İslam ve Milliyetçilik

İSLAM VE MİLLİYETÇİLİK Günümüzde, küreselleşmenin hedef aldığı iki kavram, milliyetçilik ve İslam’dır. Bu kavramların nasıl ...


İSLAM VE MİLLİYETÇİLİK

Günümüzde, küreselleşmenin hedef aldığı iki kavram, milliyetçilik ve İslam’dır. Bu kavramların nasıl anlaşılması gerektiğini ifade etmek, İslam ve milliyetçiliğe yönelişin hızlı bir seyir içinde olduğunu izlediğimiz bugünlerde, şüphe ve istifhamların izale edilmesi önem arz etmektedir… Gerek İslam ile milliyetçiliği karşı düşünceler gibi göstermek, gerekse, bu değerlerin istismarı ile geçinen “istismarcıları” deşifre etmek, Müslüman-Türk milliyetçiliği bakımından önemli olduğu kanaatini taşımaktayım.
13 ağustos 2006 tarihinde, Moral FM radyosunda, dini sohbet yapılmakta idi… Bir hanım efendinin, telefonla katılarak, kendi ifadesiyle; İslam’a ilgi duyan gençlerin bazı sorular sorduğunu, bunlardan biriside, bize “Kur’ani Kerimin niçin Arpça gönderildiğini merak etmekteyiz” sorusu şeklinde idi... Samimi duygularla sorulmuş olduğunu algıladığım bu soruya, bu istifhamın izalesine dönük cevap bekleyen hanım efendi; konuşmacının, “küreselci” mantıkla, soru sorana suçlayıcı ve yargılayıcı bir yaklaşımla cevap vererek, bunlar “ırki taassupla” sorulan bir soru olduğunu ifade etti… Fakat cevabın alınmadığı bu soru, aynı zamanda soru soran “genç dimağı” da hem itham altında bıraktı, hem de içinde bulunduğumuz vahim durumu izah etmeye yetti… Zira İslam adına düşünce beyan edenlerin,  satır arlarında İslam’a nasıl zarar verdiklerini, tüylerim ürpererek şahit oldum…
İnsanlık âleminin “tenvirinin”(aydınlanmasının) bidayetide, nihayetide, Kâbe i muazzamının ve bey tül mukaddesin ve Medine i münevverinin bulunduğu o mukaddes topraklarda olması ve insanlığın, Allahın emirlerinin lisanının kuran lisanı olması insan aklına uygun olabileceği gereği aşikârdır. Yine de Kuran lisanının Arapça olmasındaki esas muradı Allah bilir. Lakin konuşmacının ya cehaleti ve ya da kasten ifade ettiği husus en az din düşmanlarının verebileceği zarar türündendir.
Mensup olduğumuz Türk milleti adına, idealize etmeyi hedeflediğimiz ve Seyyid Ahmet Arvasi (R.A)ifadeleriyle; Türk- İslam ülküsü mefkûresi bu kavramların bu tarzda ulu orta hüküm verilmemesi hususunda düşünce beyan ederken, hassasiyetini daha iyi anlamaktayım.
Esasen, biz islam ve milliyetçiliğin birbirleriyle alakasının ne olduğunu izah etmek arzusundayız. Yoksa birilerinin hatasını “tashih” gibi bir işin peşinde değiliz.
Müslüman; kendisini yaratan Allah’a teslim olan, yani o’nun emir ve yasaklarını, “O” istediği ve emrettiği için uygulayan kişidir. İslamiyet’in muhtevasındaki teslimiyet, dinin insanlara vaaz edilme hikmetiyle tam olarak örtüşür. Zira din, insanların hem dünyada hemde ukbada (ebedi âlemde) mutlu yaşamasını esas alan emirlerin ve yasakların bütünüdür. İşte buna iman eden kişinin adıdır Müslüman… Türk- İslam Ülküsünün varlığına vesile olan husus, yakın ve öncelikli hedef, yeryüzünü kaplayan fesadın, bozgunculuğun, nifak ve kötülüklerin, Türk milletinden uzak tutmaktır… Uzak hedef ise fesadı yeryüzünden kaldırmak için İslam’ın “tebliğinde” bulunan “hadimler” hizmetçiler olmaktır… Çünkü Allahın kullarına yüklediği yükümlülüklerden birisi de, hakkı, yani kendi rızasına muvafık, islamı bildirmektir… Ancak, hidayete erdirmek ise Allah’ın kudretindedir…
Bu gün kim nasıl anlarsa anlasın ve nasıl yorumlarsa yorumlasın, Millet olarak içinde yaşadığımız buhranın ana sebebi, mensup olduğumuz yüce dinimizin hayatımızdan çıkartılmış olmasında aramamız gerekmektedir. Çünkü İslam dini “izzetli” olmayı yani şerefli olmayı gerektirir. Hâlbuki bu gün gerek madden gerekse manen, “zillet” sayılacak bir hayata reva görülmüşüz…
Bu gün Müslüman Türk Milliyetçilerinin, küreselci emperyalistlerin boy hedefi olmalarındaki yegâne husus, küresel tehdide dur diyecek iradeye sahip bir keyfiyette olmasındadır. Müslüman Türkün ruh ve beden dokusuna İslamiyet dışında hiçbir fikir ve düşünce uymamaktadır. Haksızlığa karşı en gür seda, Müslüman Türk’ün sedasıdır…

