ortaya koyup kabul
ettiği, maddi ve manevi kabuller olarak görmek lazımdır.
YORUMLAR