Bu gibi sorulara cevap vermek diplomasinin ve onun uzmanlarının işidir. Ancak onlarda cevabını, bu konunun muhatabı olan devlet yetkilisi...
Bu gibi sorulara cevap vermek
diplomasinin ve onun uzmanlarının işidir. Ancak onlarda cevabını, bu konunun
muhatabı olan devlet yetkilisinin ağzı ile verdirmektedirler. Afganistan ile
ilgili, ABD’nin muharip asker talebine, dışişleri bakanımız; “muharip asker
gönderilmeyecek, sadece askerleri eğitim yapacak askerler gönderilebilir”
demiştir. Bu konuda Sayın Dışişleri bakanımızın alelacele verdiği cevap,
doğrusu beni sevindirir. Zira bölgedeki konumumuz, bizim orada savaşmak üzere
asker göndermemizi gerektirmiyor. Ama o bölge’ye karşı da tamamen ilgisiz
kalmamızda uygun değildir. Olmamalıdır da…
Ancak tanıdığımız sayın
başbakanımızın, ABD’ye yapacağı seyahat öncesi bu konuda Sayın Davutoğlu’nun
dediklerine bağlı hareket edeceğe benzemiyor. Kuzey Iraktaki yapılanma ve
Karabağ meselesinde istediğini koparabilmek adına, askerlerimizin,
Afganistan’da, ABD’nin planladığı amaçlar doğrultusunda bir yaklaşımı esas
alacak bir pazarlık yapabileceği anlaşılmaktadır.
ABD, dünya egemenliğini
pekiştirecek en önemli noktası durumundaki Afganistan’da başarısız ve
çaresizlik içinde midir? Yoksa ABD’li anneler, çocuklarını kıtalar ötesine
yollayıp, tabutlarını karşılamak istememektedirler? Ya da, Dünyadaki azgelişmiş
ülkelerin ekonomik ve askeri gücünü tamamen kendisine bağlı hareket edebilecek
bir yapıyı mı oluşturmak istemektedir?
ABD, Afganistan işgali ile hem
mono-blok bir yapı arz eden Çin’deki gelişmeleri kontrol etmek, hem de
Rus’ların sıcak denizlere inmek idealinin siyasi sürecini engellemek adına, o
bölgeyi denetiminde ve hâkimiyetinde bulundurmak istemektedir. Ancak iç ve dış
şartlar sebebiyle, başarılı olamamaktadır. Başarılı olabilmesi, bölgesel
güçlerin desteği ile mümkün olacağını düşünmekte olabilir.
ABD, Ülkesi dışında askerlerin
savaşarak ölmeleri ve tabutlarla geri gönderilmeleri, içeride büyük tepkilere
neden olduğu bilinen bir husustur. İç siyasette, duruma hâkim olmak üzere bu
yolu tercih etmiş olabilir.
Ya da, kendine bağımlı hale
getirdiği ülkeler üzerinde vesayet hakkı olduğunu diplomatik bir dille ifade
ediyor olabilir. ABD; her üç durumda da, ülke menfaatlerini gözeten bir
yaklaşım içinde olur. Ancak biz bu durumda nasıl hareket etmeliyiz? Asıl
üzerinde durmamız gereken konu budur.
AKP politikalarına baktığımızda,
“gürleyip yağmamak” tarzını görünmektedir. Aslında, çaresiz bir çırpınış
içinde, “görüntü politikalar” da takip edilen bir yoldur.
Tayyip Erdoğan, ABD’de bölgesel
meseleleri görüşmek, özellikle de, Türkiye de, “açılım” ile ilgili brifing
vereceğe benziyor. Yoksa onların ortaya koyduğu politikalara tavır alabilme
ihtimali görünmemektedir.
ABD dışişleri bakanı, Hilary
Clinton; “bizim için Türk askerinin Afganistan da olması önemlidir.” İfadesi,
Türk askerinin her şartta gideceği şeklinde yorumlanmaktadır. Ancak
karşılığında ne verilecektir? İşte o meçhuldür.
Eğer, kuzey Iraktaki kontrolsüz
duruma çözüm olarak, “misakı milli” sınırlarımızı belirleyen yerleri, “Türkiye
Cumhuriyeti devletinin tabii sınırları içinde düşünülmelidir.” önermesi ile
gidilecek ise, eyvallah… Ya da, Ermenilerin Karabağ’ı boşaltabileceği bir
yaklaşıma da eyvallah… Askerimizin Afganistan a gitmesinde, önemli bir bedel
alınmış olur, eğer bahsedildiği gibi, Türk askerinin Afganistan a gitmesi
mutlaka gerekli ise o zaman, hak ve menfaatlerimizi gözetmeleri bakımından “misakı
milli” meselesinde anlaşılır bir destek almış olur.
Milli olan unsurları, yok sayan
bir siyasi ve ideolojik yapıdan, böyle bir yaklaşım beklenilebilinir mi? İşin doğrusu ben umutlu değilim.
Her şeye rağmen, ABD ısrarını
sürdürecektir. Göreceksiniz askerimiz Afganistan’ a gidecektir. Hem de,
karşılıksız olarak… Ancak bilmemiz
gereken bir husus vardır ki, hayati önem arz etmektedir. Bizim orada yanlış
yapmak gibi bir lüksümüz yoktur.
Zira Afganistan, Sultan Alpaslan’ın doğum
yeridir. Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. Aynı zamanda, Mevlana Celaleddin’i
Rumi’nin de doğum yeridir. Dünden bu güne, kan bağımız olan bir memlekettir.
Türk askeri şu veya bu sebeple, orada silah kullanması, var olan bir bağımızın
zayıflamasını gerektirir. Askeri eğitim ve güvenlik elemanı eğitmenin dışındaki
her gerekçe yanlış bir karar olur.
YORUMLAR