Ne var ki Müslüman Türk Milliyetçilerinin, her türlü hayâsız saldırı karşısında en ufak yılgınlık göstermeyişleri, şer güçlerinin yeni ve çirkin oyunlarla, Milliyetçilik ile İslamiyet’i karşı ideolojiler ve inanışlar gibi göstermeye çalışmışlardır. Maalesef, dini istismar ederek geçimini bundan temin eden bazı “kudret simsarları” da bu oyunun bir parçası olmuşlardır.
Müslüman Türk milliyetçilerinin işlerinin en zor olan kısmı, bu tür iddiaların yıpratıcı etkisinden, nasıl kurtulabilmek gerektiğinin mücadelesini vermek olmuştur. Bütünü parçalara bölmekten başka hiçbir fonksiyonu olmayan “cemaat” ların, İslami hayatı, muhtelif “maslahatlar” la hayatımızdan çıkarmaları ve İslam dininin hükümlerini siyasi “argüman” olarak kullanmaları ve iktidara geldiklerinde de ;”din bizim referansımız değildir.” Diyecek kadarda ikiyüzlülük edebiliyor olmaları, Müslümanları “azimet”li olmaktan uzaklaştırmaktadır. Sureti haktan görünüp, haksızlık ve hayâsızlık yapmaları hususunu özel bir yazımda dile getireceğim inşallah…
Müslüman-Türk milliyetçileri bilmelidir ki, İslami her hangi bir husus ile ilgili karar, ALLAH VE RESULÜNÜN BİZE BIRAKTIĞI, Kur’an ve hadislerle sabittir. Ayrıca, hükmü bilinen bir konu ile hükmü bilinmeyen bir konuyu karşılaştırıp mukayese etmek ve ondan bir netice çıkarmakta, İslami delil olarak kabul edilir. Burada İslam hukukunu bilenlerin bu metodu uygulayabilmeleri esastır. Buna İslam’da,”Kıyas-ı Fukaha” denir. Birde, ümmetin üzerinde topluca kanaat getirdiği bir husus vardır ki, ona da “icma-ı ümmet” denmektedir. Bu dört delil olarak ta kabul edilmektedir. İşte biz, “milliyetçilik” mefhumunu da bu dört “edille-i şer’iyye” dediğimiz hususa müracaat ettiğimizde, dinin bu konudaki verdiği bilgiyi esas almaktayız. Ayrıca, sosyoloji ilmi de milliyet hususunda gerekliliği kabul etmektedir.
Yüce kitabımız Kur’ani Kerimin hücurat suresinde, yaratılışımız ile ilgili,13. ayetinde emrolunduğu, üzere; bütün insanlığa hitaben; “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirlerinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerliniz, ondan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.”  Bizde, İman ve kabul ettik… Bu ayeti kerime ye işaret edilerek, Milliyet Şuuruna düşman olanlar, güya başka kavim ve kabilelerin varlığını tanımaya dönük, özbe öz Türk olan “boy ve üruğların” Türk milletinden ayrı mütalaa edilmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Yani ilahi kitabımızın ayetini, hatalı tevil edilmesi yoluyla, bizi bölmeye cevaz vermektedirler. Hâlbuki biz Müslüman Türk Milliyetçileri, bu ayetin bize yüklediği mükellefiyetle fert ve millet olarak insanlık ailesi ile huzur ve barışı, temin etmenin yanında, kendi varlığımızı da teminat altına almak düşüncesindeyiz. Allah korkusunu esas alan bir hayat tarzını tercih ederek te, ayeti kerimedeki “en değerli olanınız” azminde ve sa’yinde olmayı gaye edinmişiz… İnşallah buna mazhar da olacağız…
Peygamberimizin (s.a.s),ilk Müslümanlardan olan BİLAL-İ HABEŞİ, SALMANİ FARİSİ VE SÜHEYLİ RUMİ’Yİ milliyetlerini ifade ederek çağırmalarındaki nezaket, milliyet meselesine ışık tutacak kadar açıktır. Zira sadece, Habeşistan lı olan Bilal’a “Bilal”, İran’lı olan Selman’a “Selman”, ve Türk olan Süheyl’e” “Süheyl” diyebilecekken, onların mensubiyetleriyle bilinmesini meşru görmüşlerdir. Bu efendimizin milliyet meselesine bakışının en açık göstergesidir. “Kişi, kavmini sevmekle kınanamaz.” Ve “Vatan sevgisi, imandandır” hadisi şerifleri de milliyeti meydana getiren umdelerin, yaşantımızda yer alması gerektiğine işaret etmektedirler…
Türk milleti olarak, İslam dinini, kabul ederken, hemhudut olduğumuz kültür ve dinleri tanımış olmamıza rağmen, itibar etmemişiz. Ancak İslam dinini, herhangi bir davet gelmeden kendimiz kabul etme asaleti göstermişizdir… Bu husus tarihi verilerle sabittir.
Müslüman Türk milleti, Türk- İslam medeniyetinin gereği olan esasları sürdüğü hayatında, hem mutluluk içinde idi, hem de muasırdaşlarından daha güçlü idi… Töresini kaybeden, gücünüde kaybeder, ilini de kaybeder. Tarih bu örneklerle doludur…
Esasen, devlet ve millet hayatımızda milliyet unsurlarımızdan hiçbir eser bırakılmadığı, var olanlarında “nostalji” olarak değerlendirildiği günümüzde, idare edildiğimiz düzen ve sistem Türk insanını mutlu edemediği gibi, Türk devletini de güçlü kılamamıştır. İktisaden, dış borç sarmalında, üretimden mahrum ve dışa bağımlı, bir duruma gelmişiz. Bölgesel fonksiyonunu yitirmiş ve üçüncü dünya ülkeleri içinde değerlendirildiğimiz ortadadır. Milli sınırlarımız içinde kaymakamımıza tokat atılabilmekte, askerimizin başına çuval geçirilebilmekte ve kendi kara sularımızda, muhribimiz içinde, koordinatları belirlenerek atış yapılan silahlarla ateş edilerek, şerefli Türk komutanı şehit edilebilmekte iken, refleksleri kaybolmuş gibi tepkisiz kalabilmekteyiz…
Bu gün milli bünyemizde oluşan bu arızaları, moral yönünden çöküntüye uğramamız için değil, bilakis, milli şuurumuzun güçlenebilmesini teminen ifade etmekteyim. Milli kültürümüz, manevi değerlerimiz, giyimimiz, haz ve elemlerimiz, düğün derneklerimiz, “popüler” dediğimiz simsar tipli temeli olmayan ne idiğü belirsizlerin ellerine bırakılmış, hırsızlık, gasp, fuhuş, almış başını gitmiş, dur diyecek bir otorite de ortada gözükmemektedir… Ancak bilinmelidir ki bunların bütününün üstesinden gelebilmek mümkündür. Zira bütün bu hayâsızlıkların üstesinden gelecek güce sahibiz… Yeter ki kendi öz benliğimize dönebilelim.
Asil Türk Milletinin evladı! Seni içeride ve dışarıda bekleyen alçakça saldırılar karşısında kendi milli mefkûreni yeniden gözden geçir. Müslüman Türk Milliyetçiliğini nesilden nesile aktar, İslam’ı yaşa ki, Türklüğü yaşatabilesin…
YAŞASIN TÜRK- İSLAM ÜLKÜCÜLÜĞÜ…
                                                                                        

                                                                                   

YORUMLAR

Ad

Makale,131,Şiir,12,
ltr
item
Nesim Yalvarıcı Blog: İslam ve Milliyetçilik
İslam ve Milliyetçilik
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrFxV8t0jkOyfJQ5mUZdK5OSru5sKS4V9-Voe3ANfTvSSZKgnibq7dTvxC0lqnsJIV3D6x57P5ImvLjDYsHJ7tkVnfnRhH39R6s4AzwwDVCalT-PAyv23U-xmP7H4EmNxPFsjhZdG6DXs/s400/dogudan-gelen-bir-turk-islam-alimi-s-ahmed-arvasi.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrFxV8t0jkOyfJQ5mUZdK5OSru5sKS4V9-Voe3ANfTvSSZKgnibq7dTvxC0lqnsJIV3D6x57P5ImvLjDYsHJ7tkVnfnRhH39R6s4AzwwDVCalT-PAyv23U-xmP7H4EmNxPFsjhZdG6DXs/s72-c/dogudan-gelen-bir-turk-islam-alimi-s-ahmed-arvasi.jpg
Nesim Yalvarıcı Blog
https://www.nesimyalvarici.com/2016/12/islam-ve-milliyetcilik.html
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/
https://www.nesimyalvarici.com/2016/12/islam-ve-milliyetcilik.html
true
4680738629484459283
UTF-8
Tüm Yazılar Görüntülendi Hiç yazı bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Devamını oku Cevapla Cevabı iptal et Sil Yazar: Anasayfa SAYFALAR GÖNDERİLER Hepsini gör SİZİN İÇİN TAVSİYE EDİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha önce Takipçiler Takip et BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik Tablosu